About the author  ⁄ admin

İç savaş yüzünden 11 milyon vatandaşı ülkesini terkeden Suriye krizi bizi de adım adım yangına süreklerken 100 yıl önce Balkanlar’da Türk ve Müslümanlara yapılan SOYKIRIM’ı hatırlamadan edemiyorum. O devirde göç ettirme, Hıristiyanlaştırma işkence ve cinayetle yapılan SOYKIRIM sonucunda Balkanların etnik ve dini haritası kökten değiştirilmiş olup, Justin McCharth’nin Ölüm ve Sürgün adlı eserinde belirttiği gibi Balkanlarda 1821-1922 yılları arasında beş milyondan fazla Türk ve Müslüman, ülkelerinden sürülüp atılmıştır. Beş buçuk milyon Müslüman ve Türk’te kimi savaşlarda öldürülerek, kimi de sığıntı durumunda iken açlıktan ve hastalıklardan canını yitirerek ölmüştür. Bugün de Türkiye üzerine kurulan oyunla Güneydoğu bölgemiz adeta Suriyeleşirken, çevremiz sayıları gittikçe artan düşmanlarla sarılmaktadır. Uçağını düşürdüğümüz için Rusya açık bir düşmanlık politikası izlemeye başlamıştır. Müslüman olmalarına rağmen komşularımız Suriye, İran ve Irak, Rusya ile birlikte karşımızdaki cephede yerlerini aldı. Ezeli ve ebedi düşmanlık üretim merkezi Ermenistan’ı zaten saymaya gerek yok. Ege’de 16 adamızı da göz göre göre işgal eden Yunanistan ise her zaman olduğu gibi sözde müttefik ama iflah olmaz düşmanlık politikasından bu aç halinde bile vazgeçmiş değil… Mısır’ı vs saymıyorum. Demek ki Müslüman Müslüman’ın kardeşidir denmesine rağmen din kardeşliği de dost olmaya yetmiyormuş !!! Geriye İngiliz’in meşhur “İngiltere’nin dostları yoktur, menfaatleri vardır politikasından başka ne kaldı!!! İki rekat namaz kılmayla İslam aleminin dost olacağını zanneden bazı gafiller anladı mı acaba???

TARİH TEKERRÜRDEN İBARET

Milli şairimiz M.Akif’in, “tarih tekerrür ’den ibarettir derler, ibret alınsa tekerrür mü ederdi?” sözünü bir kez daha hatırlamakta fayda var… Bir yandan sanki ilan edilmemiş bir dünya savaşı yaşanır gibi gün geçtikçe artan kan ve gözyaşı, öte yandan Suruç’ta, Ankara’da, Paris’te patlayan bombalar… Avrupa’nın göbeğinde şehir merkezlerinde konuşlanan askerler, duran hayat, çalışmayan metrolar, kapanan okullar… Suriye ve Irak’ta kana doymayan IŞİD terörünün vahşetinden aşağı kalmayan bölücü hainler ise okulları, kamu binalarını ve hatta hastaneleri bile yakmakta, ambulanslara saldırmakta, vahşette sınır tanımamaktadır. Kendilerince hayal ettikleri “özyönetim”, ne menem şeyse halkı canından bezdirdiğinden, insanlar kafileler halinde evini barkını terketmekte. 2011’de ilan edilen “demokratik özerklik” çözüm sürecinde bir anlamda buzdolabına konmuştu. Fakat 7 Haziran seçimleri sonrasında dağdaki eşkiyanın başlattığı teröre karşı duramayan HDP’li siyasetçiler, bugün de “Hendek Siyasetinin” arkasına saklanmakta ve bir anlamda teröre arka çıkmakta.
Ortadoğu’nun haritaları yeniden çizilirken Bölünmüş Türkiye haritasını ciddiye alıp endişe edenlerle alay edildiği dönemler geride kaldı artık. (Haritaya göre Irak üçe bölünüyor ve büyük Kürt devleti öngörülüyor. Arap Şii Divleti, Sünni Irak Devleti, Büyük Ermenistan, Özgür Kürdistan, bölünmüş İran, Suriye ve malesef Türkiye) 2006 yılında ABD Silâhlı Kuvvetler Dergisi’nde yayınlanan bölünmüş Türkiye’yi de içeren Ortadoğu haritalarını hayata geçirmek isteyenler, Wilson Beyannamesi’nin 12’nci maddesinde Kürtlere bağımsızlık sözü verildiğini hatırlatılırken, IKYB Başkanı Barzani, “bağımsızlık referandumu” için talimat veriyordu. 2008 yılında ABD Kongresi Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan “Saddam Sonrası Kürtler” raporunda Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu bölgeleri Kürdistan sınırları içerisinde gösteriliyordu
Suriye’nin doğu ve kuzeydoğu bölgeleri ile Irak’ın batı ve güneybatı bölgeleri birleşti. Bir başka deyişle, Halep’ten Musul’a, Rakka’dan Felluce’ye kadar uzanan geniş bir coğrafyada sınırlar ortadan kalktı. Güney sınırımızda IŞİD’i safdışı etme bahanesi ve ABD’nin desteğiyle adım adım oluşturulan kantonlarla Akdeniz’e açılan Kürt koridoru inşa ediliyor. ABD ve Rusya dâhil Batı dünyası PYD(PKK)’ya silah yardımı yapmakta, arsızlaşan teröristler güneydoğu şehirlerimizi “özyönetim” peşinde harabeye çevirmiş durumda. Birçok mahalle ve ilçede, güvenlik güçleri büyük bir özveriyle vatandaşa zarar vermeden teröristleri etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Çaresizlik içinde olan Güneydoğulu vatandaşlarımız PKK teröründen bezmiş, bir an evvel kamu düzeninin ve huzurun sağlanmasını ve günlük yaşamın normale dönmesini bekliyor. Tuzağa düşmemek amacıyla, siyasetçisi, bürokratı, basını, işadamı, aydını, sanatçısı dahil hepimiz kardeşliğin, birlik ve beraberliğin tesisi için elinden geleni yapmalıyız. Yazık etmeyelim bu güzel ülkeye ve milletimize…

Süheyl ÇOBANOĞLU
http://www.balkangunlugu.com/2016/01/adim-adim-yangina-suruklenmek.html

Read More →

Rumeli Balkan Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Zürfettin Hacıoğlu Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği’ni ziyaret etti. İzmit Balkan Kültür Evi’nde gerçekleştirilen ziyarette Edirne Balkan Türkleri Federasyon Başkanı Nedim Dönmez de eşlik etti. Bal-Türk Genel Başkanı Bayram Çolakoğlu ve yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra Bal-Türk Gebze Şube Başkanı İsmail Yılmaz ve Çayırova Şube Başkanı Ekrem Şen de yer aldı.

Hak ve Özgürlükler Hareketi’ndeki Son Gelişmeler

Bulgaristan’da çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi Genel Başkanı Lütvi Mestan’ın görevden alınması ve partiden ihracı konusunda istişari toplantı yapıldı.

Bilindiği gibi Lütvi Mestan, Bulgaristan Meclisinde partisi adına yaptığı konuşmada Rusya ile Türkiye arasındaki uçak krizinde NATO ve Türkiye lehine bir bildiri okumuştu. Okunan bu bildiriyi “gaf” olarak değerlendiren Onursal Başkan Ahmed Doğan Lütfi Mestan’ı hukuki durumu tartışmalı olan bir parti meclisi toplantısında hem görevden almış hem de partiden ihraç etmişti.

Bu konuda değerlendirmeler yapıldı ve görüş alışverişinde bulunuldu.

Lütfi Mestan Linç Edilmeye Çalışılıyor

Konu hakkında bilgi veren Rumeli Balkan Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Zürfettin Hacıoğlu, “Lütfi Mestan’ın parti tüzüğüne aykırı bir şekilde görevden alındığını ve partiden ihraç edildiğini ifade etti. Hacıoğlu, “Mestan, Türkiye’nin yanı sıra NATO ve AB değerlerini savunmuş bu aynı zamanda Bulgaristan’ında menfaatlerini savunmuştur. Olması gerekeni yapmıştır. NATO ve AB üyesi bir Bulgaristan partisinin Rusya’yı savunacak hali yoktu” dedi.

Yapılan değerlendirmelerde Ahmet Doğan HÖH’ün yakasını bırakmadığı sürece parti içi demokrasinin mümkün olamayacağı görüşünde ittifak sağlandı. Konu hakkında açıklama yapan Bal-Türk Genel Başkanı Bayram Çolakoğlu da “Türkiye ile ilişkileri geliştirmek, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin taleplerine tercüman olmak, Lütfi Mestan’ın en önemli günahları oldu” dedi.

Birlik ve Beraberlik

Rumeli Balkan Türkleri Konfederasyonu ve Bal-Türk yöneticileri Lütfi Mestan’ın HÖH’ten ihracının Türk Azınlığın ve Türkiye’deki Balkan Derneklerinin lehine olmadığı konusunda görüş ifade ettiler.

Kaynak: balturk.org.tr

Read More →


Sırbistan’ın güneybatısındaki Novi Pazar’da bulunan Sancak bölgesinde yaşayan Boşnaklar, ulusal birliklerine dikkat çekmek için protesto gösterisi düzenledi.
Sancak Demokratik Eylem Partisi (SDA Sancak) ve Sancak Boşnak Demokratik Birliği (BDZ) tarafından düzenlenen protestoya katılan binlerce kişi, “Sancak için özerklik”, “Boşnaklar üzerinde yapılan şiddete son” ve “Şovenizm yapılmasın” yazılı dövizler açtı.
“Belgrad tarafından yapılan baskılara karşı duracakları” mesajının verildiği gösteride, Sancak’ta son yirmi yılda gerçekleşen silahlı saldırı ve ağır suçların aydınlatılması için de çağrı yapıldı.
SDA Sancak Genel Başkanı Süleyman Ugljanin, alanda yaptığı konuşmada, Sancak bölgesinde yaşayan vatandaşların hukukun üstünlüğü için mücadele edeceklerini belirterek, “Her vatandaşın barış, özgürlük, güven, demokrasi ve insan hakları çerçevesinde yaşama hakkı vardır. Sancak’ın özerk olması ise bunun ilacıdır” dedi.
Hükümeti, “Sancak vatandaşlarının hayatlarının sahibi gibi davranmakla” eleştiren Ugljanin, Sancak polis ve adliye kurumlarının yıllardır bölgede meydana gelen cinayet, para çalma ve diğer ağır suçları aydınlatmadığını ifade etti.
Ugljanin, Sırbistan’ın, Avrupa Birliği (AB) üyelik süreci kapsamında eylem planına ülkedeki azınlık temsilcilerinin de dahil edilmesi çağrısında bulundu.
BDZ temsilcisi Admir Muratovic de her Boşnağın kendi ulusal kimliği için mücadele etmesi gerektiğini ifade ederek, “Ulusal birlik için gereken, kendi evinde ve topraklarında hissettiğin güvendir. Ulusal birlik, tüm suçlara karşı verilen mücadele ve ekonomik ile modern kalkınmadır” diye konuştu.
AA

Read More →

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın (TİKA) katkılarıyla yüzyıllar boyunca Arnavutluk ve Türkiye arasındaki dil, edebiyat, tarih, kültür, etnografya, mimarlık, din ilişkileri üzerine yazan Arnavut araştırmacılar ele alan Bibliyografya’nın 1. Cildi düzenlenen programla tanıtıldı.

Bibliyografya çalışmasının tanıtımı Tiran İnternational Oteli’nde T.C Tiran Büyükelçiliği Müsteşarı Sinan Cem Baş, Arnavutluk Meclisi Milletvekili Ledi Shamku, Balkan ülkelerinden gelen Türkologlar, Bibliyografya kitabının yazarları ve geniş bir akademisyen heyetinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Toplantıda kitabın müellifleri kitap hakkında detaylı sunumlar yaptılar. Misafir Türkologlar da çalışmanın büyük bir açığı kapattığını ve diğer ülkelerde de aynı çalışmanın yapılmasını arzu ettiklerini beyan ettiler. Tanıtım töreninde konuşma yapan proje sorumlusu Prof. Dr. Lindita Xhanari Latifi, kitapta yer alan eserlerin yüzyıllar boyunca Arnavutluk ve Türkiye arasında var olan tarih, dil, edebiyat, kültür, etnografya, din, gibi alanlarda ortaya çıkan ilişkilerin inkâr edilemeyen kanıtları olduğunu ifade etti.

Toplantıda TİKA Tiran Koordinatörü Prof. Dr. Birol Çetin kitabın ortaya çıkmasından duyduğu memnuniyeti ifade ederek Arnavutluk arşivlerinde yer alan el yazması eserlerin de kullanıcıların hizmetine sunulmasının gerekliliği üzerine vurgu yaptı. TİKA Tiran Koordinatörü Prof. Dr. Çetin, ayrıca Türkoloji ve tarih bölümlerinde arşiv belgeleri üzerinde araştırma yapacak uzmanlar için her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ifade etti.

TİKA tarafından gerçekleştirilen söz konusu proje ile özellikle Albanoloji ve Türkoloji alanlarında yüksek lisans ve doktora çalışmalarında bulunan akademisyenler için önemli bir referans kaynağı ortaya çıkarıldı. Tanıtım programı sonrasında Bibliyografya kitabının yazarları TİKA tarafından basılan kitabın dağıtımını gerçekleştirdi.

http://www.tika.gov.tr/tr/haber/arnavutluk_ve_turkiye_ortak_tarihine_tika_destegi-20911

Read More →

Bulgaristan’da Türk azınlığın siyasi hayatında yeni bir döneme giriliyor. Eski Genel Başkan Lütfi Mestan’ın 24 Aralık’ta HÖH’ten ihraç edilmesiyle ortaya çıkan çatallanma süreci partide dengeleri değiştirmiş durumda. Mestan’ın ihraç edilmesine bağlı olarak Şabanali Ahmed, Hüseyin Hafızov ve Aydoğan Ali’nin ardından Mariyana Georgieva ve Ventsislav Kaymakanov’un da istifa ederek Mestan’ın yanında yer almasıyla HÖH Meclis Grubu’ndan toplamda 6 kişinin ayrılmış oldu. Ayrıca HÖH’ün kalesi olan Kırcaali’deki İl Başkanı Bahri Ömer de Mestan’ın safına geçmiş durumda. İstifaların önümüzdeki günlerde artması ve milletvekili bazında bu sayının 10’un üzerine çıkması ihtimal dâhilindedir. Böylelikle Parlamento’da grup kurma sayısı elde edilebilecek olup bu durum aynı zamanda partileşme sürecinin de önü açacak.

“Soydaşlar Anavatanının Karşısında Durmaz”

Dün yaptığı basın toplantısında Mestan, henüz parti kurulacağını ilan etmeyip halkla istişare ettikten sonra karar vereceklerini belirtse de yeni bir partinin kuruluşu kaçınılmaz gözüküyor. Zira mevcut HÖH yönetiminin ve arka planda asıl aktör olarak Ahmet Doğan’ın soydaşın görüşlerini temsil etmekten uzak bir görüntü çizerek Rus uçağının düşürülmesinin ardından Türkiye yanlısı açıklama yapan Mestan’ı partiden ihraç etmesi veya daha doğru bir ifadeyle “kovması” Türkiye’nin HÖH’te “öteki” haline getirildiğine dair bir kanaatin oluşmasına zemin hazırladı. Yani soydaş oylarıyla ayakta duran bir partinin soydaşın anavatanıyla karşı karşıya gelmesine yol açtı. Ne var ki soydaşların anavatan Türkiye’nin karşısında yer alması eşyanın tabiatına aykırıdır. Ortaya çıkan tablo itibarıyla Ankara’nın soydaşlarla ilgili meselelerde artık HÖH’ü muhatap almayacağı görülmektedir. Bu durumda Bulgaristan Türkleriyle ilgili siyasi bir boşluk belirmiştir. Mestan ve kendisiyle birlikte hareket eden vekiller söz konusu boşluğu doldurmaya talip olacaklardır.

“Türk kökenli Üç Parti Çoktur ve Gereksizdir.”

Olası bir yeni oluşumla birlikte Bulgaristan Parlamentosu’nda vekili bulunduran Türk kökenli parti sayısı 3’e çıkmış olacak: Hak ve Özgürlükler Hareketi, Hürriyet ve Şeref Halk Partisi ile Mestan’ın Hareketi. Ancak azınlık durumunda bulunan soydaşlar için bu sayı çoktur ve gereksizdir. HÖH’ü denklem dışında tutarsak, kısa ve orta vadede Ahmet Doğan tarafından HÖH’ten kapı dışarı edilen Türkiye’ye yakın iki isim olarak Mestan’ın ve Dal’ın zorunluluktan doğan bir işbirliğinin içine girmeleri kuvvetle muhtemeldir. Ancak bu işbirliğinin hemen yarın olması beklenmemelidir. Bu bağlamda Bulgaristan siyasetine tam anlamıyla entegre olmuş, Türkiye ve Avro-Atlantik kurumlarla iyi ilişkilere sahip, soydaş ve akraba toplulukların yanı sıra ülkenin geneline de hitap eden model bir parti üzerinde durulabilir. Bu hareketin başarısı ise tabanda bulduğu karşılığa bağlıdır. Ana omurgasını soydaşın oluşturmadığı bir hareket başlamadan biter. Ayrıca Türkiye’deki kurumsal geçmişleri bulunan göçmen kökenli STK’ların sürece azami ölçüde katkı sağlayabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Kısacası bundan sonra süreci doğru yönetenin, sahadaki mücadeleyi kazanacağı düşünülmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus azınlığa hitap ederken Bulgar çoğunluğun tepkisini çekmemektir. Zira Mestan’a karşı yürütülen psikolojik harekâtta Mestan’ın sadece HÖH’ten değil, Bulgaristan’da siyaset yapmasının önünü kesmek hedeflenmişti. O yüzden zorlu bir satranç maçının olacağı düşünülebilir.

Tünelden Önceki Son Çıkış

Yeni bir soydaş partisinin kuruluşu Bulgaristan Türkleri için tünelden önceki son çıkışı işaret etmektedir. Soydaşların 26 yıldır HÖH’ten beklentileri Borisov’un veya iktidara gelen diğer Bulgar partilerinin düzeltemediği Bulgaristan ekonomisini düzlüğe çıkarması değil, bilakis kültürel haklarını elde etmek olmuştur. Bu konuda HÖH’ün sonuç alıcı adımlar attığını söylemek güçtür. Farklı bir ifadeyle HÖH’e program 26 yıl önce yanlış yüklenmiştir. Yani modeli hatalıdır. Öyle ki Bulgaristan Türkleriyle diğer “kaderdaş” durumda bulundukları Balkan Türkleri karşılaştırıldığında sayıca Kosova, Makedonya, Batı Trakya ve Romanya’daki soydaşların toplamının yaklaşık 3 katı olmasına rağmen, azınlık hakları (eğitim, dil, statü, din vb.) konusunda en geri kalmış nüfus grubudur. Bu açıdan HÖH çatısından Mecliste 121 vekil bulunsa da sonuç alınabilirlik düzeyi düşüktür. Yeni ve güçlü bir oluşum ülkedeki bütün azınlık grupları için umut kaynağı olsa da Türk ve akraba toplulukların komünizm döneminden beri süregelen yapısal sorunlarıyla yüzleşecektir.

Dr. Kader Özlem
Trakya Üniversitesi
Balkan Araştırma Enstitüsü
Kaynak: Bursa Şehir Gazetesi

Read More →

Merkezi Edirne’de bulunan Balkan Türkleri Federasyonu Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerindeki Balkan kökenli derneklerle yapacağı istişare toplantılarının birincisini Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği – Edirne ile yaptı.

Genel Başkan Nedim Dönmez 2015’te yapılan çalışmaların genel değerlendirmesini ve 2016 yılında gerçekleştirilmesi planlanan faaliyetlerin içeriğini tanıttı. Toplantıya Balkan Türkleri Konfederasyon Başkanı Zülfettin Hacıoğlu ve Bulgaristan asimilasyon sürecinde cezaevlerinde işkence gören Belene Kampı gazileri Seyidali Akgün, Şükrü Korkmaz ve Fahri Yaşaroğlu iştirak ettiler.

Konfederasyon Başkanı Zülefettin Hacıoğlu Bulgaristan’daki HÖH (Hak ve Özgülükler Hareketi) içindeki son gelişmeleri değerlendirdi. Zülfettin Hacıoğlu Hak ve Özgürlükler Hareketi Başkanı Lütfü Mestan’ın ihraç edilmesi sürecinde Anavatan Türkiye üzerinden siyaset yapılmasını tasvip etmediklerini ifade ederek Ahmet Doğan’ın Türkiye karşıtı söylemleri ve Rusya yanlısı tutumlarını kabul etmediklerini dile getirdi. Bu konu dernek yöneticileri ve toplantıya katılanlarla değerlendirildi ve görüş alışverişinde bulunuldu.

Yapılan değerlendirme sonucunda dernek yöneticileri ve toplantıya katılanlar her zaman konfederasyon kararlarına destek verileceği hususunda görüş birliğine vardı.

Genel Başkan Nedim Dönmez bir sonraki toplantının Çorlu’daki derneklerle gerçekleştirileceğini belirterek toplantıyı sonlandırdı.

Kaynak: Kırcaali Haber

Read More →

Balkan Rumeli Türkleri Federasyonu Genel Başkanı Zürfettin Hacıoğlu, Bulgaristan’da üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH) Genel Başkanı Lütfi Mestan’ın görevinden uzaklaştırılmasının hukuk dışı bir operasyon olduğunu belirtti.

Hacıoğlu, düzenlediği basın toplantısında, HÖH’ün kurucusu ve onursal başkanı Ahmet Doğan’ın 17 Aralık tarihindeki özel bir toplantıda sarf ettiği sözlerin manidar olduğunu ifade etti.

Doğan’ın konuşma metninin partinin resmi internet sitesinde de yayımlandığını aktaran Hacıoğlu, şöyle devam etti:

“Doğan, Avrupa Birliği’nin kendini bir formalite olarak devam ettirdiğinden bahsediyor. NATO’nun güç kaybettiğini söylüyor. Bu arada Çin ve Rusya’nın güçlendiğinden bahsediyor. ‘Rusya’nın gücünü kazanması için dünyanın farklı bölgelerinde güç dahi kullanır’ ifadesi var. Bunlar Doğan’ın kendi ifadesi, partinin resmi sitesinden alınma bir yazıdır.

Sayın Ahmet Doğan, Türkiye’nin de bölgede rol almak istediğini ve Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak krizinden bahsediyor. Partinin Genel Başkanı Lütfi Mestan’ın Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesiyle ilgili Bulgaristan parlamentosunda yapmış olduğu açıklamanın tarihi bir hata ve gaf olduğunu belirtiyor. Parti başkanı Mestan’ı ağır bir şekilde eleştiriyor. Hatta üzülerek söylemek isterim ki bu ifadeleri kullanırken argo kelimeler de kullanmak istiyor, benim terbiyem buna müsait değil şu anda. HÖH’ün Türkiye ile yakınlaşmasından rahatsız oldukları, açıkça bu yazının içerisinde belli oluyor. HÖH’ün komşu ülkeler tarafından yeniden dizayn edilmek istendiğinden bahsediliyor.”

Hacıoğlu, HÖH’ün internet sitesinde yer alan yazıda “Türkiye’nin doğuda toprak kaybedeceği” iddiasının da yer aldığını anlatarak, “Sayın Ahmet Doğan, Türkiye – Rusya krizinden bahsederken, Türkiye’nin doğuda toprak kaybedeceğinden de bahsediyor. ‘Gücüm azalsa bile yalnızca Bulgaristan değil, Balkanlar’ın diğer bölgelerinde de Türkiye’ye mani olacak kudreti muhafaza edeceğim’ diyor. Bir Türk olarak sayın Ahmet Doğan’ın bu tür ifadelerini kabul etmemiz mümkün değildir” diye konuştu.

“Doğan’ın açıklamasına anlam veremedik”

Konunun parti içi mesele olsa dahi oy hakkı olan Türkiye’de yaşayan yüz binlerce Bulgaristan Türkü’nü yakından ilgilendirdiğinin altını çizen Hacıoğlu, Doğan’ın hangi güçlerin baskısı altında böyle bir açıklamaya imza attığına anlam veremediklerini söyledi.

HÖH Sözcüsü tarafından, Mestan’ın partiden uzaklaştırılma gerekçesinin “Bulgaristan’ın güvenliğine zarar verme” şeklinde ifade edildiğini dile getiren Hacıoğlu, Mestan’ın saraylardan partiyi yönetmeyen halkla kucaklaşan bir genel başkan profili çizdiğini vurguladı.

Hacıoğlu, Doğan’ın bu tarzdaki çıkışını “iki komşu ülke ilişkilerini bozmaya yönelik bir sabotaj” olarak niteleyerek, “Biz bunlardan rahatsızız. Türkiye ve Bulgaristan’ın dostluğu orada yaşayan kardeşlerimizin yararınadır. Türkiye ve Bulgaristan’ın ilişkilerini bozacak, zedeleyecek hiçbir hareketi, bizlerin onaylaması mümkün değildir. Lütfi Mestan’ın görevden azledilişi, hangi ülkeye, hangi demokrasiye yakışıyor. Biz kimsenin avukatlığını yapmıyoruz ama bu hukuk dışı bir operasyondur” değerlendirmesinde bulundu.

“Doğan, devletin Mestan’a vermiş olduğu güvenlik birimlerini geri çektiriyor”

Bir gazetecinin Mestan’ın can güvenliğiyle ilgili bir tereddüdü olup olmadığı yönündeki soruyu da Hacıoğlu, şöyle yanıtladı:

“Lütfi Mestan, basına bilgi verirken kaygıyla izledim ve ürperdim, açık söyleyeyim. Bulgaristan ulusal kanallarından birinde, tahrik edici sorular soruldu. ‘Neden Büyükelçi’nin evine gittiniz?’ gibi sorular sorunca Sayın Mestan, ‘Ben öncelikle kendi güvenliğimi sağlamak için komşu ülke Türkiye’nin temsilciliğine çok kısa bir zaman için sığındım’ dedi. Ben kendisiyle konuşmadım ama bir milletvekiliyle konuştum bu durumu. Sayın Doğan, bu gücü nereden alıyor bilmiyoruz ama devletin Mestan’a vermiş olduğu güvenlik birimlerini geri çektiriyor. Dolayısıyla Sayın Lütfi Mestan tedirgin olup Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyükelçiliği’ne, güvenliğini sağlamak için kısa bir süre için oraya gidiyor.”

Kaynak: Anadolu Ajans

Read More →

Hak ve Özgürlükler Hareketi eski Genel Başkanı Lütfi Mestan, Mestanlı’da düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı.

Mestan, “Üç dört gündür hakkımda bir sürü yalan yanlış şeyler iddia edildi, yazıldı, çizildi. Sözde ben gizli belgeleri dışarı sızdırmışım. Parlamento’nun Gizli Bilgileri Koruma Bölümüne bir bakın. Bakalım bir yerde benim imzamı görecek misiniz? Merak edip de bir kere oraya girmemişimdir, gizli belgeleri dışarı sızdırmak söz konusu bile olamaz. Kızımın düğününde başka bir devletin Büyükelçisi sözde 300 bin avro maliyetinde yepyeni bir Audi marka otomobil hediye etmişmiş. Bu karalama kampanyası sizce neden yapılıyor?! Bütün bunlar benim partiden ihraç edilip tüm görevlerimden alınmam kararının HÖH seçmenleri tarafından desteklenmediğinden dolayı hatanın gizlenmesi için yapılıyor. Buna rağmen bu karar bir gerçek, fakat bu kararın gerekçesini ve söz hakkı verilmemesini kabul etmiyorum. Ölüm cezasına çarptırılana bile son söz hakkı veriliyor. 19 yıl sadakatle hizmetten sonra ve en kritik anlarda bile partinin kurucusu ve onursal başkanı Dr. Ahmet Doğan’ı savunmuşumdur ve hatta bu yüzden alaycı lakaplar takılmasına bile maruz kaldım. En kritik anlarda bile imajına bir toz bile kondurmadım. Bunu neyle hak ettiğimi bilmiyorum. Hatta istifa etmem bile istenmeden davet edilmediğim bir Merkez Konsey oturumu yapıldı. Beni eleştiri yağmuruna tuttuğu gece eleştirileri kabul etmesem de ortaya attığı sorular üzerine nihayet partide gerçekten değerlerin tartışılmaya başlayacağını hissettim. Şunu belirtmek isterim ki, ben Parlamento’da okuduğum bildiriden dolayı bir kez “kafamın kesileceğini” bilseydim, ben yine de onu okuyacaktım. Çünkü her bir Bulgar siyasetçinin, siyasi gücün tam da böyle kritik durumlarda ilk önce Bulgaristan’ın NATO ve AB üyesi bir ülke statüsüne göre pozisyon beyan etmesi borcu. Biz, bir NATO üyesi ülkenin hava sahasının ihlal edilmesinde Rusya ve NATO arasında tarafsız kalamayız” diye belirtti.

Sorular üzerine söz konusu bildirinin Parlamento’da HÖH Grubu ile birlikte hazırladıklarını kaydetti. Aynı kişilerin partiden ihraç edilmesi ve görevlerinden alınması kararının alınmasında yer aldıklarını, fakat onlara küskün olmadığını belirtti. Hatta onlara birlikte çalıştıkları için teşekkür eden Mestan, şu anda nasıl bir durumda olduklarını bildiğini ifade etti. Fakat her şeye rağmen insanlık onurunun korunması gerektiğinin altını çizdi. Onların kendisinin parti haini olmadığını bildiklerini, Avrupa-Atlantik değerlerini izlemekten başka yol olmadığını bildiklerini belirtti.

Büyükelçilik konutunda ne zaman kaldığı sorusuna Mestan, “Çok kısa bir zaman kaldım. Nedenlerini başka bir zaman yorum yapacağım. Kritik bir durumda her bir Bulgar siyasetçisi kendi güvenliğini sağlama hakkına sahip. Kalan diğer zamanda ailem ve çocuklarımla birlikteydim” cevabını verdi.

1989 yılında yaklaşık yarım milyon soydaşa kapısını açan Türkiye’deki göçmen derneklerine de teşekkür eden Mestan, “Bulgaristan’da var olan Türkler bir tercih yapamaz, çünkü onlar demokrasiyi, Bulgaristan ve Türkiye arasındaki iyi komşuluğu seçiyor” dedi. Yeni bir parti kurup kurmayacağı sorusuna, “Ben hangi yolda devam edeceğimi seçmenlerimizle sürdüreceğimiz temaslar içerisinde karar vereceğim. Bu temaslara biz yeni yeni başladık. Devamı gelecek. Bakalım zaman ne gösterecek” cevabını verdi.

Daha sonra Mestan, bağımsız olacaklarını açıklayan HÖH milletvekilleri ve tüm destekçileri ile birlikte Mestanlı meydanında şehitler anıtına çelenk koydular, saygı duruşunda bulundular.

Törene gelen vatandaşlar Mestan’ı karşılayarak, yeni bir parti kurarsa kendisini destekleyeceklerini söylediler. Kalabalığı Türkçe selamlayan Mestan, bunun için ceza almaya alışık olduğunu ifade etti.

Bir Bulgar gazetecisinin Mestan’ın Bulgarca konuşması gerektiğine dikkat çekmesinin ardından Hafızov, Mestan’ın Türklerle Türkçe konuşacağının altını çizdi.

Kaynak: Resmiye MÜMÜN

Read More →

Bulgarlaştırma süreci sırasında minik şehit 17 aylık Türkan ve diğer şehitler bugün düzenlenen törenle mezarı başında anıldı.
26-27 Aralık 1984 tarihleri arasında Kirkovo Belediyesi’nde Kayaloba, Yurtçular ve civar köylerden yaklaşık 10 bin Türk kadın, erkek ve çocuk, soykırımı protesto etmek amacıyla Mogilyane köyüne toplanır. Milisler, toplananları dağıtmak için müdahale edince halkın tepkisiyle karşılaşır. Bu sırada milislerin ateş açması sonucu üç kişi hayatını kaybeder. Hayatını kaybedenler arasında Kitna köyünden Musa Yakup ve Kayaloba köyünden Ayşe Hasan ile Türkan bebek de vardır. Köylülerin evlerine dönme esnasında yollarda bir katliam daha yaşanır ve sayısı bilinmeyen birçok Türk de buralarda vurulur. Zorluk çıkaran ve karşı gelenler ise Belene kampına sürgün edilir.

Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe, Filibe Başkonsolosu Alper Aktaş ve Burgas Başkonsolosu Niyazi Evren Akyol, anma törenlerine, “Türkiye’nin, havasını ihlal ettiği için Rus savaş uçağını düşürmekte olduğunu” dile getirdiği için iki gün önce Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH) genel başkanlığından uzaklaştırılan Lütfi Mestan’la birlikte katıldı.

Törende, Bursa Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Zürfeddin Hacıoğlu ve YK Üyeleri, Edirne Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı Nedim Dönmez, Balkan Türkleri Göçmen ve Mülteci Dernekleri Federasyonu (BGF) Genel Başkanı ve BAL-GÖÇ Genel Başkanı Doç.Dr. Yüksel Özkan, HÖH Cebel (Şeyh Cuma) Belediye Başkanı Bahri Ömer, Başmüftü Mustafa Hacı, dört bölge müftüsü, şehitlerin yakınları ve çok sayıda vatandaş yer aldı.

Türkan Feyzullah’ın mezarı başında dualar edilmesi ve Türkan Çeşme’ye çiçek bırakılmasının ardından konuşan Mestan, 17 aylık bebeğin annesinin kucağında adı, dili, dini ve kültürü için öldürüldüğünü söyledi.

Mestan’ın görevden alınmasının ardından HÖH’ün başına getirilen eş başkanlar ise anma törenlerine ayrı katıldı.

Kaynak: Kırcaali Haber

Read More →

Bulgaristan Türklerinin direniş simgesi haline gelen Türkan Bebek Edirne Göçmen Evleri önünde iki yıl önce açılan ve adını taşıyan parktaki heykeli önünde anıldı. Anma törenine, Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Sayın Zürfettin Hacıoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Trakya Koordinatörü Sayın Fatih Ot, Edirne Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı Nedim Dönmez ve federasyona bağlı dernekler ile çok sayıda Edirneli katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal marşı ile başlayan anma töreninde ilk konuşmayı Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Vatansever yaptı. Sayın Vatansever bu güzel parkın ve heykelin Serhat şehri Edirnemizde yapımında emeği geçen herkese her defasında teşekkür etmeyi borç bilmekteyiz, en önemlisi de artık her yıl aralık ayının son günlerinde şehitlerimizi ve ebediyete intikal etmiş gazilerimizi anmak için burada bulunmanız, onlara karşı görevimizi yerine getirmiş olma mutluluğu içinde olmamızdır. Memleketimiz çok sıkıntılı günler geçiriyor. Böyle günleri fırsat bilerek birbirimize daha çok destek vererek, birliğimizi ve dirliğimizi kuvvetlendirmeliyiz dedi “. Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı Nedim Dönmez konuşmasında şunları söyledi : “ Demokrasi döneminde ismimizi, örf ve adetlerimizi, kültürel değerlerimizi kullanmamızda yasal sıkıntılar büyük ölçüde kalkmış iken bugün aramızda isimlerini almayan çok sayıda soydaşımız var. Biz bugün dinimiz, dilimiz adımız ve eşitçe yaşamak için hayatlarını hiçe sayan şehitlerimizi anmak için burada değilmiyiz dedi “. Daha sonra sözü Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu Genel Başkanı aldı ve şu sözlerle başladı ; 31 yıl önce Türklük ve İslamiyet için canlarını feda eden şehitleri anmak için toplandıklarını belirten. Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Başkanı Zülfettin Hacıoğlu ise, ‘’Şehitlerimizin ruhları şad olsun. Tüm gazilerimize de hayırlı mutlu ömürler diliyorum. Burada bir gün alışıla gelmiş sıradan anma töreni yapmamalıyız. Çünkü 31 yı önce Aralık ayında Rodop’larda başlayıp iki buçuk ay içinde Bulgaristan Türklerinin yaşadığı her bölgede asimilasyon girişiminde bulunan Todor Jivkov ve ona bağlı silahlı güçler iki buçuk ayda Tuna’ya kadar vardı. Eğer büyük abileri Sovyetler Birliğinden icazet alabilselerdi Romanya’ya geçip oradaki kardeşlerimiz de isim değiştireceklerdi. Son aylarda Rusya ve Türkiye arasındaki yaşanan olaylar üzerine ve Bulgaristan’daki siyasi gelişmeler ile ilgili değerlendirmeler yapan Hacıoğlu, ‘’Buradan Bulgaristan’da azınlıkların haklarını korumak için siyaset yaptıklarını iddia eden bazı kişilere de seslenmek istiyorum. Ben Kırcaali’de sorgu sual yapmadan keyfi bir şekilde insanlarımızı darp eden, hapse atan kırmızı berelileri unutmadım. Şimdi Bulgaristan’daki gelişen siyasi olayları kaygıyla takip ediyoruz. Bizler Bulgaristan Türkleri hiçbir zaman Rus sevdalısı olmadık. Rus aşığı siyasetçilerin peşinden gitmeyiz, yolunda olmayız. Bunu da herkes böyle bilsin. Bulgaristan’da yaşayan azınlık topluluğu kimse küçük görmesin. Roodoplarda, Tuna’da eğer bir gürlerse sesini tüm dünya duyar. Buradan Bulgaristan’a da mesaj göndermiş olalım. Burada törenler düzenlememizin amacı. Bizler nereden geldik, nasıl geldik, niye Türkiye’ye geldik bunları anlatmak, hatırlatmak için yapıyoruz. Şehitlerimizin ruhları şad olsun. Tüm gazilerimize de hayırlı mutlu ömürler diliyorum dedi. Daha sonra emekli öğretmen Halil Türkan, “ Kan Tanem “ adlı şiiriyle törene katılanları duygulandırdı. Konuşmaların ardından tüm Trakya bölgesinden gelen dernek temsilcileri, misafirler, öğrenciler ve Edirneliler anıt önüne çelenk ve karanfiller bıraktı.

Read More →