SOYDAŞIN KADERİNDE ÇATALLANMA

Bulgaristan’da Türk azınlığın siyasi hayatında yeni bir döneme giriliyor. Eski Genel Başkan Lütfi Mestan’ın 24 Aralık’ta HÖH’ten ihraç edilmesiyle ortaya çıkan çatallanma süreci partide dengeleri değiştirmiş durumda. Mestan’ın ihraç edilmesine bağlı olarak Şabanali Ahmed, Hüseyin Hafızov ve Aydoğan Ali’nin ardından Mariyana Georgieva ve Ventsislav Kaymakanov’un da istifa ederek Mestan’ın yanında yer almasıyla HÖH Meclis Grubu’ndan toplamda 6 kişinin ayrılmış oldu. Ayrıca HÖH’ün kalesi olan Kırcaali’deki İl Başkanı Bahri Ömer de Mestan’ın safına geçmiş durumda. İstifaların önümüzdeki günlerde artması ve milletvekili bazında bu sayının 10’un üzerine çıkması ihtimal dâhilindedir. Böylelikle Parlamento’da grup kurma sayısı elde edilebilecek olup bu durum aynı zamanda partileşme sürecinin de önü açacak.

“Soydaşlar Anavatanının Karşısında Durmaz”

Dün yaptığı basın toplantısında Mestan, henüz parti kurulacağını ilan etmeyip halkla istişare ettikten sonra karar vereceklerini belirtse de yeni bir partinin kuruluşu kaçınılmaz gözüküyor. Zira mevcut HÖH yönetiminin ve arka planda asıl aktör olarak Ahmet Doğan’ın soydaşın görüşlerini temsil etmekten uzak bir görüntü çizerek Rus uçağının düşürülmesinin ardından Türkiye yanlısı açıklama yapan Mestan’ı partiden ihraç etmesi veya daha doğru bir ifadeyle “kovması” Türkiye’nin HÖH’te “öteki” haline getirildiğine dair bir kanaatin oluşmasına zemin hazırladı. Yani soydaş oylarıyla ayakta duran bir partinin soydaşın anavatanıyla karşı karşıya gelmesine yol açtı. Ne var ki soydaşların anavatan Türkiye’nin karşısında yer alması eşyanın tabiatına aykırıdır. Ortaya çıkan tablo itibarıyla Ankara’nın soydaşlarla ilgili meselelerde artık HÖH’ü muhatap almayacağı görülmektedir. Bu durumda Bulgaristan Türkleriyle ilgili siyasi bir boşluk belirmiştir. Mestan ve kendisiyle birlikte hareket eden vekiller söz konusu boşluğu doldurmaya talip olacaklardır.

“Türk kökenli Üç Parti Çoktur ve Gereksizdir.”

Olası bir yeni oluşumla birlikte Bulgaristan Parlamentosu’nda vekili bulunduran Türk kökenli parti sayısı 3’e çıkmış olacak: Hak ve Özgürlükler Hareketi, Hürriyet ve Şeref Halk Partisi ile Mestan’ın Hareketi. Ancak azınlık durumunda bulunan soydaşlar için bu sayı çoktur ve gereksizdir. HÖH’ü denklem dışında tutarsak, kısa ve orta vadede Ahmet Doğan tarafından HÖH’ten kapı dışarı edilen Türkiye’ye yakın iki isim olarak Mestan’ın ve Dal’ın zorunluluktan doğan bir işbirliğinin içine girmeleri kuvvetle muhtemeldir. Ancak bu işbirliğinin hemen yarın olması beklenmemelidir. Bu bağlamda Bulgaristan siyasetine tam anlamıyla entegre olmuş, Türkiye ve Avro-Atlantik kurumlarla iyi ilişkilere sahip, soydaş ve akraba toplulukların yanı sıra ülkenin geneline de hitap eden model bir parti üzerinde durulabilir. Bu hareketin başarısı ise tabanda bulduğu karşılığa bağlıdır. Ana omurgasını soydaşın oluşturmadığı bir hareket başlamadan biter. Ayrıca Türkiye’deki kurumsal geçmişleri bulunan göçmen kökenli STK’ların sürece azami ölçüde katkı sağlayabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Kısacası bundan sonra süreci doğru yönetenin, sahadaki mücadeleyi kazanacağı düşünülmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus azınlığa hitap ederken Bulgar çoğunluğun tepkisini çekmemektir. Zira Mestan’a karşı yürütülen psikolojik harekâtta Mestan’ın sadece HÖH’ten değil, Bulgaristan’da siyaset yapmasının önünü kesmek hedeflenmişti. O yüzden zorlu bir satranç maçının olacağı düşünülebilir.

Tünelden Önceki Son Çıkış

Yeni bir soydaş partisinin kuruluşu Bulgaristan Türkleri için tünelden önceki son çıkışı işaret etmektedir. Soydaşların 26 yıldır HÖH’ten beklentileri Borisov’un veya iktidara gelen diğer Bulgar partilerinin düzeltemediği Bulgaristan ekonomisini düzlüğe çıkarması değil, bilakis kültürel haklarını elde etmek olmuştur. Bu konuda HÖH’ün sonuç alıcı adımlar attığını söylemek güçtür. Farklı bir ifadeyle HÖH’e program 26 yıl önce yanlış yüklenmiştir. Yani modeli hatalıdır. Öyle ki Bulgaristan Türkleriyle diğer “kaderdaş” durumda bulundukları Balkan Türkleri karşılaştırıldığında sayıca Kosova, Makedonya, Batı Trakya ve Romanya’daki soydaşların toplamının yaklaşık 3 katı olmasına rağmen, azınlık hakları (eğitim, dil, statü, din vb.) konusunda en geri kalmış nüfus grubudur. Bu açıdan HÖH çatısından Mecliste 121 vekil bulunsa da sonuç alınabilirlik düzeyi düşüktür. Yeni ve güçlü bir oluşum ülkedeki bütün azınlık grupları için umut kaynağı olsa da Türk ve akraba toplulukların komünizm döneminden beri süregelen yapısal sorunlarıyla yüzleşecektir.

Dr. Kader Özlem
Trakya Üniversitesi
Balkan Araştırma Enstitüsü
Kaynak: Bursa Şehir Gazetesi

No Comments