Murat Ağa

3 Mart 1878 tarihinde Ayastefanos (Yeşilköy ) Antlaşması imzalandı. Çok ağır şartları olan bu antlaşmaya göre, tüm Rumeli tanınmayacak şekilde parçalanıyor, geriye kalan Osmanlı topraklarının birbirleriyle bağlantısı dahi kesiliyordu. Bu anlaşmaya göre, Adriatik Denizi, Karadeniz ve Tuna nehri arasında Büyük Bulgaristan devleti kuruluyordu.

 

Ayrıca Karadağ ve Sırbistan, topraklarını genişleterek tam bağımsızlıklarına kavuştular. Doğuda bazı vilayetler Ruslara bırakıldı ve Ruslara ayrıca 300 milyon Ruble altın savaş tazminatı ödenmesine karar verilmişti.İşte Batı Trakya ve Rodoplarda yaşayan Türkler bu anlaşmayı kabul etmeyerek, ayaklandılar ve Ruslara karşı kurtuluş savaşına başladılar. Rodopları Çirmen kasabası merkez olmak üzere, bir hükümet kurdular. Hidayet Paşa, Timirski Ahmet Ağa, Hacı İsmail Efendi, Kara Yusuf, Kırcaali’li Abdullah Efendi, Hacı Mümin, Hacı Halil, Halil Efendi ve Ali Ağa bu Rodop – Batı Trakya Devleti’nin kurucuları idiler. Bu hükümet 1886 yılına kadar devam etti.

 

5 Nisan 1886’da Büyük Devletlerle Osmanlı Devleti arasında bir antlaşma yapıldı. Fakat bu antlaşma ile Rodoplar (Doğu Rumeli ) Bulgaristana veriliyor, Batı Trakya ise Osmanlı sınırları içinde kalıyordu. Bu antlaşma sonucunda Rodop – Batı Trakya Türk Devleti Osmanlılar tarafından Büyük Devletlerin baskısıyla yıkılıyordu.Bilindiği gibi Batı Trakya Türkleri bilhassa Kırcaali sancağı, 1877-78 yani 93 Harbi diye bilinen Osmanlı – Rus Savaşında büyük fedakarlıklarda bulunmuşlardı. Bu savaşta Tuna nehrini kolayca aşan Rus orduları, Bulgarların işbirliği ile Hasköy ve Kırcaali dağları üzerinden Batı Trakyaya doğru yürümeye başlamıştı. Fakat Ruslar, Kırcaali bölgesinde Kilise Kuleyakası mevkiinde ummadıkları bir Türk direnişi ile karşılaştılar.

 

Burada Ruslara karşı direnen Osmanlı Ordusu değil, bizzat Kırcaali Türk halkının kendisi idi.Kırcaali’nin Fındıcak köyünden Murat Ağa, Koca Balkan’ın Şipka geçidinde Bulgar ve Ruslara karşı savaşanlar arasında idi. Süleyman Paşa, savaş meydanına giderken, Kırcaaliden geçmiş ve götüremediği, fazla silah ile cephanesini buraya bırakmıştı. Murat Ağa da Kırcaalili olduğu için bu silah ve cephanenin yerini biliyordu. Bulgarların Kırcaaliyi Bulgaristana ilhak etmek için saldırdıklarını işiten Murat Ağa, yanına aldığı Rodoplu delikanlılar ile Rusların ve Bulgarların ilerledikleri geçit noktalarını tuttu. Rusların hiç önem vermedikleri ve asker kaçağı zannettikleri bu vatanseverler, bu çatışmada Rusları iki ateş altına alarak boğaza giren Ruslar’dan bir tanesini bile sağ bırakmadı.Fındıcaklı Murat Ağa, Kırcaali’nin Türk olan bütün köylerine adamlar göndererek Yunus oğullarında İsmail Ağa, Halil Ağa komutasında Ahi Çelebi, Mestanlı ve civarından 1000 kadar silahlı gönüllü Rodoplu koşup geldiler.

 

Türk halkı ile Rus ordusu arasında müthiş bir savaş başladı. Rus general Hersikof komutasındaki Rus Piyade Alayı ve bir Kazak alayı, 4 batarya toplu taaruza geçtiler. Bir Alay haline getirilmiş Bulgar çeteleri de Ruslara yardım ediyordu. Murat Ağa’nın kendi kuvetleri, Boğaz’ın doğal müstahkem mevkiileri olan her iki yanı da tutmuşlardı. Murat Ağa’nın birliklerinin topları yoktu ama, Kilise Kule boğazı yanından Arda nehri boyuna yayılarak Rodop Türklerini arkadan sarmak isteyen Bulgarların bu niyetini anlayacak bir komutan özelliği vardı. Murat Ağa, daha önceden davrandı ve Bulgarları içeri çekti ve hepsini bire varıncaya kadar kırdı. Buradan hiçbir Bulgar çetecisi kurtulamadı. Murat Ağa kendi yönetimindeki 354 köyde bir idare kurarak, nufus başına mısır unu, kurutulmuş yoğurt, keçi pastırması, mekkare katırı topladı.

 

Rodoplu Türk kadın ve kızları ise, ekmek yoğuruyor, gazilere yiyecek hazırlıyor ve insanların yürüyemediği sarp patika yollardan yedeklerindeki katırlarla Rodoplu Türk askerlerine yiyecek taşıyorlardı.Ruslar şiddetli top ateşi ile Rodoplu mücahitlerin gözünü yıldırmak istediler. Fakat düşen top mermileri, yalçın taşlarda parçalanıyor, taş kovuklarda elinde martin tüfeği olan Rodoplu Türk mücahitler, Rusları bir adım bile ileri attırmıyordu. Üstelik de hiç birinin burnu bile kanamıyordu.Genaral Hersikof yine hücüm emri verdi. Bu dar boğazdan giren Rus askerleri üzerine öyle şiddetli bir ateş açılmıştı ki, yalçın kayalardan yağan bir cehennem ateşi bütün Rus taburlarını perişan ediyordu.

 

Bütün Rus askerleri Rodoplu Türk mücahitlerin önünden kaçmaya başlamıştı. Ruslar ve Bulgarlar çok üzgündü. Rodop – Batı Trakya’nın dağ kolu asla düşman istilası görmemişti. Onlar vatanlarını savunmakta kararlı idiler.Bunun üzerine Rus generali Hersikof, Murat Ağa’ya haber gönderdi. Kendisi ile görüşmek istiyordu. Murat Ağa, elinde martin tüfeği ile bir katırın sırtında, yalnız başına Rus generali Hersikof’un karargahına gitti. General Hersikof, bütün askerlerine bu kahramanı selam ile karşılamalarını emretti. Murat Ağa ile Rus generali görüştüler. Murat Ağa, Rodop ve Batı Trakya Dağlarından bir karış toprağı kendilerine teslim etmeyeceğini kati olarak belirtti.

 

Rodoplar ve Batı Trakya böylece kurtulmuştu. Berlin’de toplanan kongre Osmanlı İmparatorluğunu parça parça ederken, Kırcaali sancağını da Bulgaristan Prensliğine dahil ediyordu. Kağıt üstünde yapılan bu anlaşma üzerine iki Bulgar taburu Kırcaali’ye geldi. Bu Bulgar kuvvetinin Kırcaali’ye geldiğini duyan Murat Ağa, yine ayağa kalktı ve şunları söyledi : Ben kızanları göreve çağırdım. Kırcaali’yi teslim almaya gelen Bulgar askerlerinin tüfeklerini ellerinden aldım.

 

Memurlarının hepsini geri gönderdim. Ve Kırcaali’de kendi başımıza hükümet kurduk. Bu hükümet 1886 yılına kadar devam etti. Ve biz bu zaman zarfından bağımsız bir idare altında yaşadıktan sonra Osmanlı devletine ilhak olduk.Kırcaali’nin Osmanlı topraklarına tekrar ilhakından sonra, Sadrazam methiyeyi duyduğu Murat Ağa’yı Sultan II. Abdülhamit’in huzuruna çıkarttı. Padişah, Murat Ağayı ödüllendirmek için ne istediğini sordu. Murat Ağa, sınır boyunda zaptiye çavuşu olmak istediğini söyler.

 

İçindeki vatan aşkı ona bunu söyletir. Ve o ölünceye kadar, Mahmutlu köyünde Bulgar sınır boyunda zaptiye çavuşu olarak görev yaptı.  Hiç bu vatansever halkın tarihte Türk ülkesine yapmış olduğu fedakarlıklar unutulabilir mi ? İşte bu ayni halk, Eşref Kuşcubaşı’nın yapmış olduğu Edirne ötesi harekata da canla başla destek vermiş ve BATI TRAKYA TÜRK CUMHURİYETİNİ’nin kurulmasında öncü olmuştu. Fakat ne yazık ki, savaşta kazandığımız Batı Trakya ve Rodopları barış masasında Cemal Bey (Paşa)’ in kısır görüşü yüzünden kaybettik.Bu topraklar ve burada yaşayan Türkler hala bu basiretsizliğin veya ihanetin acısını çekiyorlar…

 

 

 

Kaynakça : Balkan Savaşı ve Batı Trakya Türk Cumhuriyeti – Ali Balkan Metel

No Comments