Gökçeada Rum Azınlığı’nın Ortaokulu –Lisesi 1964’ten sonra ilk defa olarak 28 Eylül tarihinde sekiz öğrenciyle tekrar eğitim öğretime başlayacak. Okulun açılışı ise 12 Ekim günü Patrik Vartholomeos tarafından yapılacak. Okulda Türkçe ve Türk edebiyatı da öğretilecek; geziler, sportif faaliyetler ve iki ülkenin okullarının kardeş olması gibi projeler de düşünülmektedir.
Hatırlanacağı gibi 2013 yılında da Gökçeada’da Rum ilkokulu yeniden açılmıştı. Bundan sonraki hedef ise Gökçeada’da anaokulu kurmak! Uluslararası anlaşma, antlaşma ve diğer AB normlarına göre eğitim her çocuğun hakkıdır ve kısıtlanamaz. Devletler eğitim konusunda çok titiz davranmalı; kültürleri, dinleri ve yaşam tarzları farklı olan insanlara da bu hakkı sunmada fedakar olmalıdırlar. Yukarıdaki haber Yunanistan’ın ulusal Kathimerini gazetesinde yayınlandı. Haberde Gökçeada’da sekiz Rum çocuğu için azınlık ortaokulu açılacağı belirtiliyordu. Ne kadar güzel ve ince düşünce değil mi? Az sayıda insana da olsa bu hizmeti sunmak bir cesaret, gurur ve büyüklük meselesi olsa gerek, ya da en azından biz öyle olabileceğini düşünüyoruz. Ancak eğitim hakkı dünyanın her yerinde böyle değil. Bunun tam tersini uygulayan ülkeler de var. Yıllardır herkes Yunanistan’ın demokrasinin beşiği olduğunu iddia etmektedir. Ancak bu demokrasi kimin için, nereye kadar ve nasıl uygulanmaktadır? İşte fark tam da burada. Batı Trakya’da yaşayan bir avuç insan ne yazık ki AB şartlarında eğitim alamıyor. Sorun anaokullarından başlıyor. Azınlık insanı; kahvede, tarlada, işte, pazarda ve kısacası her yerde Türkçe konuştuğundan ve anadili de Türkçe olduğundan açılacak olan anaokullarına Yunanca’nın yanısıra bu dilin de girmesini istemektedir. Bu istek yıllardır tekrarlanmakta, ancak karşı tarafta bu feryadı ne yazık ki duyan olmamaktadır. Türk turist sayısının bölgemize ziyaretleri arttıkça bazı kuruluşlar Türkçe kurslar başlatırken, devletin Tükçe’ye karşı takındığı bu tutum çok düşündürücüdür! Peki bu çocuklar anadilini nerede geliştirecek? Anadil temeli olmadan diğer dilleri nasıl öğrenecek? Bu tür soruları çoğaltmak mümkündür. Özel alana gelindiğinde ise kar amacı gütmeyen BAKEŞ- Batı Trakya Kültür Eğitim Şirketi İskeçe ve Gümülcine’de birkaç anaokulunu faaliyete sokmuş durumda. Ancak bu yetersizdir. Devlet de bu konuya mutlaka el atmalı ve Azınlık insanının anadillerini öğretmede yardımcı olmalı ve Gökçeada’daki Rum anaokulu ile birlikte Yunanca ve Türkçe eğitim veren Azınlık anaokulları mutlaka açılmalıdır! Orta eğitimde ise durum çok daha vahimdir. Azınlık ortaokul ve liseleri çok yetersizdir. Çocuklar balık istifi gibi sıralarda oturmaktadır. Azınlık insanı cehalete karşı “okumak istiyoruz, okumak istiyoruz” diye feryat ederken ne yazık ki hep geçici çözümler üretilmekte ve çağdaş mekanların yaratılması hep ertelenmektedir. İskeçe Muzaffer Salhoğlu Azınlık Ortaokulu-Lisesi’nde durum çok vahim. Okulun üç sınıfı öğleden sonra eğitime alındı. Koskoca İskeçe’ye bir Azınlık okulu yapmak bu kadar mı zor! Hıristiyan vatandaşlara sağlanan imkanlar neden Azınlık insanına sağlanmıyor? Bir topluluk eğer Türkçe ve Yunanca eğitim almak istiyorsa neden engellenmek isteniyor? Gümülcine’de faaliyet gösteren Celal Bayar Lisesi’nde de durum buradan farksız. Rodop ilinde nüfusun yarısı Müslüman Türklerden oluşmaktadır. Yaklaşık 800 çocuğa bir ortaokul ve lise! Bu çağdaş dünyanın bir rekoru olsa gerek! Keşke böyle bir rekora tanıklık etmeseydik. Burada da önemli olan iyi niyettir. Devlet eğer iyi niyet gösterse bu sorun bir yıl sürmez çözülür. Papandreu zamanında okula ek bina yapıldı ve sorun kısmen çözüldü. Böyle bir davranışı şimdiki yöneticilerde ne yazık ki göremiyoruz. Onlar belki mütekabiliyet esastır, diyebilirler. Ancak Gökçeada’da sekiz kişi için ortaokulu açılırken, bunun adı nedir? Acilen Rodop ilinin büyük köylerine, örneğin Kozlukebir, Sirkeli gibi köylerine Azınlık ortaokulu kurulmalıdır. Yoksa Azınlık ortaokuluna gitmek için her gün 150km. yol kateden çocuklarımızın çilesi hep devam edecek. Bu konuda BAKEŞ girişimlerde bulunmuştur. Okul açma durumu hep yokuşa sürülmekte ve dolayısıyla da olumlu bir sonuç henüz alınamamıştır. Bunun sonucunda da Celal Bayar Lisesi yöneticileri bu yıl bu kadar çok çocuğa nasıl ve hangi mekanda eğitim vereceğini kara kara düşünmektedir. Yine bir internet sayfasında bu yıl İstanbul’daki Zoğafyon Rum Lisesi’nin 122. yılının kutlanacağı belirtilmekte ve yıl içine yayılan etkinliklerde neler yapılacağı detaylı bir şekilde okuyucuya aktarılmaktadır. Doğrusu bir Azınlık ferdi olarak kıskandım! Keşke Celal Bayar Lisesi’nde de bu faaliyetler olabilse, dedim. Yıl içine yayılan ve Paskalya’ya kadar sürecek olan kutlamalarda bakın neler yer alıyor: 1- 60 yıl önce mezun olanlar tekrar sıralarına dönecek ve plaket verilecek. Gerçekten de okuyunca hayretler içinde kaldım. Çok zengin ve nitelikli bir program. Peki biz Celal Bayar Lisesi’nde böyle bir program yapabilir miyiz? Yapamayız! Çünkü bizde her şey çok kısıtlı da ondan. Geçtiğimiz yıllarda bırakın bu faaliyetlerin bir çeyreğini düzenlemeyi, birkaç yıl mezuniyet törenleri yapıldı ve hemen göze battı! 2014 yılında yapılan mezuniyet törenine bazı yetkililer ve basın davet edilmedi! Peki veliler çocuklarının başarılarını hiç basında görmek istemediler mi? İstemiş olsalar da törenin neden basına kapatıldığını okul yönetimine sormak gerekir. Eskiden okulda resim sergileri yapıldığını basın arşivlerinden öğreniyoruz. Ancak son yıllarda ne yazık ki etkinlikler gittikçe fakirleşiyor. Sonuç olarak, Türkiye’deki okullar dünyaya daha fazla açılırken, Yunanistan Batı Trakya’daki Celal Bayar Lisesi ve İskeçe Muzaffer Salihoğlu Azınlık Lisesi gittikçe kendi içine kapanıyor! Son olarak Zoğrafyon Lisesi yöneticilerini buradan kutlarken, inşallah bizim buradaki lise müdürleri de bunlardan ilham alırlar diyorum. http://www.kathimerini.gr/830711/article/epikairothta/ellada/prwto-koydoyni-sto-gymnasio-imvroy http://www.grtrnews.com/122-xronia-zografeio-programma-ekdiloseon/ |
||
İbrahim BALTALI
|
No Comments