About the author  ⁄ admin

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu’nun (ABTTF) Temsil Edilmeyen Uluslar ve Halklar Örgütü (UNPO) ile birlikte 2 Mart 2016 tarihinde Avrupa Parlamentosu’nda (AP) düzenlediği “Yunanistan’da Örgütlenme Özgürlüğü: Avrupa Azınlık Hakları Standartlarında Bir Boşluk” başlıklı konferansa ev sahipliği yapan AP Milletvekili Csaba Sógor (EPP), parlamentonun 7 Mart 2016 tarihindeki genel oturumunda konferans başlamadan hemen önce neo-Nazi Altın Şafak partisi mensubu AP milletvekilleri Eleftherios Synadinos ve Lampros Fountoulis’in sözlü saldırı ve tehditkar tavırlarına atıfta bulunarak bir konuşma yaptı.

Sógor, demokratik bir şekilde AP’ye seçilen bazı milletvekilerinin temsil ettiği ülkelerde hiçbir etnik ve ulusal azınlığın yaşamadığına yönelik iddialarının aslında kendisini şaşırtmadığını, ancak asıl üzücü kısmın AP’deki büyük siyasi gruplara mensup bazı partilerin de aşırı milliyetçi fikirlerden çok farkı bulunmayan radikal düşünceleri dile getirmesi olduğunu söyledi. AB Antlaşması’nın ikinci maddesinde ulusal azınlıkların haklarına saygı gösterilmesi gerektiğine vurgu yapıldığını belirten Sógor, AB üyesi bazı devletlerin buna riayet etmediğini, AB Komisyonu’nun sadece güvenlik meseleleri ile değil azınlıkların gerçekte haklarına sahip olup olmadığıyla da ilgilenmesi gerektiğini, zira azınlık haklarının ihlalinin demokrasiye yönelik tehdit oluşturduğunu dile getirdi.

Türklere hakaret eden Altın Şafak mensubu AP milletvekili parlamento salonundan atıldı

AP Başkanı Martin Schulz, Altın Şafak mensubu AP milletvekili Eleftherios Synadinos’u Türkler aleyhine ırkçı ve hakaret dolu sözleri nedeniyle parlamento salonundan çıkarttı. 7 Mart 2016 tarihinde AB ve Türkiye arasında mülteci kriziyle ilgili yapılan özel zirve toplantısının görüşüldüğü AP’nin 9 Mart 2016 tarihindeki genel oturumunun sabah bölümünde söz alan Synadinos, konuşması sırasında Türklerin pis ve vahşi köpekler gibi olduğunu, bir düşmanla karşılaştığında ise kaçtığını söylemişti. Synadinos’un hakaret dolu ifadelerinin kabul edilemeyeceğini kaydeden AP Başkanı Schulz, AP çatısı altında ırkçılığa tahammül edilmesine izin vermeyeceğini belirterek Synadinos’u parlamento salonundan dışarı çıkartılmasını kararlaştırdı. Schulz, Synadinos’u sert bir şekilde uyararak burada bir ilke kararı aldığını, AP’de ırkçı sözlerle kırmızı çizgiyi aşanların sayısının giderek arttığını ifade etti.

AP Milletvekili Csaba Sógor’un konuşması:

http://www.europarl.europa.eu/ep-live/en/plenary/video?intervention=1457389946047&format=mp4 (Linki tıkladıktan sonra ekranın sağında çıkan “Download the video” başlıklı menü çubuğunu takip ederek videoyu bilgisayarınıza indirip izleyebilirsiniz.)

Altın Şafak mensubu AP milletvekili Eleftherios Synadinos’un AP Başkanı Martin Schulz tarafından parlamento salonundan çıkartılmasını izlemek için:

http://audiovisual.europarl.europa.eu/Assetdetail.aspx?id=9c08daa6-77ea-4f78-9c16-a5c400d7b8e5

Read More →

Batı Trakya (Yunanistan), Doğu Trakya (Türkiye) ve Kuzey Trakya (Bulgaristan) kadınları geleneği bozmadı ve yine Kadınlar Günü’nü birlikte kutladılar.
Beş yıldan bu yana dönüşümlü olarak kutlanan Kadınlar Günü bu yıl Gümülcine’de kutlandı. Kutlamayı Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği düzenledi. Kutlamaya Gümülcine, Edirne, Eğridere ve Cebel’den (Bulgaristan) bayanlar katıldı.
Kutlamaya Batı Trakya Türk Öğretmenler Derneği Başkanı Sami Toraman, Edirne’den Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Dr. Esma Gündoğdu, Edirne Sınır Ötesi Kültürleri Araştırma Derneği Başkanı Ersin Demir, Bulgaristan Eğridere ve Cebel’den bayanların yanısıra Batı Trakya’dan seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Sami Toraman yaptığı kısa selamlama konuşmasında, Türklerde ve Türkiye Cumhuriyeti’nde, medeni diye sayılan Avrupa’da kadının seçme ve seçilme hakkı yokken, Türkiye Mustafa Kemal ile 1934 yılında kadına seçme ve seçilme hakkını verdiğini söyledi.
Toraman, “İlk kadın hakim 9 Nisan 1932 yılında Adana’da göreve başlamıştır. Bu Avrupa’nın düşünemeyeceği bir şeydi. Bu ancak Mustafa Kemal’le oldu. Biz de Mustafa Kemal’in hemşehrisi ve Balkanlı olmaktan onur ve gurur duyuyoruz. Biz, Balkan insanında çocuk gelinler yoktur. Bizde akraba evliliği yoktur. Bizim için kadın olmazsa olmazımız; yarınımız, geleceğimiz, bizim dünyamızı güzelleştiren en nadide varlıklardır. İyi ki varsınız, iyi ki birlikteyiz.
Her zaman kadın için söylediğim bir cümle var. Kadın üzüm gibidir; ona vereceğimiz sevgiye göre sirke de olur şarapta.” Görüşlerine yer verdi.
Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Dr. Esma Gündoğdu, beş yıl önce Edirne’de başlayan Kadınlar Günü kutlamalarının bu akşam Gümülcine’de devam ettiğini söyledi; Balkan kardeşliğinin devam etmesi gerektiğini vurgulayarak kadınların Günü’nü kutladı ve herkese teşekkür etti.
Bulgaristan Türklerinden Eğridere adına Lütfiye İbrahimova, Cebel adına ise Hayriye Mehmet söz aldılar; davet için teşekkür ettiler ve tüm kadınların gününü kutladılar.
Yapılan konuşmalardan sonra Sami Toraman konuk bayanlara çiçek takdim etti. Kutlama, Edirne’den gelen şairlerin şiirleri ve Galip Galip’in yönettiği Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği TSM Korosu’nun seslendirdiği şarkılarla geç saatlere kadar devam etti.
Kadınlar Günü kutlaması önümüzdeki yıl Bulgaristan, Türkiye ve Yunanistan’dan bayanların katılımıyla Kırcaali’de düzenlenecek.

Kaynak :www.burasibatitrakya.com

Read More →

4 Mart 2016 Cuma akşamı Yanya Belediyesi tarafından organize edilen “Yanya İçin Turizm Tanıtma Etkiniliği” kapsamında, BİRLİK Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlhan Tahsin, Yanya (İoannina) Belediye Başkanı Thomas Begas tarafından, Yanya bölgesinde bulunan Osmanlı Eserleri’ni tanıtmak üzere ilk kez yapılan bu etkinliğe davet edildi. Tarihi Yanya bölgesinde Aoos, Voidomatis ve Sarandaporos nehirlerinin buluştuğu vadide, Yanya şehrinin 62 kilometre kuzeyindeki Trapezitsa’nın yamacına amfiteatr biçiminde kurulan Konitsa bölgesi Osmanlı’dan kalan Anadolu kültürünü yüzyıllardır koruyor.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalan, Kanuni Sultan Süleyman’a atfedilen bir cami ve üç türbe Konitsa’da asırlardır korunmuş durumda 16. yüzyılda inşa edilen Sultan Süleyman Camii’nin kalıntıları hala Konitsa’da. Caminin uzun ve süslü bir minaresi bulunuyor. 1996 yılında meydana gelen deprem sonrası caminin bir bölümü zarar görmüş. Caminin yanında ise üçgen şeklinde bir dua odası bulunuyor. Deprem sonrası caminin çöken kubbesi ise, caminin dört köşesinde bulunan küresel üçgenler üzerine konumlanmış. Tarihsel kaynaklara göre, bölgedeki Osmanlı egemenliği 1417 yılında başlayıp 1913 yılında sona erdi. O zamanlar orjinal ismi ile “kaza” olarak adlandırılan Konitsa Korca yönetimine bağlıydı. Daha sonra Yanya “sancağına” bağlandı. Şehirde vergilerin toplanması için “Soubasis” diye adlandırılan Osmanlı komutanları görevlendirilirdi. Hukuki meseleler ile “kadı” olarak adlandırılan dini temsilciler ilgilenirdi ve bu kişiler “kutsal” kanunları korurdu.
Evliya Çelebi’ye göre, Konitsa’nın ilk camisi 15. yüzyılda inşa edilen ancak günümüze kadar korunamayan Hüseyin Şah Camii idi. Hüseyin Şah Camii’nin 1492’de yılında, devrim nedeniyle bölgeye ordusu ile gelen II. Sultan Bayezid tarafından yapıldığı söyleniyor.
Tarihçilerin beyanlarına göre, Konitsa bölgesindeki günümüze kadar korunmuş türbeler 18. yüzyılın sonlarına doğru inşa edildi. Bu türbelerin Bektaşi tarikatına ait olduğunu düşünülüyor.
Sultan Süleyman Camii’nin konumlandığı yerde geometrik desenler ile süslenmiş çokgen bir yapı içerisinde türbeler bulunuyor. Diğer iki türbe ise, Konitsa’nın kalbinde bulunuyor. Birinin o zamanlarda zengin bir tarikata bağlı olduğunu düşünülüyor. Diğeri ise, bir mucize sonrası Baba Husos adına yapıldığını ve Şeyh İshak ve Abdurrahman tarikatına ait olduğunu söyleniyor. Her iki eser de çok fazla korunabilmiş değil. Türbeler çokgen bir şekile, dikdörtgen pencerelere ve taş bir çatıya sahip. İslam mimarisi açıkça görülebiliyor.
Konitsa Belediyesi Osmanlı eserlerini korumaya ve geliştirmeye kararlı. Bu nedenle bölge yetkilileri ile bir kurul toplamak istiyor.Bir sonraki adım ise, gerekli çalışmaları yaparak eserleri restore etmek ve bu eserleri ziyarete açmak. Konitsa’da Müslümanlar ve Hıristiyanlar birlikte uyum içinde yaşadılar. Bugüne kadar, bölgeyi hiç terketmemiş ve yıllardır orada yaşayan Türk aileler var. Ayrıca Konitsa’da bulunan taş köprünün yapımı için Konitsa’nın Türk sakinlerinin maddi destek verdiği söyleniyor.

www.birlikgazetesi.info

Read More →

Bulgaristan Meclisi, aşırı ırkçı ve Türk düşmanı Ataka partisinin 1396-1913 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu tarafından sözde Bulgarlara soykırım uygulanmasının tanınması ve kınanması teklifini erteledi. Teklifin görüşülmesinin ertelenmesini öneren Bulgaristan Demokratik Merkezi Milletvekili Kınço Filipov, teklifin ilk önce Bulgaristan Bilimler Akademisi’nden uzmanların da davet edilmesiyle Dışişleri Komisyonu tarafından görüşülmesi gerektiğini kaydetti.

Ataka partisi, ülkenin Osmanlı egemenliğinde bulunduğu sırada sözde Batak köyünde katliam yaşandığı iddia edilen 17 Mayıs gününün “Osmanlı İmparatorluğu’nda Öldürülen Bulgarlara Saygı Günü” olarak ilan edilmesini istiyor.

Türklere karşı ırkçı tavırlarıyla bilinen Vatansever Cephesi Koalisyonu Eşbaşkanı Krasimir Karakaçanov, “Artık altıncı kez bu teklifi yapıyoruz. Ertelemeye gerek yok, artık 25 yıldır erteliyoruz. 25 yıldır meselenin üstü kapatılıyor” dedi.

Yapılan oylamada teklifin görüşülmesinin ertelenmesi önerisini 110 milletvekili desteklerken, 46’sı karşı çıktılar, 3’ü ise çekimser kaldılar.

Kaynak: Kırcaali Haber

Read More →

Kosova Başbakanı İsa Mustafa Hükümet toplantısında bugün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Hashim Thaçi, cumhurbaşkanı seçildiği günde tüm görevlerinden istifa ettiğini belirtti.

Mustafa, Thaçi’ye işbirliği ve yaptığı işi için teşekkür ederek aynı zamanda yeni görevinde başarılar diledi.

Başbakan İsa Mustafa, koalisyon partnerlerinin hükümet kabinesinden değişikliklerin yapılması imkanları görüştüklerini de bildirdi.

Hükümet Başkanı, önümüzdeki günlerde bu konu üzerinde bir toplantının yapılacağını ve değişikliklerin Hükümetin daha verimli olması ve tüm alanlarda işlerin daha iyi koordine edilmesi amacıyla yapılacağını açıkladı.

Kaynak: Kosova haber

Read More →

Kıbrıs Cumhuriyeti (Güney Kıbrıs) Başkanı Anastasiadis AB Döenm Başkanı Hollanda’ya gönderdiği mesajda Türkçe’nin AB’de resmi diller arasına alınmasını istedi.

Anastasiadis, Türkçe’nin AB’nde resmi diller arasına katılmasının Rum tarafının bir iyi niyeti olduğunu ve bunun da Kıbrıs sorununun çözümüne olumlu katkı sağlayacağını belirtti. Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasına göre Türkçe, Yunanca ile birlikte resmi dildir. Ayrıca İngilizce de kullanılmaktadır.

Konuyla ilgili talep 17 Şubat tarihinde; Komisyon Başkanına, AP’na ve dönem başkanı Hollanda’ya iletildi.

Benzer bir istek de 2002 yılında Kıbrıs’ın AB görüşmeleri esnasında dile getirilmişti. O zaman uygulama maliyetinin yüksek olması sebebiyle Kıbrıs tarafından konu hakkında direnmemesi gerektiği söylenmişti.

AB’de 24 resmi dil bulunmaktadır. Tercüme işlerinde 6.000 kişi çalışmaktadır. Bunların maliyeti de yılda 450 milyon evro civarındadır. Türkçe’nin de resmi diller arasına katılmasından sonra AB’nin yılda ek olarak 37 milyon evro bir bütçe ayırması gerekmektedir. Son olarak 2007’de İrlandaca AB’nin resmi dilleir arasına katılmıştı.

tanea.gr

Read More →

Aralık ayının ortalarından itibaren Bulgaristan’da yaşanan gelişmeler soydaşlarla ilgili sıra dışı sonuçlar yaratmaya devam ediyor. Rus jetinin düşürülmesinin ardından Türkiye yanlısı açıklama yapan dönemin Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Genel Başkanı Lütfi Mestan’ı partiden ihraç eden Ahmed Doğan’a ve HÖH milletvekili Peevski’ye 11 Şubat 2016 tarihinde Türkiye’ye giriş yasağının getirilmesi Türkiye’nin HÖH’e yönelik bakış açısına dair ipuçları vermektedir. 11 Şubat’tan günümüze kadar geçen süre zarfında partiden ihraç edilen Lütfü Mestan ve kendisiyle birlikte hareket eden milletvekilleri DOST adında yeni bir siyasi parti kuracaklarını ilan ettiler. Buna bağlı olarak Peevski’nin sahibi olduğu medya kuruluşları Türkiye karşıtı propagandalarını yoğunlaştırdı. Hatta HÖH Türkiye’nin Bulgaristan’ın içişlerine karıştığının araştırılmasına yönelik Meclis’e sunulan önergeye imza attı. Ayrıca geçtiğimiz hafta içerisinde Burgaz Başkonsolosluğu’nda görev yapan Türk ataşe “persona non grata” ilan edilirken, Türkiye ise Bulgaristan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda görev yapan bir diplomata aynı işlemi uygulayarak buna yanıt verdi. Yarın ise Mestan’ın liderliğinde DOST partisinin kurulmasıyla Bulgaristan Türkleri için siyasi arenada yeni bir sayfa açılmış olacak. Sıra dışı gelişmelerin yaşandığı ve azınlığın kaderinin önümüzdeki 25-30 yılının şekillenmekte olduğu ileri sürülebilir. Zira tarihsel süreç içerisinde Bulgaristan Türklerine bakıldığında her 20-25 yıllık sürede kuvvetli bir dönüm noktası yaşandığı görülür.

Türkiye’ye Giriş Yasağıyla Verilen Mesaj Nettir

Ahmed Doğan ve Delyan Peevski’ye getirilen Türkiye’ye giriş yasağı tahmin edilenin ötesinde anlamlar taşıdığını belirtmek gerekir. 11 Şubat’ta Star Gazetesi’nde çıkan bu habere ilişkin fazlasıyla yorumlar yapıldı, çeşitli senaryolar üzerinde duruldu, gerçek olup olmadığı sorgulandı. Hatta söz konusu yasağın bütün HÖH elitlerini kapsadığı da belirtildi. Esasen yasağın yasal dayanağına bakmanın daha nesnel sonuçlar vereceği kanaatindeyim. Hâlihazırda yürürlükte olan 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda konuya ilişkin hükümler yer almaktadır. Örneğin ilgili Kanunu’nun 9. maddesinin 1. fıkrası der ki “Genel Müdürlük (İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü), gerektiğinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerini alarak, Türkiye dışında olup da kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye girmesinde sakınca görülen yabancıların ülkeye girişini yasaklayabilir.” Dolayısıyla yasak getirilen kişinin Ankara tarafından nasıl algılandığı açıktır.

10. madde ise bunun yasak getirilen kişiye tebliğinin Türkiye’ye giriş yapmak üzere geldiğinde sınır kapısındaki yetkili makamca gerçekleştirileceği yönündedir. Yasağın nasıl doğrulanacağı da bellidir.

Karşılıklı “Persona Non Grata” İlanları

1961 Viyana Sözleşmesi hükümleri esas alınarak yapılacak bir değerlendirmede bu durum daha netlik kazanabilir. Neticede Bulgaristan ilgili diplomatı kabul eden devlet olarak açıklama yapmaksızın bu yola gidebilir. Egemen bir devlet olarak bu hakkı vardır. Ancak bu hamlenin zamanlamasını ve niteliğini sorgulamak gerek. Zamanlama açısından HÖH’ün de imzacı olduğu Bulgaristan Parlamentosu’na sunulan Türkiye’nin Bulgaristan’ın içişlerine karıştığının araştırılmasına yönelik önergeyle denk geldiği belirtilmelidir. Burada bir mesaj var. Nitelik açısından da siyasi bir hüviyeti çağrıştırıyor. İddia olarak ileri sürülen gerekçe malumdur: Diplomatın görev kapsamının dışına çıkması… Türkiye için Bulgaristan “dost, komşu ve müttefik bir ülke” durumundadır. Ancak Türkiye’nin Bulgaristan’da 1 milyona yakın soydaşının bulunduğu bir gerçek. Soydaş ile anavatan arasında akrabalık bağı var. Ayrıca Türkiye 93 Harbinden günümüze değin devam eden göçler var. Tarihsel süreç içerisinde Türkiye’nin Bulgaristan Türklerinin statüsünü güvence altına antlaşmalara taraf olduğu da ortadadır. Dolayısıyla Türkiye’nin soydaşlarla ilgili gelişmelere kayıtsız kalmasını kimse beklememelidir.

DOST Partisi Başarılı Olabilir

Anlık bir durum değerlendirmesi yapmak gerekirse, DOST hareketinin başarılı olacağına dair güçlü deliller mevcut olduğunu söylenebilir. Birincisi, artık kendi tabanlarını yaratma yolunda epey mesafe kat ettiler. İkincisi, Türkiye’deki göçmen dernekleri tarafından destekleniyorlar. Üçüncüsü, Avrupa’ya göç eden Bulgaristan Türkleri DOST hareketine sempatik yaklaşıyorlar. En azından sosyal medya ve çeşitli platformlarda buna yönelik sinyaller var. Dördüncüsü, Ankara faktörü. HÖH’ün artık muhatap alınma durumu ortadan kalktığına göre DOST hareketi soydaş meseleleriyle ilgili bu boşluğu doldurmaya taliptir. Beşincisi, soydaşların beklentileri. Mestan ve ekibinin soydaş sorunlarına olan duyarlılığı malumdur. Önceki örnekleriyle beraber en son 21 Şubat tarihinde Uluslararası Ana Dil Günü etkinliklerinde bu teyit edildi. Hele ki HÖH internet sitesinde Türkçe bölümü kapatırken, DOST oluşumu farklı bir yönde politika izliyor. Altıncısı, Mestan’ın ekibi. Türkiye’de oldukça sevilen ve yıpranmamış kişilerden oluşuyor. Bu kişilerin ve partinin ülkenin geneline hitap eden, Bulgaristan siyasetine entegre olmuş bir çizgide bulunmalarının makro önem taşıdığını belirtmek gerekir. Bir de Kasım Dal faktörü var tabi. Kendisine Türkiye’de yoğun bir sempati ve saygının olduğu biliniyor. Onun da alacağı tutum oldukça önemlidir. Özetle şimdilik genel göstergelerin DOST hareketi lehine olduğu söylenebilir.

Yrd. Doç. Dr. Kader ÖZLEM

Kaynak: Bursa Şehir Gazetesi

Read More →

Kosova Cumhurbaşkanı görevine Hashim Thaçi’nin seçilmesi dolaysıyla Priştine’de Kosova Demokratik Partisi karargahı ve Grand Oteli önünde kutlamalar başladı.

Kutlamalarda Kosovapress gazetecileri, havai fişekler yanısıra silah atışlarının da işitildiğini bildirdiler.

Thaçi’nın cumhurbaşkanı seçildiği açıklanır açıklanmaz Kosova Meclisin den ve PDK karargahından havai fişekler atıldı.

Meclis içinde ve dışarıda muhalefet ile gün boyu süren bir çakışma ardından üçüncü tur oylamada Thaçi 71 oy ile Kosova Cumhurbaşkanı seçildi.

Kaynak: Kosova habaer

Read More →

Üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) partisinden ihraç edilen eski Genel Başkanı Lütvi Mestan, Sorumluluk, Özgürlük ve Hoşgörü İçin Demokratlar Partisi (DOST) adlı yeni siyasi oluşumunun kurulması için ilk toplantıyı düzenledi.

Parlamentoda kendisi gibi HÖH grubundan ayrılan beş milletvekiliyle yeni siyasi projeye destek veren 200 kişilik bir grubun katıldığı toplantıda konuşan Mestan, “Biz NATO ve AB’deki ortaklarımızın değerlerini paylaşan yeni bir parti olacağız” dedi.

Konuşmasında, Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesini de kınayan Mestan, “Biz, DOST olarak, kendi seçimimizi yapmış bulunuyoruz. Yaptığımız siyasi seçim asla Rusya ve Türkiye arasında seçim olmamıştır” ifadesini kullandı.

Bulgaristan yasalarının getirdiği sınırlandırmalar yüzünden dün İsperih bölgesinde bir toplantıda anadili olan Türkçeyi konuştuğu için bir kez daha para cezası ödediğine işaret eden Mestan, yeni partinin tüm Bulgaristan vatandaşlarına açık olacağını söyledi.

Mestan, “Partimiz, etnik köken farklıklarını ülkemizin milli güvenliğine tehdit olarak görmeyen, bunu bir zenginlik olarak algılayan Bulgarlar, Türkler, Romanlar, Yahudiler ve hatta Ermenilere bile açık olacaktır” diye konuştu.

Mestan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kurultay yapabilmek için 2 bin 500 imza toplamaları gerektiğini belirterek DOST oluşumunun aktif bir çalışma temposuna girdiğini vurguladı.

Eski HÖH Genel Başkanı olarak Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesine ilişkin parlamentoda okuduğu, NATO’yu destekleyen bir bildiri yüzünden HÖH’den “aforoz edildiğini” ifade eden Mestan, bu bildirinin HÖH partisinin şimdiki yöneticileri tarafından alkışlandığını ancak sonradan iç hesaplaşma malzemesi olarak kendisine karşı kullanıldığını kaydetti.

Mestan, partinin kuruluş süreci çerçevesinde salonda hazır bulunanların arasında ülkedeki eski komünist rejiminin Türk ve Müslümanlara karşı 1984 yılı sonrası yürütmeye çalıştığı asimilasyon kampanyasının en belirgin muhaliflerinin, eski siyasi mahkumların da yer aldığını belirtti.

Lütfi Mestan ve diğer katılımcıların, DOST partisinin kuruluş aşamasının ilk adımı olarak bir niyet bildirisi kabul etmesi bekleniyor.

HÖH Onursal Başkanı Ahmet Doğan, evinde düzenlediği bir etkinlikte yaptığı konuşmada, Mestan’ın Rus uçağının düşürülmesinin ardından parlamentoda NATO ve Türkiye’yi destekleyen bir bildiri okumasını “büyük gaf” olarak nitelemişti. Mestan, bu konuşmadan kısa bir süre sonra HÖH Merkez İdare Kurulu tarafından parti ve parlamento grubundan ihraç edilmişti. Ardından partiden beş milletvekili daha istifa etmiş ve HÖH’nin milletvekili sayısı 30’a düşmüştü.

Lütvi Mestan, DOST partisinin ilk kurultayının en geç 9 Nisan tarihine dek başkent Sofya’nın Halk Kültür Sarayı’nda (NDK) yapılacağını ve partinin kurulacağını bildirdi.

Kaynak: Anadolu Ajansi

Read More →

Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Zürfettin Hacıoğlu, ” Ben inanıyorum ki 26 yıl önce olduğu gibi Bulgaristan’daki Türkler yeniden ayağa kalkacaktır, yeniden kimliğine, kendine, kültürüne, dinine sahip çıkacaktır, yeni oluşuma da bu ölçüde destek vereceklerdir diye düşünüyoruz” dedi.

Hacıoğlu, Balkan Türkleri Federasyonu Edirne Şubesi’nde gazetecilere yaptığı açıklamada, Eski Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Partisi Genel Başkanı Lütfi Mestan’ın başkanlıktan uzaklaştırılmasının hoş karşılanmadığını söyledi.

HÖH Onursal Başkanı Ahmet Doğan’ın Rusya yanlısı açıklamalarını toplumun kabul etmediğini anlatan Hacıoğlu, “Bulgaristan ve Türkiye’de yaşayan Türkler ivedilikle yeni bir oluşum olmasını istiyor. Özellikle camiamızın çoğunlukla yaşadığı İzmir, Bursa, İstanbul ve Trakya’daki soydaşlarımız yeni bir oluşumun beklentisi içerisindeler” diye konuştu.

Mestan ile görüştüğünü ifade eden Hacıoğlu, şunları kaydetti:

“Aldığımız bilgilere göre, 27 Şubat’ta yeni partinin kuruluş toplantısı yapılacak. Yeni oluşum büyük bir ilgi görüyor. Hatta İzmir, Bursa, İstanbul ve Trakya’da yaşayan gazilerimiz, Türklük kimliği ve hakları için ceza evlerinde yatmış insanlarımız kurucu üye olmayı ifade ettiler. Biz bunu sayın Lütfi Mestan’a ve çalışma arkadaşlarına ilettik. Umuyoruz ki olumlu cevap alırız. Türkiye’de yaşayan Bulgaristan Türkleri de oluşabilecek yeni partide bizzat her kademesinde görev almak istiyorlar. Ben inanıyorum ki 26 yıl önce olduğu gibi Bulgaristan’daki Türkler yeniden ayağa kalkacaktır, yeniden kimliğine, kendine, kültürüne, dinine sahip çıkacaktır, yeni oluşuma da bu ölçüde destek vereceklerdir diye düşünüyoruz. Partinin ismini sayın Lütfi Mestan, Dost Partisi olarak açıkladı. Bunun açılımı Bulgaristan’da serbestlik, sorumluluk ve hoşgörü içi demokratlardır. Bunlar yan yana geldiği zaman güzel bir isim oluşturuyor. Umarız ki tüm dostlar bir araya gelir ve yeni oluşumda buluşur.”

“Türkiye’ye giriş yasağı”

HÖH Onursal Başkanı Doğan ve HÖH Milletvekili Delyan Peevski’ye Türkiye’ye giriş yasağı konulduğuna ilişkin Avrupa basınında haberler çıktığını anımsatan Hacıoğlu, şöyle devam etti:

“Net bilgimiz olmamakla beraber bu iki adamın yan yana getirilmesi çok manidardır. Bulgaristan kamuoyunda halen bu konu tartışılmaktadır. Peevski Bulgaristan medyasının yüzde 70, 80 gibi bir oranına sahiptir ve Türkiye karşıtı propaganda yapmaktadır. Bu kararın siyasi bir karar olduğu algısını yaratmaya çalışıyor. Bizler bunun siyasi bir karar olmadığını düşünüyoruz. Tamamen bu konunun uluslararası bazı ticari meselelerle bağlı olduğuna inanıyoruz. Peevski, Bulgaristan’da oligarşinin başında bir isim olarak adlandırılıyor.
Bunu da kendileri söylüyor. Açık söyleyelim Ahmet Doğan ve Peevski’nin Türkiye’ye giriş yasağıyla ilgili bir memnuniyet söz konusu, bunu ifade edebiliriz.”

Kaynak : Anadolu ajansı

Read More →