31 yıl aradan sonra Başbakan Miçotakis Arnavutluk’a ziyaret gerçekleştirdi ve Kuzey Arnavutluk’taki Yunan asıllılarla görüştü. Bu tarihi ziyaretin önceden hava koşulları nedeniyle ertelenmesi de orada yaşayan Yunan azınlığın sorunları ile bağdaştırıldı.

Arnavutluk’un Yunanistan’la münhasır ekonomik bölge anlaşmasını imzalamasının ardından Anayasa Mahkemesi’nin bunu reddetmesinin arkasında da yine Türkiye’nin olduğu algısı yaratıldı. Kısacası her konuda olduğu gibi burada da yine Türkiye’nin eli olduğu insanların kafalarına sokulmaya çalışıldı.

Bölgeyi ziyaret eden Arnavutluk Başbakanı Yunan bayrağı asılı olduğu gerekesiyle belediye binasına girmedi. İşte bundan sonra da Yunan basınında kıyametler koptu. Arnavutluk’taki Yunan azınlığın milli bir azınlık olduğunu ve dolayısıyla da milli sembolleri kullanma haklarının olduğu vurgulandı.

Arnavutluk’taki Yunan azınlığının milli bir azınlık olduğunu sık sık dile getiren ülkemiz Yunanistan, Batı Trakya ‘da Türk Azınlığa gelince neden bu kadar hassas olamıyor?

Avrupa Azınlıkları Koruma Çerçeve Sözleşmesi 1 Şubat 1995’te imzalandı. Bu sözleşmeyi ülkemiz Yunanistan da 22 Eylül 1997’de imzaladı, ancak meclisten geçirip uygulamaya geçmedi. Peki bir anlaşmayı imzalamakla yükümlülük altına girmiş sayılmaz mı? Bu da tabii ki hukukçuların vereceği bir cevaptır.

 

Bakın bu anlaşmanın bazı maddeleri neleri içeriyor:

 

Madde 5
1. Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendi kültürlerini yaşatmaları ve geliştirmeleri ve kimliklerinin asli öğeleri, yani dinlerini, dillerini, geleneklerini ve kültürel miraslarını korumaları için gerekli koşulları sağlamayı taahhüt ederler.
2. Genel bütünleşme politikaları doğrultusunda alınan önlemler saklı kalmak kaydıyla, Taraflar, ulusal azınlıklara mensup kişilerin kendi istençlerine karşın asimilasyonu amaçlayan politika ve uygulamalardan kaçınırlar ve bu kişileri böyle bir asimilasyonu amaçlayan herhangi bir eyleme karşı korurlar.

 Madde 7
Taraflar, ulusal azınlığa mensup her kişinin barışçıl amaçla toplanma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkına saygı gösterilmesini sağlarlar.

Madde 8
Taraflar, ulusal azınlığa mensup her kişinin dinini ya da inancını açıklama ve dini kurumlar, örgütler ve dernekler kurma hakkına sahip olduğunu tanımayı taahhüt ederler.

Madde 10
1. Taraflar, ulusal azınlığa mensup her kişinin, kendi dilini, özel ve kamusal alanlarda, sözlü ve yazılı olarak serbestçe ve müdahale edilmeksizin kullanma hakkına sahip olduğunu tanımayı taahhüt ederler.
2. Ulusal azınlıklara mensup kişilerin geleneksel olarak ya da önemli sayıda yaşadıkları bölgelerde, bu kişilerin talep ederlerse ve böyle bir talebin gerçek bir ihtiyaca karşılık düştüğü durumlarda, Taraflar, bu kişilerle idari makamlar arasındaki ilişkilerde azınlık dilinin kullanılmasına imkan verecek koşulları, mümkün olduğu ölçüde sağlamaya gayret ederler.

Madde 11
1. Taraflar, ulusal azınlığa mensup her kişinin azınlık dilindeki adını ve soyadını kullanma hakkına ve bunların resmi olarak tanınması hakkına sahip olduğunu, kendi yasal düzenlerinin öngördüğü usuller uyarınca tanımayı taahhüt ederler.
2. Taraflar, ulusal azınlığa mensup her kişinin tabela, yazı ve kamuya açık özel nitelikli diğer açıklamalarında azınlık dilini kullanma hakkına sahip olduğunu tanımayı taahhüt ederler.
3. Ulusal azınlığa mensup önemli sayıda kişinin geleneksel olarak yaşadığı bölgelerde, Taraflar, gerektiğinde diğer Devletlerle yaptıkları anlaşmalar da dahil olmak üzere kendi yasal düzenleri çerçevesinde ve özgül koşulları dikkate alarak, bu tür işaretler için yeterli talep olması durumunda, geleneksel yerel adlar, sokak adları ve kamuya yönelik diğer topografik işaretlerde azınlık dilinin de kullanılmasına gayret ederler.

Peki bu anlaşmada geçen hükümler günümüzde Batı Trakya Türk Azınlığına uygulanıyor mu?

 

  • AİHM’nin İskeçe Türk Birliği hakkında Yunanistan’ı mahkum eden karar henüz uygulanmıyor ve Birlik neredeyse yarım yüzyıla yakın devletle davalık durumunda.
  • Batı Trakya’daki Türk Azınlık mensuplarının seçtikleri müftüleri Yunanistan henüz tanımıyor!
  • Vakıf idarelerine hala atama yoluyla insanlar getiriliyor!
  • BAKEŞ’in Türkçe-Yunanca eğitim verecek ortaokul talebi henüz karşılanmadı!
  • Başka her türlü etnik kimliği kullanarak örgütlenme sağlanırken, “Türk” etnik kimliğiyle örgütlenme hakkı günümüzde hala tanınmıyor!

Dolayısıyla, Yunanistan’daki bir çok aydının, Arnavutluk’taki Yunan azınlığına gösterdiği hassasiyet ve yakıştırdığı hakları Batı Trakya’daki Türk Azınlığı için de öngörmeleri gerekmez mi?

Umarız ki ülkemiz Yunanistan “Avrupa Azınlıkları Koruma Çerçeve Sözleşmesi’ni 25 yıl sonra Meclisten geçirip onaylar da yürürlüğe sokar. Peki Yunanistan bir AB ülkesi olarak, paranoyalardan kurtulup, konjonktürü yakalayıp yükümlülük altına korkmadan girebilecek mi? Onu da tabii ki zaman gösterecek; ancak o zamana kadar Batı Trakya’da mücadele edecek “Türk” nüfus kalacak mı?

Read More →

ABD ve AB Kosova’nın kuzeyinde durumun devamlı tırmanmasından endişelerini dile getirdiler.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel ve AB Yüksek Temsilcisinin Sözcüsü Nabila Massrali tarafından yayınlanan bir bildiride,  taraflara provokasyon  ve tehditlerden kaçınmalarına ve  durumun hafifletilmesi için derhal harekete  geçmelerine  çağrı yapıldı.

Bildiri devamında AB ve ABD’nin  gerginliğin düşürülmesi için siyasi bir çözüm bulmak amacıyla Kosova Başbakanı Albin Kurti ve Sırbistan Başkanı Aleksandar Vuçiç ile  çalışıldığı belirtildi.

“AB ve ABD, Kosova’nın kuzeyinde hüküm sürmeye devam eden gergin durumdan endişe duyuyor. Herkesi azami itidal, gerilimi azaltmak için acil ve koşulsuz tedbirler almaya, provokasyon, tehdit ve korkutmalardan kaçınmaya çağırıyoruz. Gerginlikleri azaltmak ve tüm toplulukların istikrarı, güvenliği ve refahı adına ileriye dönük bir yolda anlaşmaya varmak için Başkan Vuçiç ve Başbakan Kurti ile birlikte siyasi bir çözüm bulmak için çalışıyoruz” denildi ortak bildiride.

ABD ve AB, Kosova liderlerinin Sırp vatandaşlarının tutuklanmasına veya barışçıl protesto yapanlara zulmedilmesine veya barikatları kuranlara yönelik herhangi bir liste bulunmadığını doğrulayan güvencelerini memnuniyetle karşıladıklarını söylediler.

Her iki taraf, Kosova ve Sırbistan’ın “vatandaşların yararına uzlaşma, bölgesel istikrar ve işbirliği için elverişli bir ortamı” teşvik etme amaçlı müzakerelere geri dönmelerini beklediklerini de ifade etti.
Kaynak : www.kosovahaber.net

Kosova

Read More →

Bulgaristan’ın Kırcaali şehrinde, 17 aylıkken annesinin kucağında Bulgar askerlerin açtığı ateşte şehit olan ve totaliter rejim döneminde direnişin sembolü haline gelip, ‘Türkan bebek’ olarak anılan Türkan Feyzullah, 38’inci ölüm yıl dönümünde Edirne’deki anıt önünde anıldı… Bulgaristan’dan çok sayıda kişinin katıldığı törende, soydaş öğrencilerin okuduğu şiirlerle duygusal anlar yaşanırken, anıta karanfiller bırakıldı… 

Olgay GÜLER

Bulgaristan’da 1984’te uygulanan zorunlu asimilasyon girişimine karşı Kırcaali’nin Mogilyane köyünde düzenlenen protesto yürüyüşünde annesinin kucağında 17 aylıkken Bulgar askerleri tarafından vurularak öldürülen Türkan Feyzullah, Edirne’de adını taşıyan parkta anıldı. Edirne Belediyesi ile Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nin ev sahipliğinde yapılan törene Vali Hüseyin Kürşat Kırbıyık, İYİ Parti Edirne Milletvekili Orhan Çakırlar, Belediye Başkanı Recep Gürkan, Trakya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Ahmet Hamdi Zafer, Hak ve Özgürlükler Hareketi Milletvekili Mukaddes Nalbant, Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Cevat Güneş, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve bölge halkı katıldı.

‘TARİHTEN ALDIĞIMIZ DERSLERİ ASLA UNUTMAMALIYIZ’

Anıta çelenk sunumuyla başlayan törende saygı duruşunda bulunulup, İstiklal Marşı okundu. Vali Kırbıyık, tarih boyunca Türk varlığını korumanın bedeli olduğunu belirterek, “Bizler bu bedeli geçmişte defalarca ödemiş bir milletiz. Bugün de yine yeri geldiğince bu bedeli ödemeye devam ediyoruz. Geldiğimiz noktada özellikle devletler arası ilişkilerde olumlu bir seyir olduğunu görüyoruz. Bunu geliştirmek de hepimizin görevi. Ancak tarihten aldığımız dersleri de asla unutmamalı, bunu gelecek nesillere düzgün ve doğru bir şekilde aktarmak her birimizin ayrı ayrı sorumluluğu. Bu sorumluluk, gerek Bulgaristan’da yaşayan Türklerimizin sorumluluğu gerek çeşitli tarihlerde Türkiye’ye göç etmiş, bugün Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde yaşayan göçmen soydaşlarımızın temel sorumluluğu olarak değerlendiriyorum” diye konuştu.

Kırbıyık, konuşması sonrası Türkan bebek ve Bulgaristan’da hayatını kaybeden Türkleri andı.

‘ZULME KARŞI OLANLAR BURADALAR’

İYİ Parti Edirne Milletvekili Orhan Çakırlar, zulmedenlerin akıbetinin iyi olmayacağını belirterek, “Dün Sarayiçi’nde, birkaç zaman sonra Belene’de yaşananlar tarihin hafızalarına kazınmıştır. Bir çocuğu katledecek kadar gözü dönmüş vahşetin nerelere vardığını görmek, yaşamak hepimizin hakkı. Arkamızda gördüğümüz Türkan bebek, dünya tarihinde yerini almış ve zulmün karşısında direnmenin neleri getirdiğini her zaman göstermiştir. Bugün zulme karşı olanlar buradalar. Bu zulme karşı olanların hepsine saygı duyuyorum” dedi.

‘BUNUN ADI İNSANLIK SUÇUDUR’

Belediye Başkanı Gürkan ise dünyadaki bütün dinlerde bebeklerin masum olduğunu vurgulayarak, “Hangi gerekçeyle olursa olsun bir masum bebeği öldürürseniz, bunun adı insanlık suçudur. 1984’te Bulgaristan’da Türkan bebeğin ve annesinin öldürülmesiyle başlayan o süreç, bir insanlık suçudur. Belene diye adlandırdığımız, son yılların yakın coğrafyamızda yaşanan bu insanlık suçu, bizim tekrar Türk milleti olarak bir araya gelmemizi ve tarihteki bağlarımızı da hatırlamamızı sağladı. Aramızda Belene gazilerimiz var. Onlar Bulgaristan’da doğdular, şu anda Edirne’de yaşamlarını sürdürüyorlar. Onlar bizim de onur timsalimiz. Onlarla gurur duyuyoruz. Geçmişi çocuklarımıza öğretebilirsek, gelecekte aynı sıkıntıları yaşamamak için onların bilinçli olarak büyümelerini sağlarız. Bu anma törenleri, bu anlamda kıymetli. Bugün burada, Pazartesi günü de Kırcaali’deyiz” diye konuştu.

‘TÜRKAN, HEPİMİZİN SİMGESİ’

Bulgaristan’da çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin  milletvekili Mukaddes Nalbant ise Türkan isminin simge olduğunu söyleyerek, “Türkan, kimlik savunmasının bir simgesidir. Türkan, hepimizin bir simgesidir. Her yıl Bulgaristan’da toplantılar yapılır ve Türkan adını anıyoruz. Burada bu güzel heykeli yapan kişilere teşekkür ediyoruz. Umarım bu yeni nesiller Türkan ismini kalbinde taşırlar ve ömür boyu herkese o gururu insanlarla paylaşabilirler” dedi.

Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Cevat Güneş de Bulgaristan’da çözülememiş bazı sorunlara dikkat çekerek, “Soydaşlarımızın 1989 zorunlu göçünden sonra yaşadığı sıkıntılardan birisi de devlet eliyle zorla verilen isimlerimizin, devlet eliyle düzeltilmiş olmamasıdır. Kendi rızasıyla isimlerini almak isteyenler için kolaylık olsa da ölmüş ve hayatta olmayan, yani babalarımızın, dedelerimizin, ninelerimizin kayıtlarda olan bu rencide edici isimleri için Bulgaristan devletinin ve onların temsilcilerinin bu konuda geriye dönük ve bir daha arşivlerde gözükmemek üzere kişiliğimizi rencide eden olayı hafızalardan ve belgelerden kazınmasını görmek istiyoruz” diye konuştu.

Törende Bulgaristan’dan gelen Türk çocuklar da Türkan bebek için şiirler okundu. Katılımcıların duygulandığı törende Türkan bebek ve şehitler için dua edildi. Katılımcılar, Türkan bebek anıtına karan-filler bıraktı.

Edirne Hudut Gazetesi

 

Read More →