Direnişin sembolüne 35’nci vefa

Bulgaristan Kırcaali’de 17 aylıkken annesinin kucağında şehit düşerek totaliter rejim döneminde direnişin sembolü haline gelen Türkan Bebek, soykırımın 35’inci yıl dönümünde Edirne’de adını taşıyan parkta anıldı.

Olgay GÜLER
Bulgaristan’da totaliter baskıcı rejim tarafından Türklere yapılan soykırımda direnişin sembolü haline gelen, 17 aylıkken annesinin kucağında hayatını kaybeden Türkan Bebek Edirne’de adını taşıyan parkta anıldı.
Soykırımın 35’inci yıldönümü dolayısıyla Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği ile Edirne Belediyesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören Eski Göçmen Evleri olarak adlandırılan bölgede Türkan Bebek’in adını taşıyan parkta düzenlendi. Törene Vali Yardımcısı Ali Uysal, Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı Erhan Pekkan, Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Sabri Mutlu, Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Cevat Güneş başta olmak üzere federasyon ve dernek başkanlarıyla, Bulgaristan ve Edirne’den vatandaşlar katıldı.“NAİM SÜLEYMANOĞLU’NUN İSMİ EDİRNE’DE BİR SOKAĞA VERİLSİN”
Törene katılan derneklerin çelenk sunumuyla başlayan program saygı duruşu ve istiklal marşıyla devam ederken ilk olarak Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Cevat Güneş konuştu. Güneş, törende kendilerini yalnız bırakmayanlara teşekkür ederken, 2017’de vefat eden efsane Sporcu Naim Süleymanoğlu’nun isminin Edirne’de bir sokağa verilmesini istedi. Güneş daha sonra sözü Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Başkanı Sabri Mutlu’ya bıraktı.
“TÜRKAN BEBEK BİR SEMBOLDÜR”
Konfederasyon Başkanı Mutlu, 35 yıl önce komünist rejimin geride bıraktığı acı tabloyu anmayı hiçbir zaman bırakmayacaklarını söyledi. Türkan bebeğin bir sembol olduğunu dile getiren Mutlu; “Türkan bebeğimiz bir semboldür. Türkan bebe-ğimizin öldürülmesi inanın hepimizi çok üzdü ama bu bardağı taşıran damlaydı. Bugün 35’inci anmasını yapıyoruz ama bu kadar yıl geçmesine rağmen çok üzülüyorum, hiçbir kişi ne yargılandı ne ceza aldı. Nerede bu dünyadaki medeni ülkeler? Niye hiç kimsenin sesi çıkmadı? Biz Balkanlar’da hiçbir zaman etnik mücadeleye girmedik. Bizim oradaki mücadelemiz demokrasi mücadelesiydi, o mücadeleyi hiçbir zaman bırakmayacağız. Hakkımızı bundan sonra daha da fazla savunacağız” dedi.
Belediye Başkan Yardımcısı Ertuğrul Tanrıkulu da soydaşlara çektirilen zulmün cezalandırılması gerektiğinin altını çizdi. Tanrıkulu; “Bu zulmü çektirenleri cezalandırmadığımız sürece aynı örnekleri dünyanın farklı yerlerinde farklı şekilde yaşayacağız. Cezalarını çekmelerini sağlamak zorundayız bütün dünya insanları olarak. Yoksa aynı acıları güç sahibi olanlar o halklara yaşatacaklar” ifadelerini kullandı.
Vali Yardımcısı Ali Uysal ise soydaşlara vahşeti yaşatanların vicdan mahkemelerinde en büyük cezayı aldığını belirtti. Uysal; “Bu vahşeti yapanlar vicdan mahkemelerinde en büyük cezayı almışlardır ve mahşerde Türkan bebeğin ve soydaşlarımızın ahı bunu yapanları rahat bırakmayacaktır. Sadece dinimizde değil bütün semavi dinlerde öldürmek, zulmetmek en büyük günahlardan birisidir. Ateş düştüğü yeri yaksa da Türkan’ın acısını hepimiz hissediyoruz. İnşallah yakın çevremizde bir daha hiçbir soydaşımız böyle bir muameleye maruz kalmaz ki artık bu mümkün de değil” şeklinde konuştu.
Günün anısına şiirlerin okunduğu törende 35 yıl önceki asimilasyonda hayatını kaybedenler anısına da dua edildi. Tören Türkan Bebek anıtına çiçek bırakılmasıyla sona erdi.

www.hudutgazetesi.com

No Comments