About the author  ⁄ admin

Batı Trakya’da yaşayan Türklerin geleceğini belirleyen Lozan Antlaşması (Lozan Sulh Muahedenamesi) 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde Yunanistan ve Türkiye’nin de dahil olduğu ülkeler tarafından imzalanmış ve 6 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Antlaşmanın daha mürekkebi kurumadan ülkemiz Yunanistan idarecileri antlaşmayı uygulamaktan kaçınmışlardır. Böylece buna isyan eden Batı Trakya Türkleri 1930 tarihinde İskeçe’de bir miting düzenlemiş; İskeçe’de Hafız Hüseyin’in müftü olarak tayinine karşı çıkmış, Müftü ve Cemaat seçimlerinin Lozan Antlaşması’na göre yapılmasını istemiş ve en önemlisi de Türkler kültürel ve sosyal konularda yol alınması için hükümetten bir kongrenin yapılmasına müsaade etmesini talep etmişlerdir.

Günümüze geldiğimizde ne yazık ki bizlerin talepleri yine aynıdır. 1924’ten bu yana tamı tamamına 92 senedir Müftülük, Cemaat gibi konularda yine aynı şeyleri talep etmekteyiz.

Gelen giden iktidarlar hep söz vermiş, ne gariptir ki vatandaşlık haklarında ilerlemeler sağlanırken azınlık haklarında ramak yol alınmamış; bazı düzenlemeler yapılmışsa da bunlar azınlık insanının istediği doğrultuda olmamış ve hep devletin istediği şekil uygulanmıştır.

Bazı siyasiler vatandaşlık haklarında pişmanlıklarını dile getirircesine insanlarımızdan özür dahi dilemişlerdir. Örneğin 19 Kasım 2006 tarihinde dönemin İçişleri Bakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanı Sayın Prokopis Pavlopulos Hemetli nahiyesini ziyaret etmiş, burada nahiye Başkanı Dr. Mehmet Eminoğlu tarafından karşılanmış ve “Geç kaldık, özür diliyoruz” demiş ve şöyle devam etmişti: “Organi-Hemetli gibi bir bölge hakkında, bakanlar ve özellikle başbakanlar yaptıklarıyla tatmin oluyorlarsa, gerçek görevlerini unutmuşlar demektir.

Şu anda karşınızda sorumluluk duygusuyla bulunuyorum ve çok geç kaldığımızı belirtmek istiyorum. Daha çok önemli adımlar atmamız gerekirdi. İzin verişeniz size devletin bir özrünü aktarmak istiyorum. Çünkü bunların bir çoğunu çok daha önceleri yapmaları gerekirdi. Daha hızlı adımlarla ilerlememiz gerekir, bunu yapabiliriz. Yunanistan’da yıllarca geri kalmış bölgelerin bulunması bir zaaftır ki bunlar yanlışlar sonucu meydana gelmiştir. Bu yüzden Avrupa’nın en geri kalmış bölgeleri bizdedir ve çok yazık olmuştur. Bütün vatandaşlarımıza ait olan eşitlik, adalet ve kişiliğine saygıyı garanti altına almalıyız.” (Rodop Rüzgarı gazetesi 28 Kasım 2006/2006).

Pavlopulos’un ziyaretinin üzerinden tam on yıl geçti. Bu süre zarfında ülkemizi çeşitli siyasi gruplardan iktidarlar yönetti. Şu tesadüfe bakın ki bir zamanlar İçişleri Bakanı olarak bölgemize gelen Pavlopulos bu sefer bir 14 Mayıs günü Gümülcine’ye Cumhurbaşkanı olarak geldi ve fahri hemşeri ilan edildi. Pavlopulos burada yaptığı konuşmada Batı Trakya’da dini azınlık yani Müslüman Azınlık, Türkiye’de ise milli bir azınlığın olduğunu söyledi.

Lozan Antlaşması imzalanırken zamanın şartları gereği durum belki böyleydi. Bizler Batı Trakya’da yaşayan azınlık olarak Müslüman olmakla gurur duyuyoruz. Ancak her canlıda olduğu gibi bir de ırkımız var. Bu da ezici bir çoğunlukla Türk ırkıdır. Bizlerin bu topraklara Anadolu içlerinden nasıl iskan edildiği Osmanlı kayıtlarında mevcuttur.

Bugün Batı Trakya’dan 120 civarında aynı köy adının Türkiye’de bulunması bir tesadüf değildir. Gerçekte bunları söylemeye, yazmaya da ihtiyaç yoktur. Bugün insan kendini ne hissederse odur. Yalnız şunu da unutmamak gerekir. Bir insanının dini sonradan kazanılabilir veya değiştirilebilir, ancak ırk değişmez!

*Bugün, anlaşmalar gereği Azınlık okullarında Türkçe eğitim veriliyorsa, bu insanlar Türk’tür!
*Bugün, Azınlık okullarına Türkiye’den kontenjan öğretmenleri geliyorsa, bu insanlar Türk’tür!
*Bugün, kahvede, tarlada, çarşıda, evde Türkçe konuşuluyorsa bu insanlar Türk’tür!
*Bugün, Batı Trakya’da yaşayan Müslümanlar çocuklarına ezanla Türkçe ad koyuyorsa bu insanlar Türk’tür!
*Bugün bir çok işyerinde Türkçe tabela konulmaya ihtiyaç duyuluyorsa bu insanlar Türk’tür!
*Bugün, Türkiye’den yayın yapan Türkçe televizyon kanallarını izliyor ve Türkçe radyo dinliyorlarsa bu insanlar Türk’tür!
*Bugün bölgemizde Türkçe gazete, dergiler okunuyorsa ve Türkçe radyolar dinleniyorsa bu insanlar Türk’tür.
*Bugün bu insanlar uydu antenleri vasıtasıyla Türkçe kanalları izliyorlarsa, bu insanlar Türk’tür.
*Bugün, bu insanların camilerinde Türkçe hutbe okunuyorsa bu insanlar Türk’tür!
*Bugün, seçim zamanlarında çoğunluk ve Azınlık siyasetçileri Türkçe broşür ve gazete yayınlıyorsa, bu insanlar Türk’tür!

Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak yaşanan durumda ve de AB’nin 1991 yılında “kendi kimliğini tayin etme” kurallarını getirmesinden sonra da Batı Trakya’daki Azınlığın durumunda ne yazık ki pek değişiklik olmamıştır. AB kurallarına rağmen bizler hala kendi Türk kimliğimizle örgütlenemiyoruz. AİHM’nin lehte kararına rağmen İskeçe Türk Birliği bir türlü resmiyet kazanamıyor. Müftülerimizi ve Cemaat idarecilerimizi seçemiyoruz. 19. Madde mağdurları, eğitimde yaşanan sıkıntılar ortada. Son günlerde aşırı milliyetçilerin insanlarımız üzerinde yaptığı baskılar sonucunda Türkçe’nin kısıtlanmasına yönelik resmi kararlar da herkes tarafından bilinmektedir.

Sayın Pavlopulos, on yıl önce yaptığınız konuşmada, “Bütün vatandaşlarımıza ait olan eşitlik, adalet ve kişiliğine saygıyı garanti altına almalıyız.” Sözleriniz hala geçerli mi? Eğer geçerliyse bırakın bu azınlık kendi kimliğini istediği gibi tayin etsin ve Lozan Antlaşması’nın sağladığı pozitif haklardan yararlansın!

Son olarak da Batı Trakya’da yaşayan Müslüman-Türk Azınlığın kimliği üzerinde zaman zaman kalem oynatan ve görüş bildirenlere şunu hatırlatmak isteriz: Türkün olduğu yerde Türkçe vardır, sözünü tersine çevirip Türkçe’nin konuşulduğu her yerde Türk vardır, diyoruz.

İbrahim Baltalı

Read More →

Son zamanlarda ileri geri konuşup, saçma sapan fetvalar vererek sinir bozanlar yetmezmiş gibi şimdi de akademik ünvanlı (hatta profesör) bir takım aklıevveller peyda oldu. İngiliz planıyla İsrail’in maşası olan ve Amerika’nın kucağında İslam mücahitliği yapan IŞİD gibi radikal islamcı teröristlerin yarattığı bunca nefret yetmiyor sanki, bu sapıkların fetvaları insanı dinden çıkarıp, isyan noktasına getiriyor.

Bu tipler, saçmalıklarıyla insanların iman ve inancını zedelerken akla, “İmamın kötüsü dinden, doktorun kötüsü candan edermiş” sözünü getirmektedirler. On senedir meydanı boş bulan bu zerzevat, her gün yeni bir zırva yumurtluyor. Ortalıkta iki ayak üstünde dolaştığı için insan zannedilen biri de “namaz kılmayan hayvandır” demiş… Rüyamda görsem inanmayacağım şeylere şahit oluyoruz… Peygamber efendimizin engin bir hoşgörü ve sevecenlikle yaklaştığı konularda kerameti kendinden menkul bu tipler, islam adına, din adına her saçmalığı söyleyebiliyor…

Namaz kılmayana hayvandır diyorsun da, 80 bin camide her gün beş vakit namaz kılındığı halde, ahlaksızlık, yolsuzluk, yalancılık ve dolandırıcılıkta dünyada ilk onda yer aldığımız konusunda yokmu bir diyeceğin? Çocuklara tecavüz edenlere ve buna göz yumanlara, yolsuzluk ve hırsızlık yapanlara ne diyorsun acaba???

Profesör unvanlı bu herif, “Namaz kılmayan hayvandır” der, fakat namaz kılan milyonlarca müslümanın islam ülkelerinden kaçmaya ve onlara göre kafir olan “hristiyan ülkelere sığınmaya çalıştığını” neden düşünmez!!!

İslam ülkelerinde bulamadıkları can güvenliği, demokrasi, medeniyet, adalet, sosyal güvenlik, refah, sağlık imkanları, kanun önünde eşitlik, düşünce hürriyeti, çocuklarının geleceği ve insanca yaşama imkanlarını namaz kılmayan kafirlerin ülkelerinde var olduğunu neden söylemezsin!!!

Bu zeka fukaraları, dünyada en fakir 48 ülkenin neden 22’sinin müslüman ülkeler olduğu konusunda kafa yormaz!!!

Bu çapsızlar sadece Almanya’nın sanayi üretiminin, toplam nüfusları 2 milyara yakın olan dünyadaki müslüman ülkelerin toplam sanayi üretiminden daha fazla olduğu konusunda ne düşünür acaba???

Günümüzde, nerede bombalar patlıyor, kadınlar şiddet ve cinayet kurbanı oluyor, eşcinseller katlediliyor, turistlere tecavüz edilip öldürülüyorsa orda karşımıza müslüman birinin çıkması bizi son derece üzüyor ve utandırıyor. Tekbir getirerek müslümanların kafasını kesen müslümanlar, canlı bomba olup müslümanlar arasında patlatan müslümanlar, en ufak görüş ayrılığını bahane edip birbirlerini kafirlikle suçlayan müslümanlar, bidat ve hurafeleri islam diniymiş gibi anlatan müslümanlar, kendini dindarmış gibi gösterip çocuklara tecavüz eden müslümanlar, islamiyet adına konuşup insanları kandırarak hırsızlık yapan müslümanlar, ilime, bilime, sanata karşı olan müslümanlar, müslümanların zulmünden kaçıp, müslümanların sattığı sahte can yelekleriyle gavurların merhametine sığınmak isterken boğulan müslümanlar varken, sadece başkalarını ve Avrupa’da yükselen İslamofobia’yı suçlayarak sorunları çözemeyiz.

Son dönemde sadece hunharca kafa kesme ve katliam görüntüleriyle özdeşleşen İslam dünyasının, uluslararası alanda saygın bir yer edinmesi için bu çarpık ve sapık zihniyetin değişmesi, insanlık adına sanat, kültür, edebiyat, bilim, teknoloji, demokrasi, medeniyet ve insanlığa hizmet gibi alanlarda kabul edilebilir güzelliklere ve başarılara imza atabilmesi gerekmektedir.

Önemli olan saçma ve sapık fikirlerimizle insanları yanıltmak ve hac’dan hurmayla zemzem getirmek değil, Hz.Ebubekir’in sadakatini, Hz.Ömer’in adaletini, Hz.Osman’ın edebini, Hz.Ali’nin ilmini ve bilgisini getirebilmektir. Önemli olan müminlere karşı çok şefkatli ve merhametli olan, ahlakı ve güzel davranışlarıyla örnek insan hazreti peygamberimize layık olabilmektir…

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.

Read More →

Kardak kayalıkları krizi sırasında dönemin Yunanistan Dışişleri Bakanı´ndan 20 yıl sonra itiraf geldi. “Eğer savaş olsaydı, bizim tarafımızda analar ağlayacaktı” diye konuştu.

Yunan eski Dışişleri Bakanı Pangalos, “Türkler´in gücü bizden tabi ki daha üstündü. Eğer savaş olsaydı, bizim tarafımızda analar ağlayacaktı” diye konuştu. Pangalos, o dönemde ABD´nin Kardak krizi nedeniyle çıkabilecek bir savaşı durdurmak için iki ülkenin savaş sistemlerini bloke etmeye hazır şekilde kararlı olarak beklediğini söyledi.

20 YIL SONRA İTİRAF ETTİ

Aradan 20 yıl geçmesinin ardından dönemin Dışişleri Bakanı Thedoros Pangolos´tan şaşırtan bir itiraf geldi.

Yunanistan´da yayın yapan ´www.enikos.gr´ internet sitesinin haberine göre TV programına katılan Yunanistan´ın eski Dışişleri Bakanı Thedoros Pangolos´tan Ocak 1996 yılından Yunanistan ile Türkiye arasında yaşanan Kardak Kayalıkları krizine ilişkin önemli açıklamalar geldi. Pangalos´un, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Richard Holbrooke´un Kardak krizinin yaşandığı o kritik 24 saatte, hayata geçirilen gizli operasyonu kendisine açıkladığını söyledi. Holbrooke´nin kendisine ABD gemilerinin Türk ve Yunan gemilerini izlediğini ve elektronik olarak bloke edebilecek bir teçhizata sahip olduğunu söylediğini belirtip, “Yani iki ülkenin biri füze atmaya karar vermiş olsaydı, füzeler denize düşecekti. Kardak´ta 1996 yılında bulunan ABD gemileri olası savaşın önlenmesi için her iki tarafın da silah sistemlerini bloke etmeye hazır, kararlı bekliyordu” dedi.

“ANAMIZ AĞLAYACAKTI”

Olmayan bir donanma ile diplomasi yapmak zorunda kaldıklarını belirten dönemin Yunan eski Dışişleri Bakanı Pangalos, “Türkler´in gücü bizden tabi ki daha üstündü. Eğer savaş olsaydı, bizim tarafımızda analar ağlayacaktı” diye konuştu.

 
Kaynak: Millet Gazetesi

 

Read More →
– Kosova’daki tek Türk kasabası Mamuşa Belediye Başkanı Bütüç:
– “Türkiye her zaman yardım elini Balkanlara uzattı, gerekli desteği verdi. Kosovalı Türkler, ana vatan Türkiye’ye minnettar”
– “Türkiye başından beri Kosova’nın ekonomik olarak kalkınmasına, eğitimine ve diğer alanlarda büyüme ve gelişmesine hep destek oldu”

PRİŞTİNE (AA) – ADEM DEMİR – Kosova’daki Türklerin yaşadığı Mamuşa’nın Belediye Başkanı Arif Bütüç, bölgedeki Türklerin ana vatan olarak gördükleri Türkiye’ye minnettar olduklarını belirterek, “Türkiye her zaman yardım elini Balkanlara uzattı, gerekli desteği verdi.” dedi.

Prizren’e 17 kilometre uzaklıkta ve nüfusunun tamamına yakını Türklerden oluşan bir kasabanın 2005 yılından bu yana belediye başkanlığını yürüten Bütüç, Mamuşa ve Kosova-Türkiye ilişkilerini AA muhabirine anlattı.

Türkiye’nin Kosova ile sıcak ve kardeşçe ilişkileri olduğunu, Kosova’ya hep kardeşçe yaklaşım gösterdiğini aktaran Bütüç, savaştan sonra Kosova’nın ekonomik olarak kalkınmasına, eğitimine ve diğer alanlarda büyüme ve gelişmesine destek olan Türkiye ile “Evlad-ı Fatihan” olarak gurur duyduğunu söyledi.

Kosova’daki Türklerin de anavatan olarak gördükleri Türkiye’ye minnettar olduğunu dile getiren Arif Bütüç, Kosova’daki tek Türk belediyesi olan Mamuşa’da yaşayanların çoğunluğunun tarım ve hayvancılıkla geçimlerini sağladığını, İç Anadolu’dan gelip Balkanlara yerleşenlere Türkiye’nin her zaman yardım elini uzattığını ve gerekli desteği verdiğini belirterek, “Mamuşa’da yaşayan herkesin birer ‘Evlad-ı Fatihan’ olduğunu söylemek isterim” dedi.

Başkan Bütüç, şöyle konuştu:

“Mamuşa’da yaşayanların yüzde 98’i Türklerden oluşuyor. Geriye kalan yüzde 2 ise Arnavut kardeşlerimizden oluşuyor. Bizim Arnavutlarla hiçbir sıkıntımız yok. Kosova Savaşı’nda 45 bin Arnavut Mamuşa’da barındı. Onlara evlerimizi ve yüreğimizi açtık. Arnavutlar bizim din kardeşlerimizdir. Camilerde onlarla birlikte saf tutuyoruz. Onlarla ayrımız gayrımız yok. Onlardan kız alıyor, kız veriyoruz. Ama biz bu topraklarda Türküz. Kosova anayasasına göre Türkçe resmi dil ve diğer dillerle eşit. Burada yaşayanların isimleri, mahalle ve sokak adlarının tamamı Türkçedir. Lisemizin adı Atatürk Lisesi. Ayrıca Ankara, Keçiören ve Muhsin Yazıcıoğlu isimlerini taşıyan parklarımız, belediyemiz sınırları içinde bulunuyor. Tabii bunların hepsi verilen ciddi mücadelelerin sonucunda hayata geçirildi. Bundan sonra daha güzel gelişmelerin yaşanacağına bütün kalbimle inanıyorum.”

Türkiye’de yaşanan gelişmelerin kendilerini ciddi biçimde etkilediğini kaydeden Bütüç, “Türkiye nezle olsa biz burada hastanelik oluyoruz. Onun için güçlü ve sağlam bir Türkiye’ye ihtiyacımız var. Güçlü bir Mamuşa için güçlü Türkiye’ye ihtiyacımız var. Biz bunun bilincindeyiz. Bu nedenle Türk bayrağını burada daha iyi bir şekilde dalgalandıracağız.” dedi.

“Burada varız ve var olmaya devam edeceğiz” diyen Bütüç, Kosova’da yaşayan pek çok Türkün, geçmişteki Sırp zulmü nedeniyle Türkiye’ye göç ettiğini kaydetti.

Arif Bütüç, 6 bin 300 kişinin yaşadığı ve nüfusun günden güne arttığı Mamuşa’da, nüfus artışı için teşvik projelerini hayata geçirdiklerini belirtti.

Mamuşa’ya gelen Arnavutların, çevrede dalgalanan Türk bayrakları ve Türkçe tabelalara tepkilerinin nasıl olduğuna ilişkin soruyu Arif Bütüç, “Arnavut kardeşlerimizin bizimle gurur duyduklarına inanıyorum. Çünkü hiçbir beklentiye girmeden Kosova için çaba gösteren bir ülke varsa o da hiç kuşkusuz Türkiye’dir. Türkiye burayı en iyi bilen devlettir. Hiçbir çıkar beklemeden pek çok projeyi hayata geçirdi Kosovalılar için.” diye yanıtladı.

Mamuşa’da yaşayan herkesin kendini Kosovalı hissettiğini ancak köken olarak Türk olduklarının bilinciyle hayatlarını sürdürdüklerini kaydeden Bütüç, sözlerini şöyle tamamladı:

“Şahsen bizler şöyle düşünüyoruz; Bizler iki ülkeye sahibiz. Birisi Kosova diğeri de ana vatanımız Türkiye’dir. Bu nedenle Kosova’daki Türklerin gözü, kulağı Türkiye’de. Beni tüm meslektaşlarım Türk başkan olarak biliyor. Arnavutkardeşlerim, Kosova’da Mamuşa’nın Türklerden oluşmasını bir zenginlik olarak kabul ediyor.”

Read More →

 

Olgay GÜLER
Mardin’in Midyat ilçesinde Emniyet Müdürlüğü önünde bomba yüklü aracın patlatılması sonucu şehit olan Polis Memuru Nefize Özsoy Edirne’de gözyaşlarıyla son yolculuğuna uğurlarlandı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkan Adayı Meral Akşener, çok sayıda siyasetçi ve devlet erkanının hazır bulunduğu cenaze töreninde Edirne halkı adeta Selimiye Camii’ne akın etti. Yaklaşık 10 bin kişinin katıldığı cenaze namazı öncesi imamın hutbede  “Atatürk ve silah arkadaşlarına da” diyerek dua istemesi üzerine, binlerce kişi alkışlamaya başladı. Şehit Nefize Özsoy, Selimiye Camii’nde cenazesi kılınan ilk kadın şehit olurken, annesi, babası ve eşi ayakta durmakta güçlük çekti.
Edirne’de geçtiğimiz ay toprağa verilen 2 şehidin ardından acı haber Mardin’in Midyat ilçesinden, evli ve 4 yaşında kız çocuğu annesi Polis Memuru Nefize Özsoy’dan geldi. Midyat İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli Polis Memuru 32 yaşındaki Özsoy, önceki gün düzenlenen hain saldırıda şehit olurken Edirne’deki baba ocağına da adeta ateş düştü. Acı haberin ardından Perşembe günü Mardin’de düzenlenen devlet töreninden sonra Nefize Özsoy’un cenazesi dün Edirne’deki baba ocağına getirildi.
BABAEVİNDE GÖZYAŞLARI İÇİNDE VEDA
Şükrüpaşa Mahallesi 168’inci Sokak üzerinde bulunan baba evinin önünde Kur’an okutulan Özsoy’un naaşı, öğle saatlerine doğru buraya getirildi. İl Müftüsü Emrullah Üzüm’ün okuduğu duayla birlikte helallik alınan Polis Memuru Nefize Özsoy için ailesi ve mahalle halkı gözyaşı döktü. Daha sonra Selimiye Camii avlusuna getirilen Özsoy’un cenazesine burada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkan Adayı Meral Akşener de katıldı.
ATATÜRK’E ALKIŞ
Binlerce kişi Cuma namazının bitmesi ve cenaze namazının kılınmasını beklerken hutbe hoparlörler aracılığıyla dışarı verildi. İmamın hutbede  “Atatürk ve silah arkadaşlarına da” diyerek dua istemesi üzerine, binlerce kişi alkışlamaya başladı. Bunun üzerine imam alkışların durmasını bekledi.
Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı, Baş-bakanlık, Türk Silahlı Kuvvetleri, İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere çok sayıda kurum ve kuruluşun çelenk gönderdiği törende CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çelengi  özel olarak korunduğu gözlendi.
AKŞENER ŞEHİT AİLESİYLE BİRLİKTE GÖZYAŞI DÖKTÜ
MHP Genel Başkan Adayı Meral Akşener cenazede şehidin annesi, babası ve eşine taziyeler iletirken, babası Süleyman Çetin’le birlikte döktüğü gözyaşları herkesi duygulandırdı. Uzun süre şehit ailesinin yanında oturan ve acılarını paylaşan Akşener’in ardından şehit ailesini CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da ziyaret ederek taziyelerini iletti.
CENAZEYE YAKLAŞIK 30 BİN KİŞİ KATILDI
Edirne Valisi Günay Özdemir, 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Hidayet Arı, Belediye Başkanı Recep Gürkan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkan Adayı Meral Akşener, CHP Yalova Milletvekili Muarrem İnce, çok sayıda siyasetçi, kamu kurum ve kuruluş yetkilisinin katıldığı cenazeye Edirne halkı adeta akın etti. Yaklaşık 30 bin kişinin katıldığı cenaze namazını Selimiye Camii imamlarıyla İl Müftüsü Emrullah Üzüm kıldırdı.
Cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlanan şehit polis memuru Nefize Özsoy’un meslektaşı, eşi Cumhur Özsoy ve annesi Hafize Çetin, son kez tabutu başına gelerek gözyaşları içerisinde şehidi uğurladı. Şehit polis Nefize Özsoy’un naaşı Edirne Yenişehir Mezarlığına defnedildi.

http://www.hudutgazetesi.com/haber/32207/edirne-icin-yas-vakti.html

 

Read More →

Mardin’in Midyat ilçesinde Emniyet Müdürlüğüne, teröristlerce bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda şehit olan polis memuru Nefize Özsoy’un Edirne’deki baba ocağına şehit ateşi düştü.

 

Mardin‘in Midyat ilçesinde Emniyet Müdürlüğüne, teröristlerce bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda şehit olan polis memuru Nefize Özsoy’un Edirne‘deki baba ocağına şehit ateşi düştü. Acılı anne ve babaya taziye ziyareti için gelen Edirne Valisi Günay Özdemir, “Üzgünüz, öncelikle ailenin, Edirnelilerin, ülkemizin başı sağ olsun” dedi.

Mardin’in Midyat ilçesinde Bahçelievler Mahallesi Nusaybin Caddesi üzerinde bulunan İlçe Emniyet Müdürlüğüne bomba yüklü araçla düzenlenen terör saldırısında 1 kadın polisşehit oldu, 2 vatandaş ise hayatını kaybetti, aralarında çocuk ve polislerin de olduğu 34 kişi de yaralandı.

BABA OCAĞINA ACI HABER VERİLDİ

Saldırıda şehit olan 32 yaşındaki polis memuru Nefize Özsoy’un Edirne‘deki baba ocağına ateş düştü. Özsoy’un Merkez Şükrüpaşa Mahallesi 168. Sokaktaki babaevine acı haberi,Edirne İl Emniyet Müdürü Armağan Adnan Erdoğan ve müdür yardımcıları tarafından verildi. Özsoy’un baba evine meslektaşları tarafından Türk bayrağı asıldı. Acı haberi alan şehit annesi Hafize Çetin ile baba Süleyman Çetin gözyaşlarına boğuldu.

EŞİ DE AYNI YERDE YARALANMIŞTI

3 yaşında bir kız çocuğu annesi olan şehit polis memuru Nefize Özsoy’un polis eşi Cumhur Özsoy’un geçen yıl da aynı bölgede yaralandığı ve daha sonra Kırklareli İl Emniyet Müdürlüğü Pasaport Şube Müdürlüğü’ne tayin edildiği belirtildi. Şehit polis memuru Nefize Özsoy’un da Mardin‘deki görev süresinin bitmesine 1 ay kaldığı ve görevi bitince eşinin yanına dönmeyi planladığı öğrenildi.

VALİ VE BELEDİYE BAŞKANI TAZİYEYE GELDİ

Şehit polis Nefize Özsoy’un baba ocağına ilk taziye Edirne Valisi Günay Özdemir ve EdirneBelediye Başkanı Recep Gürkan‘dan geldi. Acılı aileye taziyelerini iletmesinin ardından basın mensuplarına açıklamada bulunan Edirne Valisi Özdemir, “Üzgünüz, öncelikle ailenin, Edirnelilerin, ülkemizin başı sağ olsun. Rabbim inşallah bir daha böyle kötü olaylar yaşatmaz ki devlet olarak da biz zaten biliyorsunuz ben doğudan geldim. Bunlara inşallah fırsat vermeyeceğiz ve fırsat verilmeyecek” ifadelerini kullandı.

www.haberler.com

Read More →

İstanbul’un Vezneciler semtindeki Şehzadebaşı Caddesi’nde saat 08.40 sıralarında büyük bir patlama meydana geldi. Çevik Kuvvet aracının hedef alındığı terör saldırısında 6 polis, 5 sivil hayatını kaybetti, 9’u polis 36 kişi de yaralandı.

Terörist saldırıda kullanılan otomobilin kiralık olduğu tespit edildi. Saldırıya ilişkin 4 kişi gözaltına alındı.

Saldırıda şehit olan 6 polisin arasında Bulgaristan, Şumnu doğumlu Kadir Cihan Karagözlü var.

http://www.bizimgazete.bg

Read More →

Edirne’de vatandaşlar, ramazanın ilk teravihini kılmak için başta Selimiye Camisi olmak üzere selatin camilerine akın etti.

Ramazanın ilk teravih namazı için kadın, erkek, genç, yaşlı çok sayıda vatandaş, Selimiye, Eski ve Üç Şerefeli gibi merkezdeki selatin camilerini doldurdu.

Mimar Sinan’ın ustalık eseri Selimiye Camisi’nde, kadınlar caminin kendilerine ayrılan bölümünde namaza dururken, bazı vatandaşlar da namazı çocuklarıyla kıldı. Ramazan ayının coşkusunu ilk teravihle yaşayan vatandaşlar, namazın ardından dua etti.

Yıllık izinlerini Türkiye’de geçirmek üzere gelen bazı gurbetçiler de teravih namazını Edirne’deki camilerde eda etti.(aa)

Read More →

 

Boşnakların İslam’a geçmesinin önemli simgelerinden Akhisarlı Ayvaz Dede anısına, beş asırdır düzenlenen etkinlikler kapsamında, başkent Saraybosna’daki At Meydanı’nda toplanan atlılar, pazar günü düzenlenecek ana etkinliğe katılmak üzere Prusac’a hareket etti

Boşnakların İslam’a geçmesinin en önemli simgelerinden Akhisarlı Ayvaz Dede anısına, beş asırdan daha uzun süredir düzenlenen etkinlikler kapsamında, ülkenin farklı kentlerinden ellerindeki sancaklarla atlı birlikler, pazar günü merkezi programın yapılacağı Prusac kasabasına doğru yola çıkmaya başladı.

  1. Ayvaz Dede Şenlikleri çerçevesinde 32 atlıdan oluşan ilk birlik, geleneksel kıyafetleri ve ellerinde sancaklarıyla başkent Saraybosna’daki At Meydanı’ndan Prusac’a hareket etti.

Atlı birlikleri yolcu eden Saraybosna’nın Stari Grad Belediye Başkanı İbrahim Hadzibajric, geleneklerin ve adetlerin kesinlikle unutulmaması gerektiğini vurgulayarak halkların geleneklerini ve adetlerini korudukları sürece var olacağını ifade etti.

Saraybosna şehir merkezindeki Latin Köprüsü üzerinden geçerek şehrin en merkezi Ferhadiye ve Mareşal Tito caddelerinden geçen atlı birlikler, vatandaş ve turistlerden yoğun ilgi gördü.

Ayvaz Dede Şenlikleri

Her yıl binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen Ayvaz Dede Şenlikleri, Bosna Hersek’te bu zamana kadar yapılan en uzun soluklu etkinlik olarak biliniyor.

Bosna Hersek’e Osmanlı’nın ülkeyi fethinden önce gelen Ayvaz Dede’nin anısına beş asırdan fazla süredir düzenlenen şenliklerin merkezi programı Prusac kentinde pazar günü yapılacak.

Bosna Hersek’in orta kesimlerindeki Donji Vakuf kentinin yakınında bulunan Karaula kasabasında bir araya gelecek yüzlerce atlı, buradan geleneksel Osmanlı kıyafetleri ve ay-yıldızlı bayraklarıyla cumartesi sabahı yola çıkacak.

Karaula’dan yola çıkacak atlı birlikler, Donji Vakuf kent merkezinde binlerce kişi tarafından karşılanacak. Bosna Hersek’in çeşitli kentlerinden gelen atlılar, daha sonra Donji Vakuf’tan geçerek merkezi programın düzenleneceği Prusac kasabasına doğru gidecek.

Pazar günü ise Ayvaz Dede Şenlikleri’nin merkezi programı kapsamında, öncelikle rivayete göre Ayvaz Dede’nin beş asır önce Prusac kasabasında görülen kuraklık nedeniyle yakınlardaki dağda 40 gün dua ettikten sonra kayanın açılıp suyun çıktığı yere geçilerek dua edilecek.

Ayvaz Dede Şenlikleri Kur’an-ı Kerim ve ilahilerin okunmasının ardından kılınacak öğlen namazıyla son bulacak.

Ayvaz Dede kimdir?

Rivayete göre, Manisa Akhisarlı bir derviş olan Ayvaz Dede, beş asır önce, kuraklığın yaşandığı ve bugün şenliklere ev sahipliği yapan Donji Vakuf şehrinin Prusac kasabasındaki dağa geldi. Halkın kıtlık çektiği, hayvanların susuzluktan telef olduğu bölgeye suyu getirmek için 40 gün 40 gece burada ibadet eden Ayvaz Dede, bir gece, uykusunda iki koçun birbiriyle çarpıştığını gördü. Boynuz sesiyle uykusundan uyanan Ayvaz Dede, bir anda karşısında yarılan dağı ve gürül gürül akan ırmağı buldu. Böylece bölge suya kavuşmuş, kuraklık sona ermiş oldu.

Bu olayı duyan çok sayıda kişi İslam’a geçti. Şenliklerin bir bakıma bu bölgede yaşayanların İslam’a geçmesi dolayısıyla kutlandığı biliniyor.

http://www.balkandunyasi.com/haber/super-lig/bosna-hersekte-506-ayvaz-dede-senlikleri/1007.html

Read More →

Bugün 19 Mayıs 2016 tarihinde binlerce Bulgaristan Türkü komünist diktatör Todor Jivkov’un iktidardan düşmesine sebep olan bundan 27 yıl önce gerçekleşen Mayıs Olaylarını anma törenine katılmak için Cebel’e (Şeyh Cuma) akın ettiler. Aynı zamanda Cebel Günü olan 19 Mayıs, Kırcaali bölgesinden başka, Türkiye, yurt içinden ve yurt dışından gelen yüzlerce misafir tarafından büyük ilgiyle izlenen zengin bir programla kutlandı. Mayıs Olaylarını anma etkinliği Cebel Belediyesi ve 19 Mayıs Derneği tarafından düzenlendi.

Bu yıl ilk defa anma etkinliği kapsamında Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) partisi tarafından anma mitingi yapılmadı. Cebel Belediye Başkanı Bahri Ömer, Cebel Günü’nde her hangi bir siyasi partinin anma mitingi gerçekleştirmesini yasakladı. Bu sebepten dolayı anma etkinliğinde konukların konuşma yaptıkları sırada HÖH taraftarları “DPS, birlik, beraberlik, kardeşlik, demokrasi, çoğunluktayız, güçlüyüz, Kırcaali” şeklinde naralar attılar.

Resmi törenin açılışından önce totaliter rejimin kurbanları adına Cebel Camisi’nde mevlit okundu. Anma töreni ve Cebel Günü kutlama etkinliği Bulgaristan milli marşı ve AB marşı ile başladı. Ardından tüm Bulgaristan süreci şehitlerinin anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.

Bu yılki Mayıs olaylarını anma töreninde resmi misafirler arasında T. C. Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, kardeş Bursa Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali, Bursa Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Sadi Kurtulan, Yunanistan Kozlukebir (Arriana) Belediye Başkan Yardımcısı Cemal Ahmet, Yunanistan Dostluk Eşitlik Barış (DEP) Genel Başkanı Mustafa Ali Çauş, BAL-GÖÇ Genel Başkan Yardımcısı Sadık Yılmaz, Balkan Türkleri Federasyonu Genel Başkanı Nedim Dönmez, İzmir BAL-GÖÇ Başkanı Fahriye Ersoy, Ege Balkan Türkleri Federasyonu Genel Başkanı Hüseyin Kocaman, AK Parti Yıldırım İlçe Başkanı Hüdayi Yazıcı, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Danışmanı Ergün Ersoy, Yunanistan Gümülcine Türk Gençler Birliği Başkanı Koray Hasan ve Bursa Cebelliler Derneği Başkanı Dr. Gürçay Cem hazır bulundular.

Mayıs Olaylarının ana organizatörlerinden, olaylar sırasında milis güçleri tarafından öldürülesiye dövülen ve sınır dışı edilen İsmet Yılmaztürk Paliş, Hasan Bahar ve Fikret Gürpınar anma töreninde özel konuklardı. Cebel İlçesi’nden siyasi mağdurlar Muhammed Gölcüklü, Remzi Hasan, Tahsin Şerif, Nasuf Hüseyin ve Ramazan Ayyıldız da hakkıyla resmi konuklar arasında yerlerini aldılar.

Anma etkinliğinde aynı zamanda bağımsız milletvekilleri olan yeni kurulan Sorumluluk, Özgürlük ve Hoşgörü İçin Demokratlar İçin (DOST) Genel Başkanı Lütfi Mestan ve tüm parti yönetiminin yanı sıra öte yandan Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Başkanı Mustafa Karadayı ve beraberindeki büyük bir parti heyeti de hazır bulundular, fakat siyasetçiler resmi konuklar arasında yer almadılar.

Programın sunuculuğunu yapan Fahriye Murat, “Cebel Günü, 27 yıl önceki direnişin kahramanlarının günü ve bu yüzden 19 Mayıs-Cebel Günü daha fazla siyasileştirilemez” ifadelerini kullanarak, siyasetçilerin kendilerini tanıtmamaları için ricada bulunduklarını belirtti.

Konukların tanıtımından sonra Bulgaristan Başmüftüsü Dr. Mustafa Hacı, Mayıs Olayları ve tüm Bulgarlaştırma süreci kurbanları için dua okudu.

Açılış ve selamlama konuşması yapan ev sahibi konumundaki Cebel Belediye Başkanı Bahri Ömer, siyasi görüşleri farklı olanlara karşı saygı duyduğunu belirterek, herkesin birbirine karşı saygı göstermesi çağrısında bulundu. Cebel Günü’nün gelenek, minnettarlık ve umudu birleştirdiğini ve Cebellilerin bununla gurur duyduklarını ifade etti. Doğu Avrupa’da komünizm rejimine karşı direnişin bu kasabadan 19 Mayıs 1989 tarihinde başladığını kaydeden Ömer, bu tarihin tüm ilçenin bayram günü olduğunu belirtti. Törende hazır bulunan Mayıs Olaylarının ana organizatörlerine teşekkür eden Bahri Ömer, Cebel İlçesi adına Türkiye’nin milli bayramı olan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutladı. Bahri Ömer, “Biz sadece kendi tarihimize ve geleneklerimize karşı saygı göstermiyoruz, ilçemizin geleceğini de belirliyoruz. Çünkü elde edilen başarılar, bizi daha sorumlu ve yeni yeni başarılara imza atmak için daha çok çaba sarf etmemizi zorunlu kılıyor” dedi. Belediyenin gerçekleştirdiği termal su projesi ve başka önemli projelerine değinen Belediye Başkanı, tüm Cebellilerin bayramını kutlayarak konuşmasına son verdi.

Cebel Belediye Başkanı Bahri Ömer’in konuşması esnasında HÖH Partisi Genel Başkanı Mustafa Karadayı ve yardımcıları kürsüye doğru sırtlarını dönerek protesto eylemi yaptı.

Mayıs Olaylarının ana organizatörleri adına konuşan Hasan Bahar, ”Sizleri hiç unutmadık ve unutmayacağız. Buna adınız gibi emin olun. Şimdiye kadar bu kürsüden belirli düşüncelerden dolayı sizlere hitap edemedik. Şimdi ilk defa bunu kısa bir şekilde yerine getirmek isterim” dedi. Olayları şöyle özetledi: ”Önce açlık grevleri ilan edildi, o esnada bazı liderlerimiz tutuklanmaya başladı, örgütümüz inşa edildi, özellikle İsmet Yılmaztürk Paliş kardeşimiz tutuklandı ve bu da bizi aktif hale getirdi, rahmetli Mestan Ağa’nın cenaze törenini kitlesel bir yürüyüşe döndürme kararı aldık”. Hasan Bahar, “19 Mayıs gününün Cebel Belediye Başkanı Bahri Ömer’in teklifiyle Cebel Günü ilan edilmesi bizleri sevindirdi. Kendilerine ve oy veren tüm Meclis Üyelerine teşekkürlerimizi sunarız. Hepinizin çifte bayramınızı kutlar, soydaşlarımıza ve tüm Türk halkına başarılar dileriz!” dedi.

Tüm göçmen dernekleri adına Cebellileri selamlayan BAL-GÖÇ Genel Başkan Yardımcısı Sadık Yılmaz, “Cebel’i ben hiçbir zaman bu kadar görkemli ve kalabalık görmedim. Demek ki burada 1985’ten sonra olan yeni bir tarih yazılacak. 25 sene birilerine kayıtsız şartsız destek verdiğimiz arkadaşlarımızın sırtlarını bize dönmesini ben içime sindiremiyorum. Ama tarih her zaman hak ve hukukun yanındadır, bu böyle bilinsin. Cebel kahraman halkı 1984-85 senelerinde ne yazdıysa, buraların yeri zamanı geldiğinde doğru bir istikameti bulacağına inanıyorum” dedi.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursalılar adına Cebelleri selamlayarak, “Bugün hem Türkiye, hem Bulgaristan için güzel bir gün. Türkiye’mizin de 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun” dedi. 17 yıldır Cebel Günü etkinliğine katıldığını kaydeden Altepe, özgürlük mücadelesi verilen çok önemli bir gün olduğunu belirtti. Şehitleri rahmetle, minnetle, şükranla andığını ifade eden Altepe, “Bizler dostuz ve her zaman olduğu gibi bugün de buradayız” dedi. Kardeş Bulgaristan halkının her zaman yanında olacaklarını kaydeden Altepe, “Biz bütünüz, bir bütünün parçasıyız. Türkiye ve Bulgaristan kardeş iki ülke. Bizler bu birlikteliğimize devam edeceğiz. Araya düşmanlar girmesin, biz bu dostluğu yüzyıllarca yaşadık” dedi. Kahraman Cebel halkını tebrik eden Altepe, her zaman Bulgaristan’a yardımcı olmaya devam edeceğinin altını çizdi. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı, “Birlikte üretelim, AB’ne birlikte mal satalım, birlikte gelişelim. Bulgaristan’ın buna ihtiyacı var. Birlikte çalışmamız lazım. Türkiye’den Bulgaristan’a hiçbir zaman zarar gelmez. Onun için iki ülkenin yakınlaşmasında her zaman büyük faydalar var” diye ifade etti.

Kırcaali’deki ikinci büyük caminin yapımı, Cebel’deki caminin onarımı, Cebel’e çöp arabası sağlanması gibi örnekler vererek, her zaman bölgedeki Türk halkına destek olmaya hazır olduklarını kaydeden Altepe, Cebellilerin özgürlük gününü kutladı.

Türkiye’yi temsilen törende hazır bulunduğunu hatırlatan Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe, Bulgaristan’ın demokratik gelişiminde ilk ateşi yakan soydaşların öncülük ettiği Cebel şehitlerini anma günü ve Cebel Bayramı’nın kutlu olmasını diledi. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı da kutladı. Sadece Türkiye’nin temsilcisi olarak değil, Cebellilere bir kardeşi olarak hitap ettiğini kaydeden Gökçe, aynı şuur ve anlayışla kendini dinleyen Cebellilere de teşekkürlerini ve saygılarını sunduğunu ifade etti. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin söylediklerine ekleyecek pek bir şeyin olmadığını kaydeden Büyükelçi, anma etkinliğine gelen tüm soydaşlara ve Cebel halkına teşekkür etti. Anma törenine ev sahipliği yapan Cebel Belediye Başkanı Bahri Ömer’e, Başmüftü Dr. Hacı’ya, Türkiye’den gelen konuklara da teşekkür eden Gökçe, katılan tüm siyasetçileri selamladı. Bulgarlaştırma süreci şehitlerine Allah’tan rahmet dileyen Gökçe, 19 Mayıs’ın hem Cebel, hem Bulgaristan, hem Türkiye için çok önemli bir gün olduğunun altını çizerek, hem anma, hem bayram günü olduğunu belirtti. Gökçe, “Türkiye, Bulgaristan’ın en yakın bir dostu, hatta müttefiki ve komşusudur. Her zaman böyle olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır. Biz her zaman beraber yaşadık, bundan sonra da beraber yaşamaya devam edeceğiz” dedi. NATO’da müttefik, AB’nde ortak olan dost ve komşu Türkiye ve Bulgaristan halklarının birlikte çok uzun bir tarihi olduğunu belirtti. Çifte vatandaşların bu dostluğa merkezi önem kattığını belirten Gökçe, Bulgaristan tam AB üyesi, Türkiye’nin ise AB ortağı olduğunu vurguladı. Türkiye’nin uzun geçmişte olduğu gibi uzun gelecekte de Bulgaristan’ın yanında olacağını vurgulayarak, ayrım, her hangi bir farklılık gözetmeyeceğini ve bugüne kadar da gözetmediğinin altını çizdi. Cebel’de şehitleri ve gazileri anmakla birlikte geleceğe bakmanın da çök önemli olduğuna işaret eden Büyükelçi, “Türkiye bugün dünyanın 16. büyük ekonomisi haline geldi çok şükür. Ve biz bundan en çok da komşularımızın Bulgaristan’ın, Yunanistan’ın ve diğer komşularımızın istifade etmesini istiyoruz, çünkü refah ortaktır. 2014-2015 yıllarında Türk iş adamlarının, yatırımcılarının dünyanın beş kıtasında yaptıkları yatırımın toplamı 15 milyar doları geçti. Maalesef, Bulgaristan’a çok az bir yatırım geldi, arzu ettiğimizin çok altında. Biz çok daha fazlasını arzu ediyoruz. Gençler göç ediyor, nüfus yaşlanıyor, ülkenin gücünü toplaması lazım. Yetişmiş insan gücünün olduğu yerde ve yatırımın avantajlı olduğu yerde yatırım geliyor zaten. Bu çok önemli rakam az evvel sizinle paylaştığım. Bunun üzerine hep beraber düşünmemiz lazım olduğunu zannediyorum. Çünkü bu meydandan ayrıldığımda hep beraber aslında aklımızda kalacak olan önemli bir şey bu. Bu önemli günde sizlere birlik, beraberlik, dayanışma, refah, mutluluk diliyoruz. Şehitlerimizi unutmayın! Bulgaristan’ın eşit haklara sahip çok önemli katkılar yapan vatandaşları, AB vatandaşları olarak üstünüze düşen görevleri unutmayın! Türkiye her zaman sizlerin ve tüm Bulgaristan halkının yanındadır, her zaman ihtiyacı olduğunda olmaya devam edecektir. Bulgaristan bizim gerçekten çok değer verdiğimiz, çok önemsediğimiz, çok kıymetli bir komşumuzdur ve bu tarihimiz, geleceğimiz, dostluğumuz, muhabbetimiz bitmeyecektir, hep beraber istikbale kadar beraber yaşayacağız” diye konuştu. Büyükelçi konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Bir sivil toplum anma etkinliğini siyasete karıştırmadığınız için ayrıca teşekkür ediyorum. Her demokratik ülkede olduğu gibi bunu yapmak için başka vesileler ve fırsatlar olacaktır muhakkak. Saygılar, selamlar”.

Daha sonra resmi konuklar tarafından Cebel Günü kutlamaları kapsamında düzenlenen spor turnuvalarında dereceye girenlere ödüller sunuldu.

Program ünlü Türk pop müziği sanatçısı Burcu Güneş’in sunduğu konserle devam etti.

Sanatçının sevilen şarkılarını seslendirdiği konser büyük ilgi gördü.

Kırcaali Haber
Kaynak: Resmiye MÜMÜN

 

Read More →