About the author  ⁄ admin

Yunanistan’ın Selanik kentinde bulunan Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluğunu koruyan polislere molotof kokteyli ve taşlı bir saldırı gerçekleştirilmiştir.

3 Mart 2019 günü Selanik Aristototeles Üniversitesinden çıkan yüzleri maskeli bir gurup Türk Konsolosluğunu koruyan Yunan Polis ekibine Molotof kokteyli ve taşlarla saldırmışlardır. Olay yerine gelen Polis ekipleri, yaklaşık 50 kişiden oluşan guruba göz yaşartıcı gaz ile müdahale etmiş, 15 saldırganı gözaltına almış ve üç saldırganı tutuklamıştır.

Daha öncede Türk Başkonsolosluğu ve yakınında bulunan polis kulübesine ırkçı guruplarca defalarca taşlı, sopalı, molotoflu saldırılar yapılmıştır.

Edirne Balkan Türkleri Federasyonu olarak: Selanik Başkonsolosumuz Sayın Orhan Yalman Okan’a ve tüm personelimiz ile Polis teşkilatına geçmiş olsun diyor bu menfur ve ırkçı saldırıyı şiddetle kınıyoruz.

Yunan makamlarına bu tür olayların dostluk ve iyi komşuluk ilişkilerine zarar vereceğini hatırlatıyor bir daha tekrarlanmaması için gerekli önlemleri almasını ivedilikle beklediğimizi kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz.

Erhan PEKKAN
Edirne Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı

Read More →

Edirne Belediyesi Kent Müzesi’nde Gazeteci- Fotoğraf Sanatçısı Behiç Günalan’ın 1989 göçünün Kapıkule Sınır Kapısı’ndaki yansımalarını anlatan “Göçün Orta Yeri Hüzün” isimli fotoğraf sergisi 30 yıl önce yaşanan hüznü bir kez daha gözler önüne serdi. 1989 göçü sırasında yaşadığı hatıraları anlatan Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, ayrıca önümüzdeki dönem Edirne’ye 4 müze daha kazandıracaklarını söyledi.

Edirne Belediyesi Kent Müzesi; önemli bir sergiye ev sahipliği yaptı. Behiç Günalan’ın 1989 göçünün Kapıkule Sınır Kapısı’ndaki yansımalarını anlatan “Göçün Orta Yeri Hüzün” isimli fotoğraf sergisi tarihe bir kez daha ışık tutarak; bu göç sırasında yaşanan acıları, yaşanan hüznü bir kez daha gözler önüne serdi. Sergide Behiç Günalan’ın 40 fotoğrafı sergilendi.

Serginin açılışında konuşan Gazeteci-Fotoğraf Sanatçısı Behiç Günalan, “1989 göçü gördüğümüz en büyük göçlerden biriydi. Buna göç demek ne kadar doğru olur bilmiyorum. Çünkü bu bir sürgün edilmeydi. Bulgaristan’da yaşayan soydaşlarımızın zorunlu olarak ülkenin dışına çıkarılmasıydı. Bunu göç diye isimlendirdik. Ben o yıllarda bir gazeteci olarak bu tramvayı yaşayanlardan biriyim. Şimdi geriye kalan fotoğraflara baktığımda hep şunu düşünmüşümdür. Evet, herkes geliyor; Balkanlar’dan, Kafkasya’dan, Orta Doğu’dan ama biz bir gün gitmek zorunda kalsak nereye gidebiliriz? Gidecek yerimiz olduğunu sanmıyorum. O zaman yaşadığımız toprakların gerçekten sahibi olmalıyız. Onu korumalı ve savunmalıyız. Toprağını öpmeli; ölesiye kucaklamalıyız. Bu göçler bize yurdumuzun değerini bir kere daha hatırlatıyor” diyerek Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’a verdiği destekten dolayı teşekkür etti.

Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan da “Bugün burada bir ustanın objektifinden, şehrimizin temel taşlarından birinin fotoğraflarını göreceğiz. Göç, Edirne için en önemli unsurlardan birisi. Baktığımızda Edirne nüfusunun neredeyse tamamı göçmenlerden oluşuyor. Buna ben de dahilim.  Elbette 1989 göçü en taze olarak hafızalarımızda yer eden bir göç. 1989 göçünde beni de Fevzipaşa okulunda kayıtla görevlendirmişlerdi. O insanların bu göçteki buruklukları, gözlerindeki kaygı, korku, telaş hala gözlerimin önündedir. Ne zaman bir Bulgaristan Türk’ü görsem o yaptığım kayıtlar aklıma gelir.  Bizim büyük çoğunluğumuz göçmen diye tabir edilse de birçoğumuz aslında muhaciriz. Muhacir ve göçmen aslında hep birbirlerine karıştırılan kavramlar. Göçmen; kendi istediğiyle kendi planlayarak göç eden; Muhacir ise yaşadığını, doğduğu; babasının, dedesinin mezarlarını bile terk etmek zorunda kalan ya da terk etmek zorunda bırakılan kişidir. Bu nedenle büyük çoğunluğumuz muhaciriz. Bütün hatıralarını, bütün özgeçmişini bırakıp; bazen bir manda arabasına bazen de tahta bir valize sığdırarak yeni diyarlara gitmek zorunda kalan kişileriz” diye konuştu.

4 YENİ MÜZE

Edirne Kent Müzesi’ni 5 Mayıs 2017 tarihinde açtıklarını ifade eden Gürkan, “Bu 2 yıl zarfında kent müzemizin 75 bin civarında bir ziyaretçisi oldu. Kent Müzesi’ni açarken amacımız bir başlangıç yapmak; kentin bütün geçmişini kronolojik olarak gözler önüne sermek ama bunu bir anaç müze olarak görüp, burası oturuşturduktan sonra yeni yeni tematik müzeler açmaktı. Önümüzdeki dönem 4 müze daha açmak istiyoruz. Göç Müzesi, Kırkpınar Müzesi, Oyuncak Müzesi ve Kurtuluş Savaşı’nda Edirne Müzesi. Bu 4 müzeyi önümüzdeki dönem mutlaka Edirne’mize kazandıracağız” dedi.

Read More →

 

Kutlama konseri, şiir dinletisi ve skeç gösterilerinden oluşan programla Kirkovo (Kızılağaç) ilçesinde Uluslararası Ana Dili Günü kutlandı.

Fotinovo (Çakırlı) köyünde düzenlenen kutlama etkinliğinde Hristo Smirnenski İlköğretim Okulu’nda Türkçe Öğretmeni Zekiye Hasan’ın öğrencileri, okulda zengin içerikli bir program sundular.

Etkinlikte resmi konuklar arasında Türkiye Cumhuriyeti Filibe Başkonsolosluğu Muavin Konsolos Mehmet Ufuk Sağlam, Kirkovo Belediye Başkanı Şinasi Süleyman, Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği eski Başkanı Sami Ali Toraman, Güney Bulgaristan Türkçe Öğretmenler Derneği Başkanı Harun Bekir, Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Kirkovo İlçe Başkanı Ercan Fırıncı ve başka davetliler hazır bulundular.

Belediye Başkanı Şinasi Süleyman, çocukların ve velilerin Uluslararası Anadili Günü’nü tebrik ederek başarılar diledi.


Kaynak:
 Kırcaali Haber

Read More →

Gümülcine Türk Gençler Birliği (GTGB) ‘Balkan Yazarlar Buluşması’ ve ‘Anadil Türkçemizi Beraber Kutluyoruz’ adı altında düzenlediği etkinlikle Moldova’daki Gagauz Türkleri, Batı Trakya Türk Azınlığı üyeleri ile bir araya geldi21 Şubat Perşembe akşamı GTGB lokalinde düzenlenen etkinliğe soydaşlar yoğun ilgi gösterdi. Moldova’daki Komrat Gagauzluk Derneği ile Gümülcine Türk Gençler Birliği işbirliğinde yapılan etkinlikte, Komrat Gagauzluk Derneği Folklor Ekibi ile GTGB Foklor Ekibi’nin gösterileri büyük beğeni topladı.

GTGB’nin ev sahipliğinde düzenlenen etkinliğe GTGB Başkanı Necat Ahmet, Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu, Moldova’dan Gagauzluk Derneği Başkanı Todur Zanet, Dr. İrina Yüsümbeli, Türkiye’den Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ertuğrul Karakuş, yazar Mehmet Türker, Trakyalılar Vakfı Başkanı Gökhan Özgöç, Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, DEB Genel Başkanı Çiğdem Asafoğlu, Doğu Makedonya Trakya Eyaleti Başkan Yardımcısı Tarkan Multaza, Kozlukebir Belediye Başkanı Rıdvan Ahmet, BİHLİMDER Başkanı Mehmet Emin Ahmet, İskeçe Türk Birliği Başkanı Ozan Ahmetoğlu, Batı Trakya Camileri Din Görevlileri Derneği Başkanı Sadık Sadık, yerel yöneticiler ve soydaşlar katıldı.

NECAT AHMET

Etkinliğin açılış konuşmasını GTGB Başkanı Necat Ahmet yaptı. Bu etkinliği düzenlemedeki amaçlarının, 21 Şubat Uluslar arası Anadili Günü’nü kutlamak olduğunu belirten başkan Ahmet, bundan dolayı Batı Trakya’daki yazarları bir araya getirdiklerini ve bunun yanında bir ilke imza atarak Gagauz Türklerini de bu etkinliğe dahil ettiklerini dile getirdi. Komrat’a gittiğinde Komrat Gagauzluk Derneği Todur Zanet ile tanıştığını hatırlatan Ahmet, daha sonra buradaki müzeyi ziyaret ettiğini belirtti. Komrat’taki temasları sırasında Gagauz Türkleriyle yakından tanışma fırsatı bulduğunu anımsatan başkan Ahmet son olarak, Anadili Günü’nü bugün Gagauzlarla birlikte Türkçeyi kutlamanın ayrı bir gurur olduğunu sözlerine ekledi.

İBRAHİM ŞERİF

“BİZLER GİBİ AZINLIK OLARAK YAŞAYAN İNSANLARIN VARLIKLARINI DEVAM ETTİREBİLMEK İÇİN, ANADİLLERİNE ÇOK ÇOK İHTİYACI VAR”

Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı ve Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, tüm katılımcıları selamlayarak başladığı konuşmasında, Gagauz Türkleriyle bazı toplantılarda karşılaşarak yakından sohbet etme imkanı bulduğunu söyledi. Müftü Şerif, “Ne olursa olsun ırk çok önemli değil. Biz hepimiz kardeşiz ama dilimiz ortak olduğu için bir çok konularda birleşiyoruz. Gelen misafirlere bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu gün Ana Dil Günü, herekesin Anadil Günü’nü tebrik ediyorum. Güzel Türkçemizi konuşmamız ve yaşamamız için, ocuklarımıza Türkçe öğretip Türkçe konuşmayı önemsiyorum ve herkese tavsiye ediyorum. Bizler gibi azınlık olarak yaşayan insanların varlıklarını devam ettirebilmek için, anadillerine çok çok ihtiyacı var. Çünkü insanların manevi vatan dediği, maneviyatı, kültürü, benliği ancak dili ile ifade edebiliyor. Dilini kaybeden insanların, dinini de kaybetmesi muhtemeldir. Tarihten de yok olması an meselesidir” diye konuştu.

İRİNA YÜSÜMBELİ

Moldova’dan Gagauz Türklerinden akademisyen Dr. İrina Yüsümbeli söz alarak, kendi tarihlerinden bilgiler verdi. Yüsümbeli, Gagauzluk Derneği çatısı atında biraraya geldiklerini, kendi tarih ve kültürlerini bu şekilde yaşatmaya devam ettiklerini söyledi.

TODUR ZANET

Gagauzluk Derneği Başkanı Todur Zanet tüm katılımcıları selamlayarak başladığı konuşmasında, Gagauz Türkerinin tarih ve kültürlerini yaşatmak adına önemli çalışmalara imza attıklarını söyledi. Bazı çalışmalar yaparak bu kültürlerini kayda alıp kitap haline getirdiklerini anlatan başkan Zanet, bu çalışmalar sırasında her bir Gagauz köyünü ziyaret ettiklerini ve bunun yanında Ukranya ve Bulgaristan’a gittiklerini belirtti.

Ardından Gagauzluk Derneği Folklor Ekibi ve üyeleri kendilerine ait oyunları ve türküleri söyleyerek katılımcılara güzel anlar yaşattılar. Etkinliğin son bölümünde GTGB Folklor Ekibi sahne alarak katılımcılara muhteşem bir müzik ziyafeti sundular.

Etkinlik sonunda Gagauzluk Dernek Başkan ve üyeleri ile Batı Trakyalı yazarlara teşekkür belgeleri verildi.

Read More →
 Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
– “Yunanistan’dan beklentimiz FETÖ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütü mensuplarının sığındığı güvenli bir ülke haline gelmemesidir”
– “Türkiye olarak Yunanistan ile aramızdaki tüm meselelerin hakkaniyet temelinde, barışçıl şekilde çözülebileceğine inanıyorum”
– “Avrupa Birliği başta vize serbestisi olmak üzere 18 Mart Mutabakatı’ndan doğan sorumluluklarını hayata geçirmemiştir. Biz nasıl sözlerimizi tutuyorsak Avrupa Birliği tarafının da ahdine vefa göstermesini bekliyoruz”
– “İzmir ve Selanik arasında yolcu ve yük taşıma imkanı sağlayacak deniz seferlerinin başlatılması, İstanbul ve Selanik arasında hızlı demir yolu hattı kurulması ve İpsala-Kipi Gümrük Kapısı’nda ikinci köprünün tamamlanmasına dair projeleri görüştük”

ANKARA (AA) – Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yunanistan’dan beklentimiz FETÖ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütü mensuplarının sığındığı güvenli bir ülke haline gelmemesidir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, heyetler arası görüşmelerinin ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ortak basın toplantısı düzenledi.

Konuşmasına Başbakan Çipras ve heyetini Türkiye’de görmekten duyduğu memnuniyeti ifade ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başkentimize, ülkemize hoşgeldiniz.” dedi.

Yunanistan’a 2017 yılı sonunda başarılı bir ziyaret gerçekleştirdiklerini ve Çipras ile ziyaret sonrasında da çeşitli vesilelerle bir araya gelme fırsatı bulduklarını dile getiren Erdoğan, bugün yaptıkları görüşmelerde iki ülkenin mevcut ilişkilerini, uluslararası ve bölgesel konuları ele aldıklarını kaydetti.

Yunanistan’ın, Türkiye’nin siyasi, ekonomik, ticari, tarihi, kültürel ve sosyal ilişkilerinin bulunduğu bir komşusu olduğunu dile getiren Erdoğan, “Türkiye olarak komşumuz Yunanistan’la ikili ilişkilerimizi her alanda geliştirmeyi arzu ediyoruz. Türkiye olarak komşumuz Yunanistan’la bu ikili ilişkilerimizde zaman zaman arzu edilmeyen bazı durumlar hasıl olsa da bunları süratle telafi etme imkanlarını bulduk.” diye konuştu.

İki ülke arasındaki ticari ve ekonomik münasebetlerde gelinen noktanın hedeflerin çok altında olduğunu aktaran Erdoğan, “Ticaret hacmimizi bugün bulunduğu nokta itibarıyla 3,5 milyar avro düzeyinde tutuyoruz ki bu, Türkiye-Yunanistan arasında arzu edilen bir seviye değil. Bunu çok daha yüksek bir seviyeye çıkarmamız gerekir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İzmir ve Selanik arasında yolcu ve yük taşıma imkanı sağlayacak deniz seferlerinin başlatılması, İstanbul ve Selanik arasında hızlı demiryolu hattı kurulması ve İpsala-Kipi Gümrük Kapısı’nda ikinci köprünün tamamlanmasına dair projeleri görüştük. Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyinin beşinci toplantısını da mümkün olan en kısa zamanda gerçekleştirmeyi de hedef olarak belirledik. İnanıyorum ki bu adımların atılmasıyla ticaret hacmimiz kısa sürede daha da artacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

“Türkiye olarak Yunanistan ile aramızdaki tüm meselelerin hakkaniyet temelinde, barışçıl şekilde çözülebileceğine inanıyorum.” değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, Başbakanlık döneminden bu yana Yunanistan’la ilişkilerde samimi adımlar atılmasını savunduğunu dile getirdi.

Bu anlayışın sürdürülebilir kılınması için ülkeler arasındaki diyalog kanallarının açık tutulması gerektiğine vurgu yapan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Biz dostlarımızla aramızdaki her türlü meselenin konuşmak suretiyle hal yoluna konulabileceğine inanıyoruz. Yunanistan’da yaşayan soydaşlarımız ve Türkiye’deki Rum kökenli vatandaşlarımız bize göre birer ayrışma değil, aslında iş birliği vesilesidir. Azınlıklarımız bizler için sağlam birer köprüdür. Bu anlayışla görüşmelerimizde karşılıklı vatandaşlarımızın sorunlarını da değerlendirdik. Rum kökenli vatandaşlarımızın durumlarını daha da iyileştirmek için her türlü gayreti gösteriyoruz. Aynı yaklaşım ve zihniyeti Yunanistan’ın da benimsemesini bekliyoruz. Bu noktada Yunanistan’daki kardeşlerimizin yüzleştiği sıkıntıları tüm yönleriyle Sayın Başbakan’a aktardım.”

– “Kıbrıs Türkleri’nin siyasi eşitliği temel parametredir”

Kıbrıs konusunun da ana başlıkları arasında yer aldığını ifade eden Erdoğan, “İçinde bulunduğumuz istişare sürecinin iyi değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Taraflar yeni bir müzakere sürecine başlamadan ortak bir vizyon, yol haritası belirlemelidir. Neyin nasıl müzakere edileceği, önceden net olmalıdır. Türkiye için Kıbrıs Türkleri’nin siyasi eşitliği temel parametredir. Hangi çözüm modeli olursa olsun bu zaruret gözetilmelidir.” dedi.

Düzensiz göçle mücadelenin iki ülke ilişkilerindeki bir diğer önemli kalem olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Türkiye olarak bu konuda imkanlarımızın üstünde bir yükü taşıyoruz. Malum, Suriye ve Irak olmak üzere yaklaşık 4 milyon şu anda mülteci ülkemizdedir. Bunları konteyner kentlerde, çadır kentlerde misafir etmekteyiz ve şu ana kadar yaptığımız harcamalar 35 milyar doları aşmış vaziyette. Bunun yanında Ege’den ölümlerin önüne geçmek için çok yoğun gayret sarfediyoruz. Sahil güvenlik birimlerimiz her türlü, gece gündüz demeden çalışıyor, yeni acılar, yeni ölümler yaşanmaması için mücadele ediyor.”

Avrupa Birliği ile imzalanan 18 Mart Mutabakatı’nın da yeni göç akımları bakımından caydırıcı bir rol oynadığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

“Türkiye geri kabul de dahil olmak üzere tüm yükümlülüklerini yerine getirdi, getirmeye de devam ediyor ancak geri kabul mekanizmasının Avrupa Birliği tarafında sağlıklı bir şekilde uygulanamadığını da görüyoruz. Avrupa Birliği başta vize serbestisi olmak üzere 18 Mart Mutabakatı’ndan doğan sorumluluklarını hayata geçirmemiştir. Biz nasıl sözlerimizi tutuyorsak Avrupa Birliği tarafının da ahdine vefa göstermesini bekliyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüştükleri konular arasında terörle mücadelenin de bulunduğunu anlatarak, Türkiye ve Yunanistan’ın terörün kanlı yüzünü iyi bilen iki ülke olduğunu, bu meselenin komşuluk ve müttefiklik hukuku bağlamında ele alınmasının son derece önem taşıdığını belirtti.

Terörün her türlüsüne karşı kararlı bir şekilde ortak bir tutum sergilemek zorunda olduklarını vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu çerçevede Yunanistan’dan beklentimiz FETÖ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütü mensuplarının sığındığı güvenli bir ülke haline gelmemesidir. Yaptığımız görüşmelerde FETÖ’cü darbecilerin ülkemize iadesine yönelik beklentilerimizi Yunanlı dostlarımızın bir kez daha dikkatine getirmiş olduk. Bu konuda komşumuz Yunanistan’dan daha çok iş birliği bekliyoruz. Milletimizin, şehit ailelerimizin ve 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçaklar tarafından yaralanan 2 bin 193 gazimizin beklentisi de budur. İnşallah önümüzdeki dönem bu beklentilerin karşılandığı bir dönem olacaktır.”

Türkiye ve Yunanistan için de fayda sağladığını düşündükleri bu tür temasları her düzeyde sürdürmenin faydalı olacağına inandığını dile getiren Erdoğan, “Özellikle de dini azınlıklar konusundaki açılımlarımızı demokratik anlamda değerlendirme, paylaşma noktasında da müzakerelerimizi gerçekleştirdik.” ifadesini kullandı.

 

Erdoğan-Çipras ortak basın toplantısı (2)
– Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
– “Şu anda 15 üyesiyle Sen Sinot Meclisi çalışıyor. Dolayısıyla Lozan’a göre seçimini yapabilecek noktaya gelmiş oldu. Biz de herhangi bir çekincemiz yok, buradan böyle bir talep de gelince Sayın Çipras’ın Ruhban Okulu’nu ziyaret etmesi için ‘hayırlı olsun’ dedik”
– “Siyasetçilerin görevi düşman kazanmak değil, dost kazanmaktır. Biz bu anlayışla siyasetimizi yürütüyoruz, yürütmeye devam edeceğiz”
– “Önümüzde, Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı Selanik’te olacak. Toplantıya iş adamlarıyla da beraber gideceğimiz için orada muhakkak anlaşmalar da olacak”
 

ANKARA (AA) – Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 üyesiyle Sen Sinot Meclisinin çalıştığını belirterek, “Dolayısıyla Lozan’a göre seçimini yapabilecek noktaya gelmiş oldu. Biz de herhangi bir çekincemiz yok, buradan böyle bir talep de gelince Sayın Çipras’ın Ruhban Okulu’nu ziyaret etmesi için ‘hayırlı olsun’ dedik.” değerlendirmesini yaptı.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile baş başa ve heyetler arası görüşmesinin ardından düzenledikleri ortak basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çipras’ın “Kürsüye gelirken, Sayın Cumhurbaşkanı bana bugün ‘imzalayacağımız herhangi bir anlaşma yok, belki bir sonraki görüşmemizde imzalayacağımız anlaşmalar olacaktır.” sözlerine karşılık, şunları söyledi:

“Önümüzde, Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı inşallah Selanik’te olacak. Büyük ihtimalle o toplantıya iş adamlarıyla da beraber gideceğimiz için orada muhakkak anlaşmalar da olacak. Dolayısıyla Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey’de imzaları atacağız.”

Bir gazetecinin, Çipras’ın Türkiye’ye yaptığı ziyareti neden bu zaman diliminde gerçekleştirdiğini belirterek, konuya ilişkin yorumu sorulan Erdoğan, “Siyasetçilerin görevi düşman kazanmak değil, dost kazanmaktır, onun çalışması içerisinde olmaktır. Aksi takdirde siyaset yapamazsınız, sürekli olarak kan kaybedersiniz. Biz bu anlayışla siyasetimizi yürütüyoruz, yürütmeye devam edeceğiz.” yanıtını verdi.

– “38 bin cilt o zaman kitap vardı”

Çipras’ın, uzun bir süre sonra yapacağı Heybeliada Ruhban Okulu’nu ziyaretine ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, 1971’den bu yana okulun kapalı olduğunu belirtti.

Aslında kapalı oluşunun sebebinin de o zamanki yönetimlere ait olan bir durum olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zaten patrikhanenin, oranın işlevsiz hale geldiğini de görmesi sebebiyle adeta kapanmaya yüz tutmuştur.” dedi.

Erdoğan, imam hatip okulunda okuduğu zaman, Heybeliada Ruhban Okulu’nu ziyaret ettiğini anımsatarak, sözlerine şöyle devam etti:

“Dinler tarihi hocamız bizi alıp, oraya götürmüştü ve çok da zeki bir müdürleri vardı. Felsefe öğretmenleriydi fakat çok da zengin bir kütüphanesi vardı. Aklımda kaldığı kadarıyla, az önce ikili görüşmemizde de Sayın Başbakan’a söyledim, kütüphanesinde 38 bin cilt o zaman kitap vardı. Bizim arkadaşlardan bir tanesi şöyle bir muziplik yaptı; ‘Müdür Bey, bu kitapların hepsini okudunuz mu?’ dedi. Müdür Bey de gayet zeki bir cevap vererek, ‘son gelen dergilerden birkaç sayfa kaldı… Oğlum bu kadar kitap okunur mu? dedi.

Bütün öğrenciler ihtiyacına göre burada hangi kitabı okuması gerekiyorsa geliyor, açıyor ve onu okuyor. Şimdi o benim orta öğretimde, imam hatip’te 7. sınıfta filan olduğum dönemdi, hakikaten o günde bile çok az öğrenci sayısına sahipti. 1971’de de orası kapandı.”

– “15 üyesiyle Sen Sinot Meclisi çalışıyor”

Şimdi ise gelinen noktada Heybeliada Ruhban Okulu’nda eğitim-öğretimin olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Sürekli Sayın Çipras ve önceki başbakanlar hep gündeme getirdiler, ben de kendilerine sadece ‘Batı Trakya’daki müftüler meselesini önlerine koydum. ‘Siz de gelin şu izi çözün, biz de bu işi çözelim bizim açımızdan bir sıkıntı yok.’ dedim.

Sen Sinot Meclisinde sayısal olarak bir ara 7’ye düşmüşlerdi. Ben Sayın Bartholomeos’a haber gönderdim. ‘Bize bu noktada, Lozan’a göre, Sen Sinot Meclisinde görev alacak din görevlileri verin, ona göre biz bunları vatandaşlığa alalım ve Sen Sinot Meclisini çalışır hale getirelim.’ Bize isimler verildi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaptık ve şu anda 15 üyesiyle Sen Sinot Meclisi çalışıyor. Dolayısıyla Lozan’a göre seçimini yapabilecek noktaya gelmiş oldu. Biz de herhangi bir çekincemiz yok, buradan böyle bir talep de gelince Sayın Çipras’ın Ruhban Okulu’nu ziyaret etmesi için ‘hayırlı olsun’ dedik ve yarın bu ziyareti gerçekleştirecekler. Ben yine ‘hayırlı olsun’ diyorum.”

Read More →

Makedonya Meclisi, ülkenin adının Kuzey Makedonya Cumhuriyeti olarak değiştirilmesini öngören anayasa değişikliğini onayladı.

Makedonya’nın adı Kuzey Makedonya Cumhuriyeti olarak değiştirildi.

İSİM KRİZİ RESMEN ÇÖZÜLDÜ

Makedonya Meclisi, ülkenin adının Kuzey Makedonya Cumhuriyeti olarak değiştirilmesini öngören anayasa değişikliğini onayladı. Yunanistan ile Makedonya arasında yıllardır devam eden isim krizi sona erdi.

İSİM KRİZİNİN ARKA PLANI

Atina, eski Yunanistan’ın Makedonya bölgesi üzerinde hak iddiası anlamına geldiğini öne sürerek, kurulduğu günden beri eski Yugoslavya cumhuriyeti Makedonya’nın ismini değiştirmesi gerektiğini savunuyordu. Yunanistan, aşılamayan bu kriz nedeniyle Makedonya’nın AB ve NATO üyeliğine de karşı çıktı. Varılan mutabakat Yunanistan’ın beklentilerini büyük ölçüde karşıladı.

kaynak: kosovali.org

Read More →

Avro, Sosyal Diyalog, Mali İstikrar, Mali Hizmetler ve Sermaye Piyasaları Birliğinden Sorumlu Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis, Riga şehrinde Bulgaristan Ulusal Radyosu’na (BNR) verdiği demeçte, ”Bulgaristan, Avro Bölgesi’ne en erken 2022’de katılabilir” diye kaydetti.

Dombrovskis, ”Bulgaristan, taahhütlerini yerine getirmek için elinden geleni yaptıysa, bu yaz Euro Bölgesi’nin bekleme odası olarak bilinen ERM II mekanizmasına katılması için yeşil ışık verilecek” diye sözlerine ekledi.

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı, ”Bulgaristan’ın bankacılık sistemindeki varlıkların incelenmesinde her şeyin yolunda gittiği saptanırsa, ülke bu yılın ortasında ERM II’ye katılabilir. Ardından avro kabul edilmeden önce en az üç yıl geçmesi gerekiyor. İlk iki yıl Maastricht kriterlerini yerine getirmek içindir, üçüncü yıl ise elde edilen sonuçları ve hazırlık faaliyetlerini değerlendirmek içindir” dedi.

Letonya’nın başkenti Riga’da AB Sivil Toplum Diyaloğu toplantısı düzenlendi.

Bulgaristan, Euro Bölgesi’nin bekleme odası olarak bilinen ERM II mekanizmasına ve AB Ekonomik ve Parasal Birliği’ne katılma isteğini, 2018 yazında resmen açıkladı ve Temmuz ayında iki mekanizmaya katılmayı bekliyor. Ülke şu anda bankacılık sisteminin yeni bir incelemesini ve Bulgaristan Merkez Bankası ile ilgili mevzuatta değişiklikleri içeren AB Ekonomik ve Parasal Birliği’ne üye ülkelerin koşullarını yerine getirmek için bir yol haritası izliyor.

Kaynak: Kırcaali Haber

Read More →

Bosna Hersek’in Srebrenitsa Kentinde bulunan ve 1995 yılında Sırpların yaptığı soykırımda hayatlarını kaybedenlerin mezarlarının bulunduğu POTOÇARİ ANIT MEZARLIĞI’na domuz parçaları bırakılarak çirkin bir saldırı yapılmıştır.

Srebrenitsa’nın 11Temmuz 1995 yılında Ratko Mladic komutasındaki Sırp birlikleri tarafından işgal edilmesinin ardından Birleşmiş Milletler bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar Sırplara teslim edilmiştir. Sırplar kendilerine teslim edilenlerden 8372 Boşnak erkeği ormanlık alanlarda, fabrikalarda ve depolarda katlederek toplu mezarlara gömmüşler, yüzlerce kadın ve küçük yaştaki kız çocuğuna tecavüz etmişlerdir.

Ratko Mladic komutasındaki Bosna Sırp Cumhuriyeti Ordusu birlikleri Srebrenitsa ya girerken Mladiç ‘’Bugün 11 Temmuz 1995 Sırplar için kutsal bir günün yıldönümünü kutlamadan önce Sırp Srebrenitsa dayız. Bu kenti Sırp Milletine armağan ediyoruz. Osmanlıya karşı gerçekleştirdiğimiz ayaklanmanın anısına Türklerden öç alma vakti gelmiştir.’’ demiştir. Buradaki Türk dediği Bosnalı Müslümanlardır.

‘’Srebrenitsa Katilamı’’ ya da ‘’Srebrenitsa Soykırımı’’ 2. ci Dünya Savaşından bu yana Avrupa da gerçekleştirilmiş ve hukuksal olarak belgelenmiş en büyük insan katliamı ve etnik soykırım olarak Dünya Tarihine kazınmıştır.Ratko Mladiç yaptiği soykırımdan dolayı Uluslararası Mahkemelerce müebbed hapse mahkum edilmiş, farklı mahkemelerde görülen davalarda bugüne kadar 45 Sırp İnsanlığa karşı suç işlemekten suçlu bulunarak 699 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.

Edirne Balkan Türkleri Federasyonu olarak; ’’Bilge Kral’’ merhum Aliya İzzetbegoviç’in ‘’Geleceğimizi geçmişimizde aramayacağız, kin ve intikam peşinde koşmayacagız’’ dediği gibi bizde geçmişte kalmayarak Potoçari Anıt Mezarlığı’na yapılan çirkin saldırıyı şiddetle telin ediyor, yaşananlardan Sırp yönetimini sorumlu görüyor, Uluslararası kurumları ve insan hakları savunucularını bu tür insanlık dışı olayların tekrarlanmaması için gerekli önlemleri almasını ivedilikle bekliyoruz. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Erhan Pekkan 
Edirne Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı

Read More →

Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi 5. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. Genel Kurul sonunda yapılan oylamada DEB Partisi’nin yeni genel başkanı Çiğdem Asafoğlu oldu.

Asafoğlu, 5. olağan kongresinde tek aday olarak girdiği başkanlık seçimlerinde 302 delegenin oyunu alarak DEB’nin 7. genel başkanı seçildi.

DEB Partisi’nin Gümülcine’deki Merkez binasında 5 Ocak Cumartesi günü gerçekleştirilen kongreye başta eski DEB Partisi Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş olmak üzere, merhum DEB Partisi Kurucu üyesi ve ilk Genel Başkanı Dr. Sadık Ahmet’in Ailesi adına eşi DEB Partisi Onursal Başkanı Işık Sadık Ahmet ve oğlu Levent Sadık Ahmet katıldı. Ayrıca kongreye katılanlar arasında Yassıköy Belediye Başkanı İsmet Kadı, Kozlukebir Belediyesi’nden ‘Gelecek’ Listesi Başkanı İbrahim Şerif ve ‘Güven’ Listesi Başkanı Adnan Salih, Trakya Tütün Üreticileri Başkanı Hüseyin Esat, Gümülcine Türk Gençler Birliği Başkanı Necat Ahmet, İskeçe Türk Birliği Başkanı Ozan Ahmetoğlu, Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Aydın Ahmet ve parti üyeleri yer aldı.

Genel kurulda Kongre Başkanlığı’na Mehmet Emin, sekreterlik göevlerine Merve Ali ve Özcan Aliosman getirildi. Kongre bugüne kadar hayatını kaybeden DEB Partisi kurucu ve üyeleri anısına bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Daha sonra kongre üyelerine, DEB Partisi’nin bugüne kadar çalışmalarını içeren bir slayt gösterimi sunuldu.

Ardından protokol konuşmalarına geçilerek ilk sözü eski DEB Genel Başkanı Mustafa Ali Çavuş aldı. Yaklaşık 9 yıldan beri başkanlık görevinde bulunduğunu hatırlatan Ali Çavuş, başkanlığı süresi boyunca hayatının en onurlu ve en şerefli günlerini burada yaşadığını belirtti. Görev süresi boyunca başta DEB Partisi olmak üzere, Batı Trakya Türk Azınlığı için çalıştıklarını kaydeden Ali Çavuş, “Bir gün ne yaptığımızı tarih yazacaktır. Öncelikle başta Sadık Ahmet Ailesi olmak üzere, ekibime ve Batı Trakya Türk Azınlığı’na çok teşekkür ediyorum. Bundan sonra da başkan seçilecek olan Çiğdem Asafoğlu’na destek olmaya devam edeceğim. İnanıyorum ki, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sorunları Atina’da, Brüksel’de daha güçlü bir şekilde dile getirilecektir. DEB Partisi’nin tabandan ve halktan gelen büyük desteği var. Bundan sonra seçilecek olan yönetime başarılar diliyorum” diye konuştu.

Sadık Ahmet Ailesi adına DEB Partisi Onursal Başkanı Işık Sadık Ahmet, slayt gösterimini izlediği sırada 24 Temmuz 1995 tarihinde yaşadıkları feci trafik kazasını hatırladığını ve o gün eşi Dr. Sadık Ahmet’in kaybettiklerini belirtti. O acı dolu günler içerisinde DEB Partisi’nin başına geçtiğini anlatan Sadık Ahmet, diğer parti üyeleriyle birlikte DEB Partisi’ni bugüne kadar taşımayı başardıklarını söyledi. Işık Sadık Ahmet konuşmasında, “Partiler yaşamalı. Azınlıklarda yaşayan insanların siyasi verecek mesajlar kurmuş oldukları partiler üzerinden verilir. Bu mesajlar ve kararlar siyasi parti aracılığıyla alınır. Yunanlıların nasıl ki siyasi partileri varsa, bizim de Batı Trakya Türk insanlarının tek çatı altında toplanmaları ve bir siyasi parti altında toplanmaları o kadar doğaldır. Biz buraya işçi olarak gelmedik. Batı Trakya Türkleri burada ve haklarını talep etmeleri en doğal haklarıdır. Güçlü olmamız gerekir. Atatürk’ün de dediği gibi, ‘Kuvvet ve kudretten mahrum olanlara itibar edilmez.’ Bu yüzden güçlü, birlik ve beraberlik içinde olmamız gerekir” görüşlerine yer verdi.

Daha sonra görüş ve düşünceler bölümüne geçildi. Bu bölümde sırasıyla Yassıköy Belediye Başkanı İsmet Kadı, GTGB Başkanı Necat Ahmet, İTB Başkanı Ozan Ahmetoğlu ve BTTÖB Başkanı Aydın Ahmet söz aldılar. Konuşmacılar DEB Partisi’ni çalışmalarından dolayı tebrik ederek, seçilecek olan yeni yönetime başarı dileklerinde bulundular.

Ardından DEB Partisi Genel Başkanlı’ğına aday olan Çiğdem Asafoğlu söz aldı. Asafoğlu sözlerine, “Bugüne kadar bu kutsal davaya hizmet etmiş ve aramızdan ayrılarak Allah’ın rahmetine kavuşmuş olan başta kurucu liderimiz Sadık Ahmet olmak üzere tüm dava arkadaşlarına Allah’tan rahmet ve hayatta olanlara esenlik diliyorum. Kendilerini bir kez daha özlemle ve minnetle yad ediyorum” diyerek başladı.

“DEB Partisi bir dava partisidir” diyen Asafoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Azınlığımızın uğradığı haksızlıkları haykırmak, kamuoyu oluşturarak bunu dünyaya duyurmak ve azınlık insanını haksızlıklara karşı örgütlemek ve inslanlarımızın haksızlıklara karşı koyma refleksini diri tutmak gibi bir misyonu vardır. Bu hususta halkımızla birlikte bir dayanışma içinde bu tarihi misyonu yerine getirmek adına, bugün bu mukaddes bayrağı ve davayı üstlenmek üzere Başkan adayı olduğumu sizlerle paylaşıyorum. Öncelikle 2010 yılından bugüne DEB Partisini tekrardan canlandırmak, büyütmek için büyük çaba harcayan Başkan Mustafa Ali Çavuş’a ve onun dava arkadaşlarına sonsuz teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum. Üstlendiğim bu ağır sorumluluğun farkındayım. Daha çok çalışarak,bu davaya omuz verecek arkadaşlarımla ve en önemlisi halkımızın desteği ile bu sorumluluğun üstesinden geleceğime gönülden inanıyorum.”

Son olarak kongre üyeleri tarafından DEB Partisi Merkez Yürütme Kurulu üyeleri ve başkan adayı seçilmek üzere oylamaya gidildi. Kongrede 302 üye oy kullanarak, DEB Partisi’nin yeni Genel Başkanı Çiğdem Asafoğlu ve diğer Merkez Yürütme Kurulu üyeleri seçildi.

Çiğdem Asafoğlu, 17 Kasım 1987’de İskeçe’ye bağlı Kireçciler köyünde doğdu. Selanik Aristotelyos Üniversitesinde Felsefe Pedagoji Fakültesini bitiren Asafoğlu, evli ve bir çocuk annesi.

Batı Trakya’da, merhum Doktor Sadık Ahmet tarafından 1991’de kurulan DEB, Avrupa Hür İttifakı (EFA) ve Avrupa Halkları Federal Birliği (FUEN) üyesi. DEB, 2014’te yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde, Gümülcine ve İskeçe bölgelerinde oyların büyük bölümünü alarak birinci parti olmuştu.

Read More →

Sevcan KALIPÇİNDEN ELMACI
Bulgaristan’da annesinin kucağında 17 aylık iken vurularak totaliter baskıcı rejimi karşı direnişin sembolü olan Türkan Bebek, ölümünün 34. yıldönümünde Edirne’de kendi adını taşıyan parktaki anıtın önünde düzenlenen törenle anıldı…
Bulgaristan’da totaliter yönetim döneminde isimleri ve dinleri değiştirilerek asimilasyon uygulanan Türklerin direnişi sırasında Kırcaali’nin Kırkova İlçesi’ne bağlı Mogilyane Köyü’nde askerlerin güdümündeki milis kuvvetlerin açtığı ateş sonucu annesinin kucağında 17 aylıkken şehit olup, direnişin simgesi haline gelen Türkan Feyzullah dün Şükrüpaşa Mahallesi’nde anısının yaşatıldığı park ve heykelin bulunduğu alanda törenle anıldı.
Edirne Valisi Ekrem Canalp, Belediye Başkanı Recep Gürkan, Edirne Emniyet Müdürü Ali Kemal Kurt, Edirne Jandarma Komutanı Albay Alpaslan Doğan, Edirne Milli Eğitim Müdürü Önder Arpacı, Edirne Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu, Edirne Müftüsü Emrullah Üzüm, Bulgaristan’ın Kırcaali Belediye Başkan Yardımcısı Mümin Ali, Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı ve Federasyon Yönetim Kurulu Üyesi Cevat Güneş, Balkan Türkleri Federasyonu Genel Başkanı Erhan Pekkan, Bulgaristan’dan gelen misafirlerin katıldığı tören, çelenklerin sunumuyla başladı. Edirne belediye bandosu eşliğinde saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın söylenmesinden sonra konuşmalara geçildi.
“TÜRKLÜK, DİN, KİMLİK İÇİN”
Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Cevat Güneş, “Türkan bebek anne kucağında bir kurşunla şehadeti tattı. Bu ne için ve neden oldu? Önemli bir soru bizim için. Basit cevabı var, Türklük için, din için ve kimlik için. Derneğimizin amaçları doğrultusunda Bulgaristan özelinde ve Balkanlar genelinde bizler birlik beraberlik davaya sahip çıkılmasını, yaşadıklarımızın boşuna olmadığını görmek istemekteyiz. Bu en doğal hakkımız. Derneğimiz sadece Bulgaristan ve Balkanlardaki zulüm ve baskıları değil dünyanın neresinde olursa olsun tüm soydaşlarımız ve bizi sevenlere karşı sağır ve dilsiz değildir” dedi.
PEKKAN’DAN KINAMA
Balkan Türkleri Federasyonu Genel Başkanı Erhan Pekkan da, bu acıların bir daha yaşanmamasını diledi ve şöyle konuştu:
“Bugün andığımız Türkan bebeğimize kurşun sıkan dönemin Genel Kurmay Başkanı General Semerciyev için sözde Türk Belediye Meclis üyelerinin imzası ile anıt dikilmiştir. Maalesef yine Belediye Meclisi üyelerinden çoğunluğu Türk ve Müslüman olmasına rağmen Bulgaristan’da Türk ve Müslümanlara karşı uygulanan asimilasyon projesinin üç mimarından biri olan Pençho Kubadinski adına anıt dikilmesi kararı alınmasında imzası olanları kınıyorum.”
“TÜRK ASLA MÜLTECİ OLMAZ”
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan da dünyanın neresinde olursa olsun kime karşı yapılırsa yapılsın bir insanın dinine, diline, insan haklarına karşı yapılan saldırı-ların asla kabul edilemeyece-ğini, bağışlanamayacağını söy-ledi.
Gürkan, “Türk asla ve asla esir olmaz” dedi ve özetle konuşmasında şunu dedi:
“Bulgaristan Türkleri kendi aralarındaki güçlü birlik ve dayanışmayla o yılları çabuk atlattı. Tarih bize şunu öğre-tiyor, nerede olursak olalım, Türk asla ve asla esir olmaz. Nerede olursak olalım Türk asla dinini, milliyetini, ırkını inkâr etmez ve sonuna kadar sahip çıkar. Bu bazen 17 aylık Türkan bebek olur, bazen 77 yaşındaki Halil Amca olur. Ama Türkler asla mülteci olmazlar. Bugün Bulgaristan’daki soydaşlarımız, kardeşlerimiz dünden daha fazla birlik ve beraberlik içerisinde olmalı, daha fazla birbirlerine ve haklarına sahip çıkmalı diye düşünüyoruz.”
“GÜZEL ŞEYLER YAŞAMAK İSTİYORUZ”
Vali Ekrem Canalp de, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Jivkov döneminde Bulgaristan’da yaşayan soydaşlarımızın yaşadıkları bu acılar esas itibarı ile Türkan bebeğin bu anıtı bunları sembolize ediyor, hüznü, gözyaşını ifade ediyor. Bizler için aslında şunu da ifade ediyor, biz bu hüznü geçmişte bir şekilde yaşadık, bir daha yaşatmamak ve yaşamamak için ne varsa bunları beraber hepimizin beraber inşa etmeliyiz. Bulgaristan’daki soydaşlara bu acıları yaşatanlar bir şekilde elimine olup geçti. Geleceğe ümitle bakabileceğimizi, beraberce bu coğrafya içerisinde, kardeşçe yaşayabileceğimizin çok güzel yansımalarını örneklerini görüyoruz. Bulgaristan’dan rekor sayıda Bulgar vatandaşı, içlerinde kendi kardeşlerimiz ve soydaşlarımız da var, Türkiye’ye geliyorlar. Türkiye’de belli zamanlarını geçirip, Türklerle iletişim kurabiliyorlar. Hatta Edirne’deki esnafımıza geliyor bir sonraki hafta borcunu ödemek üzere borç bile yazdırabiliyor. Bugün yaşamış olduklarımız bunlar. Biz gelecekte de hep böyle güzel şeyler yaşamak istiyoruz. Bulgaristan’da yaşayan kardeşlerimizin de bu şekildeki acıları bir daha hiçbir şekilde yaşamamasını arzu ediyoruz. Bunun için de yapmamız gereken şey bütün Balkan coğrafyasında yer alan milletler ve devletlerle çok iyi ilişkiler kurmak ve bu ilişkileri geleceğe taşıyarak yaşatmaktır. Bulgaristan’da yaşayan kardeşlerimizin bu şekilde bir acı yaşamamasını istiyoruz”
Soydaş öğrencilerin Türkan bebek için yazılan şiirleri okuduğu sırada, Bulgaristan’dan gelen soydaşlar gözyaşlarına boğdu. Duaların ardından Türkan Bebek heykeline karanfiller bırakıldı ve katılanlara ayran pilav ikram edildi.
TÜRKAN BEBEK YİNE AĞLATTI
Bulgaristan’da totaliter yönetim döneminde isimleri ve dinleri değiştirilerek asimilasyon uygulanan Türklerin direnişi sırasında Kırcaali’nin Kırkova İlçesi’ne bağlı Mogilyane Köyü’nde askerlerin güdümündeki milis kuvvetlerin açtığı ateş sonucu 17 aylık Türkan Feyzullah, annesinin kucağında şehit olmuş, Türkan bebek de direnişin simgesi haline gelmişti.


4fdca52a32c0665d2cbc1d194677e88b

Read More →