Review Category : Balkanlardan Haberler

Bosna Hersek AB’ye üyelik başvurusu yaptı

Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Dragan Covic, ülkesinin üyelik başvurusunu resmen Avrupa Birliği’ne (AB) sundu. “Umarım başvurumuz kısa süre içinde olumlu bulunarak aday üye statüsü verilir” diyen Covic, ekonomiyi iyileştirmeleri ve üyelik konusunda inandırıcı adımlar atmaları gerektiğini söyledi. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini başvurunun büyük bir emeğin sonucu olduğunu belirtti. AB’nin genişlemeden sorumlu yetkilisi Johannes Hahn ise, “Üyelik birkaç yıl içinde mümkün değil” dedi.

Read More →

DEMİRTAŞ ATİNA’DA KONUŞTU: ” SURİYE’YE YÖNELİK HİÇBİR DOĞRUDAN MÜDAHALEYİ DESTEKLEMİYORUZ “

Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’la görüşen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Asla Suriye’ye yönelik hiçbir doğrudan müdahaleyi desteklemiyoruz. Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’la görüşen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Asla Suriye’ye yönelik hiçbir doğrudan müdahaleyi desteklemiyoruz. Tezkereye de ‘Hayır’ oyu kullanmıştık” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’la Atina’da bir araya geldi. Yunan Parlamentosu’nda gerçeklen görüşme sonrası basına değerlendirmelerde bulunan Demirtaş Çipras’la görüşmesinin son derece dostane ve iyi geçtiğini ifade etti. Daha önce HDP ve Syriza partileri arasında kurumsal ilişkilerin gelişmeye başladığını söyleyen Demirtaş, “Türkiye’de yaşanan gelişmeler, Suriye’de giderek tırmanan savaş, bütün bunlarla bağlantılı Avrupa’ya dönük mülteci akınını ve Avrupa’nın içinde bulunduğu genel durumla ilgili karşılıklı görüş alışverişleri yaptık. İyi bir görüşme oldu diyebilirim” dedi. Suriye’deki gelişmeler hakkında Çipras’la nelerin konuşulduğuna dair sorulan soruya cevap veren Demirtaş, “Bizim Türkiye ve Suriye’de yaşanan gelişmelere dair genel görüşlerimiz biliniyor. Burada da bunu tekrarladık. Bir defa Suriye’de yaşanan iç savaşın çözümü konusunda maalesef ki hem Türkiye hükümeti iyi bir rol oynamadı, üstüne düşen rolü oynamadı hem de AB üstüne düşen rolü iyi oynamadı. Suriye’de barışı geliştirmek, çözümü geliştirmek, kalıcı bir ateşkese gitmek konusunda maalesef ki uluslararası toplum iyi bir sınav vermedi” dedi. Hükümetin Suriye konusundaki yaklaşımını eleştiren Demirtaş, “Asla Suriye’ye yönelik hiçbir doğrudan müdahaleyi desteklemiyoruz. Tezkereye de ‘Hayır’ oyu kullanmıştık. Sadece orada Kürtlere yönelik değil, herhangi bir kesime yönelik Türkiye’nin doğrudan savaşçı bir tarzda müdahil olmasını HDP olarak biz desteklemiyoruz. Türkiye taraf tutmadan Suriye’deki bütün gurupları, Şiileri, Sünnileri, Kürtleri, Türkmenleri, Arapları, Ermenileri ve orada yaşayan bütün gurupları eşit şekilde destekleyebilmeli ve onların kendi arasında barış yapabilmesinin destekçisi olmalıydı. Bu gücünü Türkiye kaybetti. Kredisi olmayan, itibarı olmayan, Suriye’de hiçbir etkisi olmayan bir güce dönüştü Türkiye. Ortaya çıkan bu bütün mülteci krizinde de Türkiye’nin, AK Parti hükümetinin yanlış politikalarının olduğunu da düşünüyoruz aynı zamanda” dedi.

Kaynak: http://www.birlikgazetesi.info/haberler/11210-2016-02-15-15-07-54.html

Read More →

Yunanistan ve Türkiye Belediyeleri Arasında İşbirliği Başlıyor!

Yunanistan Merkez Belediyeler Birliği (ΚΕΔΕ) Başkanı Yorgos Patulis, Ankara’da Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Hayrettin Güngör üle görüştü.

Yapılan görüşmeler olumlu, yapıcı bir havada gerçekleştirildi. Belediyelerin işbirliği yöntemleri, teknik bilgi aktarımı ile çalışma yöntemleri ele alındı.

Görüşmelerde; yapısal sorunlar, ekonomik kalkınma modeli, çöplerin pratik olarak nasıl toplanacağı, turizm, şehirlerin güvenliği, kültürel değişim ve belediyelerin kardeşliği konularında bir çalışma komisyonunun kurulması kararlaştırıldı. Yine her iki kurumun da yaz aylarında İstanbul’da tekrar bir araya gelerek yukarıdaki konu başlıklarına sağlık turizmi ve iş dünyasının da eklenmesine karar verildi.

Yunanistan Merkez Belediyeler Birliği (ΚΕΔΕ) Başkanı Yorgos Patulis görüşmeyle ilgili şunları söyledi:

“Temennimiz iki ülkenin ve özellikle de yerel yönetimlerin, yerel halkların menfaatine yönelik işbirliği yapmalarıdır. Bugün yapılan görüşme yapıcıydı, işbirliğinin başlangıcıydı ve aynı zamanda uygulamada halkın ve belediyelerin çalışmalarına fayda sağlayacağına inanıyorum.” grtrnews.com

http://www.burasibatitrakya.com

Read More →

Sırbistan’da Boşnaklardan “ulusal birlik” protestosu


Sırbistan’ın güneybatısındaki Novi Pazar’da bulunan Sancak bölgesinde yaşayan Boşnaklar, ulusal birliklerine dikkat çekmek için protesto gösterisi düzenledi.
Sancak Demokratik Eylem Partisi (SDA Sancak) ve Sancak Boşnak Demokratik Birliği (BDZ) tarafından düzenlenen protestoya katılan binlerce kişi, “Sancak için özerklik”, “Boşnaklar üzerinde yapılan şiddete son” ve “Şovenizm yapılmasın” yazılı dövizler açtı.
“Belgrad tarafından yapılan baskılara karşı duracakları” mesajının verildiği gösteride, Sancak’ta son yirmi yılda gerçekleşen silahlı saldırı ve ağır suçların aydınlatılması için de çağrı yapıldı.
SDA Sancak Genel Başkanı Süleyman Ugljanin, alanda yaptığı konuşmada, Sancak bölgesinde yaşayan vatandaşların hukukun üstünlüğü için mücadele edeceklerini belirterek, “Her vatandaşın barış, özgürlük, güven, demokrasi ve insan hakları çerçevesinde yaşama hakkı vardır. Sancak’ın özerk olması ise bunun ilacıdır” dedi.
Hükümeti, “Sancak vatandaşlarının hayatlarının sahibi gibi davranmakla” eleştiren Ugljanin, Sancak polis ve adliye kurumlarının yıllardır bölgede meydana gelen cinayet, para çalma ve diğer ağır suçları aydınlatmadığını ifade etti.
Ugljanin, Sırbistan’ın, Avrupa Birliği (AB) üyelik süreci kapsamında eylem planına ülkedeki azınlık temsilcilerinin de dahil edilmesi çağrısında bulundu.
BDZ temsilcisi Admir Muratovic de her Boşnağın kendi ulusal kimliği için mücadele etmesi gerektiğini ifade ederek, “Ulusal birlik için gereken, kendi evinde ve topraklarında hissettiğin güvendir. Ulusal birlik, tüm suçlara karşı verilen mücadele ve ekonomik ile modern kalkınmadır” diye konuştu.
AA

Read More →

Uluslararası hukuk açısından Bosna Hersek savaş ihlalleri

Uluslararası Hukuk dersinde sunduğum “Uluslararası Hukuk Açısından Bosna Hersek Savaş İhlalleri” konulu çalışmamın kısa tahlilini sunuyorum. Tahlil, konudaki bütün noktaları içerdiği iddiasından uzak olmakla birlikte, ileride duygusallıktan ziyade bilimsel olarak ortaya konulacak geniş ve detaylı çalışmaların bir özeti mahiyetindedir. Elbette ki konunun bir tarafı olarak tamamen duygulardan arındırmak zor olsa da olabildiğince tarafsız bir gözle gerçekleri somut kaynaklara dayandırarak vermek gerektiği kanısındayım. Çünkü sırf duygusallıkla hareketle ortaya konulan çalışmalar, bizler için bir kaynak oluştururken, aynı duyguları paylaşmayan muhataplarımız için her hangi bir şey ifade etmeyebilir. Derdimiz geçmişte olanları sadece bizim unutmamamız değil, muhataplarımız için de gerçekleri salt gerçekler üzerinden ifade edebilmek olduğundan dolayı en iyi metodu bulmak ve kullanmak durumundayız.
Bosna Hersek, küçük bir ülke olmasına rağmen, uluslararası ilişkileri özellikle iki olaydan dolayı son derece etkilemiş ve dünya siyasetinin yönünü değiştirmiştir. Bu olaylardan ilki milyonlarca insanın ölümüne yol açan Birinci Dünya Savaşı, diğeri de Yeni Dünya Düzeninin Zemini olarak ifadelendirilebilecek ’92-’95 Bosna Savaşı’dır.
AYNI ZAMANDA İÇ SAVAŞ
Sırbistan ve Karadağ tarafından 1992 yılında işgale uğrayan ve Belgrat merkezli Yugoslavya Halk Ordusu’nun; 2400’den fazla zırhlı araç, 2 bin kadar top, uçak ve füze sistemleriyle, 100 bin Sırbistan kökenli askerin Bosna Hersek’e girmesi ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloşeviç’in bu süreci yönlendirmesi gibi sebeplerden dolayı Uluslararası Adalet Mahkemesi, 2007 yılında Bosna Savaşı’nın “uluslararası savaş” olduğunu kabul etmiştir. Diğer yandan; Sırbistan’dan gelen orduya Bosna kökenli 100 bin Sırp’ın katılması ve en basitinden köyüm Hemliyaşi’de öldürülen 10 kişinin komşu köy Brezik’teki Sırplar tarafından öldürülmesi gibi gerçekler Bosna savaşını aynı zamanda bir iç savaşı da yapmaktadır. Dolayısıyla Bosna Savaşından bahsederken söylenecek en önemli ve ilk mesele onun hem iç savaş hem de uluslararası bir savaş niteliğinde olduğudur.
Uluslararası Ceza Mahkemesini (UCM) düzenleyen Roma Statüsü’nde belirtilen uluslararası insan hakları ihlalleri 4 başlık altında toplanmıştır:
Barışa karşı işlenen suçlar (saldırı suçu),
Savaş suçları,
İnsanlığa karşı işlenen suçlar,
Soykırım suçu,
Her bir ihlal birkaç eylem içermekte ve her hangi bir eylemin gerçekleşmesi durumunda ihlal yapılmış sayılmaktadır. Bu noktada iddiamız; ’92-’95 Bosna Savaşında bütün bu ihlallerin yapılmış olmasıdır. Bu iddia aşağıdaki bilgiler ışığında ispatlanabilir.
İHLAL: BARIŞA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR (SALDIR SUÇU)
Barışa karşı işlenen suçlar ya da saldırı suçunun eylemlerinden biri olan ‘Bir devletin silahlı kuvvetleri tarafından başka devletin topraklarının kuvvet kullanımı ile işgali’ ile ilgili; Bosna’nın Sarayevo, Tuzla, Ocak, Bosanski Şamac ve Biyelyina şehirlerinin Sırbistan yönetimindeki Yugoslavya Halk Ordusu tarafından 1992 yılındaki işgali ve kuşatılması örnek verilebilir. Bu ihlalin eylemleri arasında ‘Bir devletin topraklarının diğer devlet tarafından bombardıman edilmesi, başka devlete karşı herhangi bir silah kullanılması’ ve ‘Bir devletin başka bir devlete karşı silahlı gruplar, paralı askerler ve benzeri göndermesi veya himaye etmesi suretiyle yukarıda belirtilen fiillerin gerçekleştirilmesi’ de yer almaktadır. Bu maddeye ise; Bosna Savaşı boyunca Sırbistan ordusunda Bosna Hersek’te aralarından 300 kişinin öldüğü 3 bin Rus keskin nişancının bulunması örneği verilebilir.
İHLAL: SAVAŞ SUÇLARI
Savaş suçları teşkil eden eylemler arasında ‘Toplu cezalandırma’ bulunmaktadır.
Bosna Savaşında toplam 600 toplu mezar olduğu tahmin edilmektedir. Bugüne kadar 1996 yılında benim de bulduğum ve içinden 7 kişinin cesetlerinin çıkartıldığı toplu mezar da dahil, toplam 400 toplu mezar tespit edilmiştir. Bulunan en büyük toplu mezar 1153 kişinin cesetlerinin çıkartıldığı Zvornik yakınlarındadır. Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nin tahminlerine göre Bosna Hersek’te 18 bin kişi toplu mezarlara gömülmüştür. Söz konusu ihlali teşkil eden bir başka eylem ‘rehin almadır’. Bosna Savaşı sırasında 657 toplama kampı bulunmaktaydı. 200 bin sivilin tutulduğu bu kamplarda 30 bin kişi öldürüldü, binlerce kadına ise tecavüz edildi.
İHLAL: İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR
İnsanlığa karşı işlenen suçları teşkil eden eylemlerden ilki ‘öldürmek’tir.
Uluslararası Kızılhaç Örgütü verilerine göre Bosna Savaşında 312 bin kişi öldürülmüştür. İhlalin bir diğer eylemi ‘Nüfusun sürgün edilmesi veya zorla nakli’dir. Bosna Hersek’in Biyelyina şehrinde savaştan önce yaklaşık 30 bin Müslüman yaşamaktaydı. 1992 yılında ise bunların bir kısmı öldürülerek birçoğu Bosna’nın başka şehirlerine sürgün edilmiştir. Bugün resmi olmayan tahminlere göre, Biyelyina’da 2 bin 700 Müslüman yaşamaktadır. Yine aynı ihlalin bir başka eylemi de “Irza geçme, cinsel kölelik, zorla fuhuş, zorla hamile bırakma, zorla kısırlaştırma veya benzer ağırlıkla diğer cinsel şiddet şekilleri”dir. Bosna Savaşında 50 bin kadın tecavüze uğramıştır. Bu ihlalden sadece 12 dava kazanılmıştır. Davadaki en büyük zorluk kurbanların kendini açığa çıkarmak istememesinden kaynaklanmaktadır. Bildiklerimiz arasında; 346 defa tecavüz edilen 12 yaşındaki Fatıma, 378 defa tecavüz edilen 66 yaşındaki Feride, 432 defa tecavüz edilen 42 yaşındaki Munevera, 498 defa tecavüz edilen 14 yaşındaki Lamiya, 678 defa tecavüz edilen 21 yaşındaki Azra, 766 defa tecavüz edilen 27 yaşındaki Merima ve 1055 defa tecavüz edilen 32 yaşındaki Safeta’nın yaşadıkları sayılabilir.
İHLAL: SOYKIRIM SUÇU
İhlalin en önemli eylemi ‘Faillerin amacı, milli, dini, etnik bir grubun ve ya ırkın üyelerine saldırarak, grubu bütünüyle yok etmek’tir. Bosna Savaşında söz konusu ihlalin en çarpıcı örneği Srebrenitsa’dır. Srebrenitsa’da 1995 yılına 8372 kişi öldürülmüştür. Baştan ortaya koyduklarımızın özeti madde şeklinde sıralanması şu şeklinde yapılabilir: Birinci Dünya Savaşı ve ’92-’95 Savaşı ile Bosna Hersek uluslararası ilişkilerine ve dünya siyasetine yön vermiş,
’92-’95 Bosna Savaşı hem iç savaş hem de uluslararası savaş boyutlarını taşımaktadır, ’92-’95 Bosna Savaşı’nda uluslararası insan hakları ihlalleri arasında yer alan barışa karşı işlenen suçlar (saldırı suçu), savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar ve soykırım suçların hepsi işlenmiştir.

Samir VİLDİÇ
http://www.bosnahersek.ba/uluslararasi-hukuk-acisindan-bosna-hersek-savas-ihlalleri/

Read More →

FUEN Türk Azınlıkları/Toplulukları Çalışma Grubu’nun ikinci yıllık toplantısı Bakü’de

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu’nun (ABTTF) da asil üyesi olduğu Avrupa Halkları Federal Birliği (FUEN) çatısı altında faaliyetlerini yürüten Türk Azınlıkları/Toplulukları Çalışma Grubu’nun (TAG) ikinci yıllık toplantısı 9-12 Kasım 2015 tarihlerinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yapılacak. FUEN’in üye kuruluşu Meshet Türkleri Cemiyeti Azerbaycan’da “VATAN”ın ev sahipliğinde düzenlenecek toplantıya ABTTF’yi temsilen Başkan Yardımcısı Sami Yusuf iştirak edecek.

Toplantı, Avrupa’nın altı farklı ülkesinden Türk azınlık ve topluluklarının çatı kuruluşlarının üst düzey temsilcilerini bir araya getirecek. Toplantıya, Batı Trakya Türk Azınlığı’nı temsilen ABTTF’nin yanı sıra Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi ve Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneği (BTAYTD), Rodos, İstanköy ve Onikiada Türklerini temsilen Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Ahıska Türklerini temsilen Milletlerarası Meshet Türkleri Cemiyeti “VATAN” ve Meshet Türkleri Cemiyeti Azerbaycan’da “VATAN”, Karaçay-Balkar Türklerini temsilen Karaçay-Balkar Geleneklerini Güçlendirme ve Geliştirme Toplumsal Kuruluşu “Bars El”, Kırım Tatarlarını temsilen Kırım Tatar Milli Meclisi, Kırım Karaimleri temsilen Kırım Karaimler Birliği ve Kumuk Türklerini temsilen Kumuk Türkleri Derneği katılacak. FUEN TAG’ın 20-23 Kasım 2014 tarihlerinde Ankara’da yapılan ilk yıllık toplantısından bugüne kadar geçen süreçte Türk azınlık ve topluluklarına ilişkin yaşanan gelişmelerin değerlendirileceği toplantıda, çalışma grubunun faaliyetleri ve Türk azınlık ve topluluklarına yönelik yakın gelecekte gerçekleştirmeyi öngördüğü uluslararası çalışmalar da ele alınacak. Toplantı çerçevesinde Azeri bakan yardımcısı ile de kendisinin makamında bir görüşme gerçekleştirecek olan katılımcılar, sosyal ve kültürel program dahilinde Türk şehri Bakü ve Bakü’nün tarihi ve kültürel mekanlarını da yerli rehberler eşliğinde ziyaret edecekler.

http://www.burasibatitrakya.com/component/k2/item/5213-fuen

Read More →

Aliya İzzetbegoviç’in vefatının 12. yıl dönümü

 

Hayatı boyunca karşılaştığı tüm zorluklara rağmen Bosna Hersek’i bağımsız bir devlet yapmayı başaran, en zor dönemlerde dahi halkın babası gibi etrafında kenetlendiği Aliya İzzetbegoviç, vefatının 12’inci yıl dönümünde ülkesinde ve tüm İslam aleminde özlemle anılıyor.
Bosna Hersek’in Bosanski Şamats şehrinde 1925 yılında dünyaya gelen Aliya, İkinci Dünya Savaşı boyunca faşist ideolojiye, sonrasında ise komünist ideoloji ve uygulamalarına karşı verdiği mücadele ile ismini duyurmaya başladı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Boşnaklar’ı yaşanan biyolojik ve manevi soykırımdan korumak için Mladi Müslümani (Genç Müslümanlar) isimli, kolej ve üniversite öğrencilerinden oluşan teşkilatta görev aldı.

Gençlik yıllarında Bosna’daki Mladi Müslüman (Müslüman kardeşler )örgütü üyesi idi. Komünist Yugoslavya zamanında İslamcılık suçlamasıyla dört yıl hapis yattı.

ÜLKESİ İÇİN BÜYÜK ÇABA HARCADI

1983 yılında yayınlanan İslam Manifestosu adlı eserinden dolayı 14 yıla mahkum edildi ve 5 yıl daha hapis yattı. Cezaevinden çıktıktan sonra Aliya Izetbegović de Bosna-Hersek Özerk Cumhuriyeti’nde Demokratik Eylem Partisi (SDA) adı verilen bir siyasi parti kurdu. Bu parti Bosna-Hersek’te 5 Aralık 1990’da gerçekleştirilen genel seçimleri kazanarak lideri Aliya İzetbegoviç cumhurbaşkanı oldu.1992 bağımsızlık sonrası yaşanan Sırp işgali döneminde de ülkesini kurtarabilmek için büyük çaba harcadı.
Birleşmiş Milletler’in (BM) koruması altındaki Srebrenita’da 1995 yılında soykırım işlenirken Aliya, direncini kaybetmedi, halkına sabır ve direnmekten başka bir şeyin sözünü dünyanın ilgisizliğinden dolayı veremedi.

Avrupa’nın en büyük dördüncü silahlı gücü olan Yugoslavya Ordusu’nun üç yılda dize getiremediği Boşnaklar, savaşın lehlerine dönmeye başlaması üzerine uluslararası toplumun bakısıyla 1 Kasım 1995 tarihinde imzalanan Dayton Antlaşması ile Bosna Hersek’in sınırlarını korumayı başardı. Halkına uluslararası arenada tanınan bir devlet ve bayrak bırakan Aliya, sağlık durumu kötü olmasına rağmen, savaştan sonraki dört yıl boyunca da savaşın yaralarının sarılmasına ve ülkenin kalkınmasına önemli katkılarda bulundu.

Aliya İzzetbegoviç 4 yıl süren savaşta halkının liderliğini büyük bir cesaretle, azimle yaptı. Saraybosna bombalanırken burayı terk etmedi. Siyasi önderliğinin yanısıra entellektüel kapasitesi ve eseleriyle yarınlara mesaj bıraktı.

GÖKLERİ İNLETEN CENAZE

Daha evvel iki defa kalp krizi geçiren Bilge Kral, 10 Eylül 2003 günü evinde fenalaşmış ve düşme sonucu acilen hastaneye kaldırılmıştı. Ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı ve 19 Ekim 2003’te ruhunu teslim etti. İzzetbegoviç’in cenazesinde tekbir ve tehlil sesleri adeta gökleri inletmiş, Bilge Kral’ın naaşı gözyaşları içinde Saraybosna’nın kalbine defnedilmişti.

ŞEHİTLERİN YANINA DEFNEDİLMEK İSTEDİ

Son günlerinde kendisi için büyük bir anıt mezar yapıldığını öğrenen Aliya, devlet yetkililerini bu projelerinden vazgeçirterek, şehitler arasında mütevazi bir mezarda gömülmek istediğini iletti. Talebi üzerine Aliya, Saraybosna’daki Kovaçi Şehitliği’nde kendisi için hazırlanan mezara defnedildi. Merhum Aliya’nın, “Her şeye kadir olan Allah’a yemin ederim ki köle olmayacağız” şeklinde mezar taşında yazan sözü ise hayatı mücadele ile geçen liderin Boşnak halkına bıraktığı en önemli tavsiyelerinden biri olarak gösteriliyor.

Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç 19 Ekim 2003’te vefat etti. Yazarlık yönüde olduğu için kendisi “Bilge Kral” lakabı ile tanınmıştır. Hayatı boyunca Bosna Müslümanları için mücadele etmiştir.

BİLGE KRAL’IN ERDOĞAN’A VASİYETİ: BOSNA’YI BIRAKMAYIN
O zamanlar Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, Aliya İzzetbegoviç’in vefatından önce kendisine bir vasiyette bulunduğunu açıklamıştı. Erdoğan, Bosna-Hersek’in kurucu devlet başkanı merhum Aliya İzzetbegovic’in vefatından saatler önce kendisine bir vasiyette bulunduğunu ve ‘Bosna size emanet. Buralar Osmanlı’nın bakiyesidir’ dediğini belirtmişti.

İZZETBEGOVİÇ’İN GENERALİNİN TEKBİRLİ SELAMLAMASI

2003 yılında hayatını kaybeden Avrupa’nın son yüzyılda gördüğü en önemli lider ve komutanlardan Aliya İzzetbegoviç’in izlenme rekorları kıran askerlerini selamlama görüntüleri hala hafızalarda tazeleğini koruyor.

 

 

Kaynak: Haber10

Read More →

Ortak değil kardeşiz

İzmir ile Selanik arasında başlayan direkt uçuşlar, iki dost belediye başkanı Aziz Kocaoğlu ile Yannis Boutaris’i bir kez daha bir araya getirdi. Konuk Başkan Boutaris, “Türkleri kardeşim, Avrupalıları ise ortağım gibi görüyorum. İnsan ortağıyla kavga eder, yolunu değiştirir ama kardeşleriyle kavga da etse yolunu değiştiremez, aynı yolda birlikte kalır” diye konuştu.

Yunan bir havayolu şirketi tarafından İzmir-Selanik arasında haftada 2 gün olarak başlatılan karşılıklı uçuş seferleri için Adnan Menderes Havalimanı’nda tanıtım toplantısı düzenledi. Selanik’ten kalkan uçakla İzmir’e gelen Selanik Belediye Başkanı Yannis Boutaris’i havalimanında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Yunanistan’ın İzmir Başkonsolosu Theodore Tsakiris, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş ve TAV ve İzmir Genel Müdürü Erkan Balcı karşıladı.

İki kentin kalkınmasına katkıda bulunacak
Sıcak karşılamanın ardından düzenlenen törende konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Selanik’le İzmir, Ege denizindeki partnerler şehirler. Karşılıklı sinerji yaratarak iki kentin de kalkınmasına katkıda bulunacak direkt seferlerden büyük mutluluk duyuyoruz. Bu seferlerin başlaması için Selanik Belediye Başkanı’nın çok büyük emeği var. Eğer bu uçağı karşılıklı doldurursak, uçak firması da memnun kalırsa, haftada iki sefer olan bu uçuşlar daha da artacak, deniz ulaşımının da yolu açılacaktır. Tüm emeği geçenlere İzmir halkı adına sonsuz teşekkür ediyorum” dedi.

Türkler benim kardeşim
Selanik Belediye Başkanı Yannis Boutaris ise direkt uçuşların ardından deniz ulaşımı için de ellerinden gelen gayreti göstereceklerini söyledi. Boutaris, “İzmir ile Selanik iki kız kardeş. Anneleri var, İstanbul. Bu iki kız kardeş buluşmalı ve görüşmeli. Yunanistan, İzmirli iş adamı için Balkanlar’a açılan kapı. İzmir de Yunan işadamları için Doğu’ya açılan kapı. Umarım Doğu’daki hüzünlü olaylar sona erer. Türkler benim kardeşim, ben onları böyle hissediyorum. Avrupalıları ise ortağım gibi görüyorum. İnsan ortağıyla kavga eder, yolunu değiştirir ama kardeşleriyle kavga da etse yolunu değiştiremez, aynı yolda birlikte kalır” diye konuştu.
Törende Yunanistan’ın İzmir Başkonsolosu Theodore Tsakiris, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, Elinair Başkanı Giannis Mouzenidis ve TAV İzmir Genel Müdürü Erkan Balcı da birer konuşma yaptı.

Uçuş numarası 1881
Törene katılanlar daha sonra, üzerinde İzmir Saat Kulesi ile Selanik Kalesi figürlerinin olduğu pastayı kesti. Ardından da Belediye Başkanı Boutaris başkanlığındaki Selanik heyeti, Atatürk’ün doğum tarihi olan “1881” uçuş numaralı uçakla İzmir’den ayrıldı. TAV yetkilileri, Yunan şirketinin Selanik-İzmir uçuşlarında “1880”, İzmir Selanik uçuşlarında ise “1881” uçuş numarasını kullandıklarını belirtti. İzmir ile Selanik arasındaki direkt uçuşlar Salı ve Cumartesi olmak üzere haftada 2 gün gerçekleştirilecek.

 

http://www.izmirlininsesi.com/yerel-youmlnetimler/category/304zmir-buumlyuumlk351ehir

Read More →

BATI TRAKYA TÜRK AZINLIĞI’NIN SORUNLARI AGİT TOPLANTISI’NDA DİLE GETİRİLDİ

21 Eylül – 2 Ekim 2015 tarihleri arasında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) Polonya’nın başkenti Varşova’da düzenlediği İnsani Boyut Toplantısı’na, Batı Trakya Yüksek Tahsiller Derneği’ni temsilen Sinan Kavaz, Onur Mustafa Ahmet ve Ali Hüseyinoğlu katıldı.

AGİT bölgesi bağlamında azınlıklar adına en kapsamlı ve prestijli olan bu toplantıda, Batı Trakya Türklerinin yaşadıkları farklı sorunlar dile getirildi ve Yunanistan’dan bu sorunlara çözümler talep edildi.

Toplantının ilk haftasına BTAYTD üyesi Avukat Sinan Kavaz katıldı. Kavaz, sunduğu yazılı metin ve sözlü sunumlarla Batı Trakya Türk Azınlığının Basın ve Dernekleşme Özgürlüğü konusunda yaşadığı sorunları katılımcılara aktardı.

Kavaz sunumlarında; Yunan Devletinin, özellikle dezavantajlı gruplar ve azınlıkları dikkate alarak, toplumdaki çoğulculuğu desteklemek için, basındaki düşünce çeşitliliğini zenginleştirmek için azınlıklıkların ifade ve basın özgürlüğüne saygı duymasını, Batı Trakya Türk Azınlığı da dahil olmak üzere toplumun tüm kesimleri için eşitlik prensibini garanti ederek ilgili yasayı gözden geçirmesi ve gerekli tadilatı yapmasını, yasaların uygulanması ve cezalar noktasında ana akım medya ve azınlık basını arasındaki eşitsizlikleri ortadan kaldırmasını tavsiye etti.

Tavsiyelerinin nedenini örneklerle katılımcılara açıkladı. Kavaz, dernekleşme özgürlüğü konusunda Yunanistan’ın uluslararası insan hakları belgelerinin hükümlerine saygı duymasını ve bunları uygulamasını; barışçıl toplanma ve dernekleşme özgürlüğünün toplumun tüm kesimleri tarafından bireysel ya da kollektif olarak kullanılmasının garanti edilmesini ve buna saygı duyulmasını, etnik ya da sosyal kökene dayalı bir ayrım yapılmamasını; Batı Trakya Türk Azınlığının konu ile ilgili maruz kaldığı haksızlıkların giderilmesini; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanabilmesi için pozitif önlemlerin alınmasını; Türk Azınlığın bireysel tanımlama hakkına saygı duyulmasını ve Türk derneklerinin kapatma kararlarının ilga edilmesini; Yetkililere karşı güven inşaası için Türk Azınlığın karar alma birimleriyle diyaloğa geçilmesini tavsiye etti. Azınlığın halihazırda AİHM sürecindeki davalarından örnekler verdi.

Yunan Delegasyonu Kavaz’a cevap verdi ve bilindik iddialarını tekrarladı. İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının uygulanabilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmaya çalıştıklarını belirtti.

Toplantının ikinci haftasında, 29 Eylül 2015 Salı günü nefret suçlarının ele alındığı 12. Oturumda söz alan Ali Hüseyinoğlu, Batı Trakya’daki yabancı düşmanlığı, İslamofobi ve nefret suçları ile ilgili katılımcıları bilgilendirdi. Son yıllarda tüm Avrupa ve Balkanlarda olduğu gibi Yunanistan’da da milliyetçilik, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile ilgili söylem ve eylemlerin arttığını vurgulayan Hüseyinoğlu, bu bağlamda aşırı milliyetçi Altın Şafak’ın Yunanistan Parlamentosu’nda hala üçüncü büyük parti olduğunu ifade etti. Eskiden olduğu gibi günümüzde de Batı Trakya Türklerinin ırkçı, İslamofobik ve nefret içerikli söylemlerin hedefi olmaya devam ettiğini vurgulayan Hüseyinoğlu, bölgedeki Türk ve Müslüman kimliklerini hedef alanların, cami, mezarlık ve Türk derneklerine saldıranların büyük bir çoğunun yakalanıp mahkeme önüne çıkarılmadıklarını dile getirdi. Bununla ilgili 17 Nisan 2015 tarihinde Gümülcine’deki Mahmut Ağa Camii’nin kundaklanması ve aynı günde Alankuyu Mescidi’ne ait ağaçların yerlerinden sökülmesi örneklerini veren Hüseyinoğlu, bu ve benzeri olayların önüne geçmek adına Yunanistan devletinin Türk Azınlık ile diyalog halinde adım atması gerektiğini ifade etti.

Yapılan sunumlara sözlü cevap veren Yunan delegasyonu, 12. oturumda konuşulan ve nefret suçları bağlamında yaşanan olayların Yunan makamları tarafından ele alındığını ve gerekli incelemelerin yapılacağını ifade etti ve Azınlık üyelerinin haklarından tam olarak faydalandıklarının altını çizdi. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı ile mücadele konusunda 2014 yılında kabul edilen kanunun önemine değinen Delegasyon temsilcisi, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele konusunda Ombudsman ve İnsan Hakları Milli Komisyonunun etkin bir şekilde çalıştıklarını ifade etti.

30 Eylül 2015 Çarşamba günü ayrımcılık ve hoşgörü konularının ele alındığı 14. Oturumunda söz alan Onur Mustafa Ahmet, Batı Trakya Türk Azınlığının dini özgürlüğüne değindi ve Azınlığın seçilmiş Müftülerinin Yunanistan devleti tarafından tanınmadığını vurguladı. Farklı uluslararası antlaşmalar doğrultusunda, Azınlığın kendi dini liderlerini seçme hakkına sahip olduğunu fakat bu hakkın Azınlığa verilmediğini belirtti. Bunun yanında, imam ve vakıf yönetimlerinin atamalarına da değinerek bu uygulamaların da Türk Azınlığının dini özgürlüklerini sınırladığını vurguladı. Son olarak, bütün bu dini özgürlükleri sınırlayan uygulamalardan Yunanistan devletinin vaz geçmesini önerdi ve tek tek bununla alakalı meselelere ve yasalara bir an önce çözümler getirilmesini tavsiye etti.

  1. oturumda Yunan delegasyonu temsilcisi, Azınlığın müftülük ve vakıf meselelerine yönelik, Batı Trakya’da tek bir Türk azınlığın yaşamadığını, üç farklı etnik gruptan oluşan bir dini (Müslüman) azınlık yaşadığını ifade etti. Yunanistan devletinin her bakanlığının Batı Trakya’da görevini yerine getirdiğinin altını çizdi ve endişe duyulmaması gerektiğini belirtti. Her devletin müftü seçimi konusunda kendi yöntemi olduğunu ve en seçkin imamları seçerek, İslam geleneklerine ve din haklarına, özgürlüklerine sadık kaldıklarını vurguladı. Seçilmiş Müftülerin resmi olarak tanınmadığının altını çizdi ve buna rağmen, devletin yeterli hoşgörüyü göstererek onların faaliyetlerine engel olmadığını belirtti. Vakıfların yönetimi konusunda ise, Azınlığın bu talebinin farkında olduklarını ve bu konuda çözüm yolları arandığını vurguladı.

Aynı günün 15. oturumunda Müslümanlara yönelik hoşgörü ve ayrımcılık konusuna devam edildi ve bu oturumda söz alan Ali Hüseyinoğlu, Yunanistan devletinin Batı Trakya’da imam atamalarına değindi ve bununla alakalı yasanın Azınlık içerisinde yarattığı sorunları anlattı.

Azınlığın dini özgürlük hakkı çerçevesinde, Yunanistan devletinden imam atamalarının durdurulmasını ve Azınlığa kendi imamlarını kendisinin seçme hakkının verilmesini talep etti.

  1. oturumda, Yunan delegasyonundan temsilci, imam atamalarına yönelik sorunlara ve çözüm taleplerine tam cevap vermedi ve önceki oturumdaki genel cevaplarına atıfta bulundu.

1 Ekim 2015 Perşembe günü hoşgörü ve ayrımcılık başlığı altında, milli azınlıklara ait olma haklarının ele alındığı 17. oturumda söz alan Onur Mustafa Ahmet, Batı Trakya Türk Azınlığının eğitim meselelerine değindi. Yunanistan devletinin Azınlığın eğitim hakları konusunda neredeyse hiçbir yükümlülüğü yerine getirmediğini vurguladı ve Azınlık için Türkçe eğitimin bütün mecburi eğitime dahil edilmesini, çift dilli devlet anaokullarının açılmasını, devlet eliyle ayırımcılığın yapılmamasını ve Azınlığın eğitimini ilgilendiren her türlü yasama prosedürlerinde Azınlık temsilcileriyle diyalog içine girilmesini talep etti. Azınlığın eğitim sorunları arasından en güncel ve devlet ayırımcılığı olan bir örneğe değinerek, Dedeağaç’taki Azınlık Müfredatı Öğretim Görevlileri için Formasyon Bölümüne alınacak öğrencilerin sadece Yunanistan üniversitelerinden olmasının, Yunanistan devletinin bu konuda ırkçı niyetini gösterdiğini ve bu ayrımcılığın Yunanistan Anayasasına aykırı olduğunu belirtti. Son olarak, AGİT’in Milli Azınlıklardan sorumlu Üst Komisyon yetkililerinden, Azınlığın meselelerini yerinde tespit etmeleri adına Batı Trakya’ya gelmelerini talep etti.

  1. oturumda, Yunan delegasyonu temsilcisi, Azınlığın eğitim sorunlarına ve çözüm taleplerine yönelik cevabında, Yunanistan devletinin Azınlık okullarına destek verdiğini, Azınlık öğretmenlerinin her devlet okulunda öğretim vermeye hakları olduğu gibi azınlık okullarında da en iyi eğitimi vermeye gayret gösterdiklerini belirtti.

ABTTF adına toplantıya Melek Kırmacı ve Funda Reşit katıldılar ve 14, 15 ve 17. Oturumlarda sunumlarını gerçekleştirdiler.

Rodos ve İstanköy Kültür Derneği adına toplantıya katılan Mustafa Kaymakçı, Adalarda yaşayan Türklerin sorunlarıyla ilgili katılımcıları bilgilendirdi.

Yunan Helsinki Gözlemi adına toplantıya katılan temsilci, Batı Trakya Türk Azınlığının meselelerini anlattı ve Yunanistan’ın bunlara ne zaman çözüm getireceği konusunda sorular

sordu.

 

http://www.birlikgazetesi.info/haberler/10755-2015-10-05-11-03-57.html

 

Read More →

Prizren Business Forum 2015 Törenle Açıldı

Prizren’de bu yıl sırasıyla 2. defa  düzenlenen ve 03 Ekim 2015 tarihine kadar sürecek Business Forum Prizren 2015 açılışına Kosova ve Türkiye yanı sıra bölgenin birçok ülkesinden 400’ün üzerinde üst düzey siyasi ve işadamı katıldı.

Resmi açılışla çalışmalarına başlayan forum çerçevesinde şehir merkezi yakınlarında bulunan Euro Centar kompleksinde 7.000 metre karelik bir alanda 100’ün üzerinde şirket ürünlerini fuarda sergileyecek, konferanslar düzenlenecek ve işadamları buluşmaları tertiplenecek.

Geçen yıl ilk kez düzenlenen foruma Prizren’den 62 şirket katılırken bu kez Kosova’dan Priştine, Mitroviça, Vuçitırın, Lipyan, Gilan, İpek’ten Arnavutluk’tan 10 ve Türkiye’den 7 şirket olmak üzere toplam 120 şirket katılıyor.

Prizren Business Forum 2015 Konferansı’na bu yıl Arnavutluk, Türkiye, Almanya, Çek Cumhuriyeti, İsviçre, Hırvatistan, Bosna Hersek, Sırbistan, Makedonya, Karadağ, Slovenya, Bulgaristan ve Yunanistan’dan iş adamlarının katıldığı belirtildi.

Business Forum organizatörlerinden Levent Buş, amacın Prizren’e ve Kosova’ya yatırımlar sağlamak ve Prizren Sanayi Bölgesi’nin tanıtımını yapmak olduğunu söyledi.

Bu yıl Business Forum’u kurumsallaştığına işaret eden Levent Buş, Sofra ve Zejtari dernekleriyle birlikte el ele vererek forumu düzenlediklerini vurguladı.
http://www.kosovahaber.net/?page=2,10,31849

Read More →