Hak ve Özgürlükler Hareketi eski Genel Başkanı Lütfi Mestan, Mestanlı’da düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı.

Mestan, “Üç dört gündür hakkımda bir sürü yalan yanlış şeyler iddia edildi, yazıldı, çizildi. Sözde ben gizli belgeleri dışarı sızdırmışım. Parlamento’nun Gizli Bilgileri Koruma Bölümüne bir bakın. Bakalım bir yerde benim imzamı görecek misiniz? Merak edip de bir kere oraya girmemişimdir, gizli belgeleri dışarı sızdırmak söz konusu bile olamaz. Kızımın düğününde başka bir devletin Büyükelçisi sözde 300 bin avro maliyetinde yepyeni bir Audi marka otomobil hediye etmişmiş. Bu karalama kampanyası sizce neden yapılıyor?! Bütün bunlar benim partiden ihraç edilip tüm görevlerimden alınmam kararının HÖH seçmenleri tarafından desteklenmediğinden dolayı hatanın gizlenmesi için yapılıyor. Buna rağmen bu karar bir gerçek, fakat bu kararın gerekçesini ve söz hakkı verilmemesini kabul etmiyorum. Ölüm cezasına çarptırılana bile son söz hakkı veriliyor. 19 yıl sadakatle hizmetten sonra ve en kritik anlarda bile partinin kurucusu ve onursal başkanı Dr. Ahmet Doğan’ı savunmuşumdur ve hatta bu yüzden alaycı lakaplar takılmasına bile maruz kaldım. En kritik anlarda bile imajına bir toz bile kondurmadım. Bunu neyle hak ettiğimi bilmiyorum. Hatta istifa etmem bile istenmeden davet edilmediğim bir Merkez Konsey oturumu yapıldı. Beni eleştiri yağmuruna tuttuğu gece eleştirileri kabul etmesem de ortaya attığı sorular üzerine nihayet partide gerçekten değerlerin tartışılmaya başlayacağını hissettim. Şunu belirtmek isterim ki, ben Parlamento’da okuduğum bildiriden dolayı bir kez “kafamın kesileceğini” bilseydim, ben yine de onu okuyacaktım. Çünkü her bir Bulgar siyasetçinin, siyasi gücün tam da böyle kritik durumlarda ilk önce Bulgaristan’ın NATO ve AB üyesi bir ülke statüsüne göre pozisyon beyan etmesi borcu. Biz, bir NATO üyesi ülkenin hava sahasının ihlal edilmesinde Rusya ve NATO arasında tarafsız kalamayız” diye belirtti.

Sorular üzerine söz konusu bildirinin Parlamento’da HÖH Grubu ile birlikte hazırladıklarını kaydetti. Aynı kişilerin partiden ihraç edilmesi ve görevlerinden alınması kararının alınmasında yer aldıklarını, fakat onlara küskün olmadığını belirtti. Hatta onlara birlikte çalıştıkları için teşekkür eden Mestan, şu anda nasıl bir durumda olduklarını bildiğini ifade etti. Fakat her şeye rağmen insanlık onurunun korunması gerektiğinin altını çizdi. Onların kendisinin parti haini olmadığını bildiklerini, Avrupa-Atlantik değerlerini izlemekten başka yol olmadığını bildiklerini belirtti.

Büyükelçilik konutunda ne zaman kaldığı sorusuna Mestan, “Çok kısa bir zaman kaldım. Nedenlerini başka bir zaman yorum yapacağım. Kritik bir durumda her bir Bulgar siyasetçisi kendi güvenliğini sağlama hakkına sahip. Kalan diğer zamanda ailem ve çocuklarımla birlikteydim” cevabını verdi.

1989 yılında yaklaşık yarım milyon soydaşa kapısını açan Türkiye’deki göçmen derneklerine de teşekkür eden Mestan, “Bulgaristan’da var olan Türkler bir tercih yapamaz, çünkü onlar demokrasiyi, Bulgaristan ve Türkiye arasındaki iyi komşuluğu seçiyor” dedi. Yeni bir parti kurup kurmayacağı sorusuna, “Ben hangi yolda devam edeceğimi seçmenlerimizle sürdüreceğimiz temaslar içerisinde karar vereceğim. Bu temaslara biz yeni yeni başladık. Devamı gelecek. Bakalım zaman ne gösterecek” cevabını verdi.

Daha sonra Mestan, bağımsız olacaklarını açıklayan HÖH milletvekilleri ve tüm destekçileri ile birlikte Mestanlı meydanında şehitler anıtına çelenk koydular, saygı duruşunda bulundular.

Törene gelen vatandaşlar Mestan’ı karşılayarak, yeni bir parti kurarsa kendisini destekleyeceklerini söylediler. Kalabalığı Türkçe selamlayan Mestan, bunun için ceza almaya alışık olduğunu ifade etti.

Bir Bulgar gazetecisinin Mestan’ın Bulgarca konuşması gerektiğine dikkat çekmesinin ardından Hafızov, Mestan’ın Türklerle Türkçe konuşacağının altını çizdi.

Kaynak: Resmiye MÜMÜN

Read More →

Bulgarlaştırma süreci sırasında minik şehit 17 aylık Türkan ve diğer şehitler bugün düzenlenen törenle mezarı başında anıldı.
26-27 Aralık 1984 tarihleri arasında Kirkovo Belediyesi’nde Kayaloba, Yurtçular ve civar köylerden yaklaşık 10 bin Türk kadın, erkek ve çocuk, soykırımı protesto etmek amacıyla Mogilyane köyüne toplanır. Milisler, toplananları dağıtmak için müdahale edince halkın tepkisiyle karşılaşır. Bu sırada milislerin ateş açması sonucu üç kişi hayatını kaybeder. Hayatını kaybedenler arasında Kitna köyünden Musa Yakup ve Kayaloba köyünden Ayşe Hasan ile Türkan bebek de vardır. Köylülerin evlerine dönme esnasında yollarda bir katliam daha yaşanır ve sayısı bilinmeyen birçok Türk de buralarda vurulur. Zorluk çıkaran ve karşı gelenler ise Belene kampına sürgün edilir.

Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe, Filibe Başkonsolosu Alper Aktaş ve Burgas Başkonsolosu Niyazi Evren Akyol, anma törenlerine, “Türkiye’nin, havasını ihlal ettiği için Rus savaş uçağını düşürmekte olduğunu” dile getirdiği için iki gün önce Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH) genel başkanlığından uzaklaştırılan Lütfi Mestan’la birlikte katıldı.

Törende, Bursa Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Zürfeddin Hacıoğlu ve YK Üyeleri, Edirne Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı Nedim Dönmez, Balkan Türkleri Göçmen ve Mülteci Dernekleri Federasyonu (BGF) Genel Başkanı ve BAL-GÖÇ Genel Başkanı Doç.Dr. Yüksel Özkan, HÖH Cebel (Şeyh Cuma) Belediye Başkanı Bahri Ömer, Başmüftü Mustafa Hacı, dört bölge müftüsü, şehitlerin yakınları ve çok sayıda vatandaş yer aldı.

Türkan Feyzullah’ın mezarı başında dualar edilmesi ve Türkan Çeşme’ye çiçek bırakılmasının ardından konuşan Mestan, 17 aylık bebeğin annesinin kucağında adı, dili, dini ve kültürü için öldürüldüğünü söyledi.

Mestan’ın görevden alınmasının ardından HÖH’ün başına getirilen eş başkanlar ise anma törenlerine ayrı katıldı.

Kaynak: Kırcaali Haber

Read More →

Bulgaristan Türklerinin direniş simgesi haline gelen Türkan Bebek Edirne Göçmen Evleri önünde iki yıl önce açılan ve adını taşıyan parktaki heykeli önünde anıldı. Anma törenine, Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Sayın Zürfettin Hacıoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Trakya Koordinatörü Sayın Fatih Ot, Edirne Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı Nedim Dönmez ve federasyona bağlı dernekler ile çok sayıda Edirneli katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal marşı ile başlayan anma töreninde ilk konuşmayı Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Vatansever yaptı. Sayın Vatansever bu güzel parkın ve heykelin Serhat şehri Edirnemizde yapımında emeği geçen herkese her defasında teşekkür etmeyi borç bilmekteyiz, en önemlisi de artık her yıl aralık ayının son günlerinde şehitlerimizi ve ebediyete intikal etmiş gazilerimizi anmak için burada bulunmanız, onlara karşı görevimizi yerine getirmiş olma mutluluğu içinde olmamızdır. Memleketimiz çok sıkıntılı günler geçiriyor. Böyle günleri fırsat bilerek birbirimize daha çok destek vererek, birliğimizi ve dirliğimizi kuvvetlendirmeliyiz dedi “. Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı Nedim Dönmez konuşmasında şunları söyledi : “ Demokrasi döneminde ismimizi, örf ve adetlerimizi, kültürel değerlerimizi kullanmamızda yasal sıkıntılar büyük ölçüde kalkmış iken bugün aramızda isimlerini almayan çok sayıda soydaşımız var. Biz bugün dinimiz, dilimiz adımız ve eşitçe yaşamak için hayatlarını hiçe sayan şehitlerimizi anmak için burada değilmiyiz dedi “. Daha sonra sözü Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu Genel Başkanı aldı ve şu sözlerle başladı ; 31 yıl önce Türklük ve İslamiyet için canlarını feda eden şehitleri anmak için toplandıklarını belirten. Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Başkanı Zülfettin Hacıoğlu ise, ‘’Şehitlerimizin ruhları şad olsun. Tüm gazilerimize de hayırlı mutlu ömürler diliyorum. Burada bir gün alışıla gelmiş sıradan anma töreni yapmamalıyız. Çünkü 31 yı önce Aralık ayında Rodop’larda başlayıp iki buçuk ay içinde Bulgaristan Türklerinin yaşadığı her bölgede asimilasyon girişiminde bulunan Todor Jivkov ve ona bağlı silahlı güçler iki buçuk ayda Tuna’ya kadar vardı. Eğer büyük abileri Sovyetler Birliğinden icazet alabilselerdi Romanya’ya geçip oradaki kardeşlerimiz de isim değiştireceklerdi. Son aylarda Rusya ve Türkiye arasındaki yaşanan olaylar üzerine ve Bulgaristan’daki siyasi gelişmeler ile ilgili değerlendirmeler yapan Hacıoğlu, ‘’Buradan Bulgaristan’da azınlıkların haklarını korumak için siyaset yaptıklarını iddia eden bazı kişilere de seslenmek istiyorum. Ben Kırcaali’de sorgu sual yapmadan keyfi bir şekilde insanlarımızı darp eden, hapse atan kırmızı berelileri unutmadım. Şimdi Bulgaristan’daki gelişen siyasi olayları kaygıyla takip ediyoruz. Bizler Bulgaristan Türkleri hiçbir zaman Rus sevdalısı olmadık. Rus aşığı siyasetçilerin peşinden gitmeyiz, yolunda olmayız. Bunu da herkes böyle bilsin. Bulgaristan’da yaşayan azınlık topluluğu kimse küçük görmesin. Roodoplarda, Tuna’da eğer bir gürlerse sesini tüm dünya duyar. Buradan Bulgaristan’a da mesaj göndermiş olalım. Burada törenler düzenlememizin amacı. Bizler nereden geldik, nasıl geldik, niye Türkiye’ye geldik bunları anlatmak, hatırlatmak için yapıyoruz. Şehitlerimizin ruhları şad olsun. Tüm gazilerimize de hayırlı mutlu ömürler diliyorum dedi. Daha sonra emekli öğretmen Halil Türkan, “ Kan Tanem “ adlı şiiriyle törene katılanları duygulandırdı. Konuşmaların ardından tüm Trakya bölgesinden gelen dernek temsilcileri, misafirler, öğrenciler ve Edirneliler anıt önüne çelenk ve karanfiller bıraktı.

Read More →

Sofya’da gerçekleştirilen HÖH Merkez Konseyi toplantısında partinin Genel Başkanı Lütfi Mestan partiden de ihraç edilerek görevden alındı.

Partinin onursal Başkanı Ahmet Doğan’ın 17 Aralık’taki yeni yıl mesajında Genel Başkan Lütfi Mestan’ın Türkiye hava sahasında düşürülen Rus uçağıyla ilgili parlamentoda okuduğu bildiriyi gaf olarak nitelendirmişti. Mesajında ayrıca Türkiye’yi üstü kapalı eleştiren Ahmet Doğan, HÖH’nin değiştirilmesi değil yenilenmesi gerektiğini savunarak, değiştirilmesinin ‘komşu ülkelerin desteğiyle bile gerçekleştirilemeyeceğini’ söylüyor.

Boyana’da gerçekleştirilen toplam 166 üyeden 138 üyenin yer aldığı toplantıda kararın hepbirlikte alındığı belirtildi.

HÖH’ün Mart ayında yapılması beklenen ulusal kongresine kadar yönetim Başkanlık Kurulu Çetin Kazak, Mustafa Karadayı ve Ruşen Riza tarafından yürütülecek.

Ayrıntılar daha sonra…

Kaynak: Kırcaali Haber

Read More →

Doğrudan siyasete taalluk eden yazılar yazmaktan mümkün olduğunca kaçınmak istemişimdir. Ancak inanılanın, doğru bilinenin de haykırılmaya ihtiyacı var.

Bulgaristan’daki Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin bir önceki, yani Ahmed Doğan’ın genel başkanlığı Lütvi Mestan’a devrettiği kongre sonunda yazdığım yazı bazı yerlerde çok rahatsızlık vermişti. Bugün, yeni olağan kongreye az bir zaman kala, Genel Başkan Lütvi Mestan görevden alındığı gibi partiden de ihrac edildi.

Mestan’ın Günahları

Evet Mestan’ın günah defteri kabarmıştı. Bu defterin içerisinde sayıca çok olmasa da pahaca çok ağır günahlar vardı.

Lütvi Mestan genel başkan olarak girdiği ilk seçimden sonra, TC Hükümetleri ve Cumhurbaşkanlığı ile sıcak ilişkiye girdi. Aradaki buzları eritti. Diğer bir ifade ile Türkiye ile restleşmedi. TC Başbakanı ve Cumhurbaşkanı’nı ziyareti sonrası da partinin Türkiye ve dahi Türkiye’deki göçmen dernekleri ile ilişkileri gelişti.

Mestan Bulgaristan’da yaşayan Türklerin problemleri ile ilgilenmeye başladı. Problemlerin çözümü için çaba sarf etti.

Son olarak da Bulgaristan Parlamentosunda, okuduğu deklarasyon ile Bulgaristan’ın da üyesi olduğu NATO ve Türkiye lehine görüş beyan etti. Hangi konuda mı, Türkiye-Rusya arasındaki uçak düşürme krizinde…

İşte tam da bu yüzden Lütvi Mestan’ın üzeri çizilmeliydi.

Ve nihayet çizildi de… Şimdi partide konsey dönemi başladı, kongreye kadar… bu arada “konsey” lafını ilk defa çocukluğumda Türkiye’deki askeri darbe sonrası duymuştum.

Hayırlı olsun diyelim.

“Mevlam neyler, neylerse güzel eyler”

b.colakoglu@balturk.org.tr

Dr. Bayram ÇOLAKOĞLU

Read More →

Hak ve Özgürlükler Hareketinin yaptığı son genel kurulda Genel Başkanlık Koltuğuna oturan Sayın Lütfi Mestan , her geçen gün Bulgaristan Türklerinin gönlüne taht kurmaya devam ediyor. Özellikle Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin bugün Lütfi Mestan‘a her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Siyasi yükselişini sürdüren Lütfi Mestan’ın partiye kazandırdığı ivme Türkiye’de bulunan Balkan Dernekleri’nin de dikkatini çekmektedir.

Sayın Mestan’ın Türkiye – Rusya arasındaki son dönemdeki ilişkilere dönük yaptığı açıklamalar da, kendisinin siyaseten yıpranmasından çok siyasi başarısının devamı olarak değerlendirilmelidir. Çünkü aslında Rusya- AB ve Rusya – NATO arasında özellikle Ukrayna krizi sonrasında gerilen ilişkileri de doğru okumak gereklidir. Yine, NATO sınırı olarak değerlendirilen Türkiye sınırına ilişkin yaşanan gerginlik de Rusya-NATO arasındaki kriz şeklinde algılanmalıdır.

Sayın Mestan, NATO ve AB üyesi olan Bulgaristan siyasetini doğru okumuştur. Bulgaristan da Rusya- AB ve Rusya – NATO arasındaki bu süreçte, müttefik olduğu NATO ve üyesi olduğu AB yanında yer alarak Batıya ve gelişime dönük yüzünü ortaya koymuştur. Bulgaristan özellikle AB üyeliği sonrası ekonomik ve siyasal güçlenmesini sürdürmektedir. Bulgaristan’ın bunca olumlu farkındalığa ve kazanımlara rağmen, yüzünü Rusya’ya tekrar dönmeyeceği de anlaşılmaktadır. Yine Bulgaristan siyasetinin vazgeçilmez unsuru olan Hak ve Özgürlükler Hareketi de; başta Sayın Mestan olmak üzere bu süreçteki siyasi duruşu ile takdirleri üzerinde toplamaktadır. Ayrıca gerek AB ve gerekse NATO’nun vizyonu doğrultusunda siyasi söylemler üreten Mestan’ın duruşu Balkan Dernekleri tarafından da olumlu karşılanmaktadır.

Hak ve Özgürlükler Hareketi lideri Sayın Mestan’ı bu siyasi zekası, onurlu duruşu ve siyasi yükselişi sebebiyle tebrik ediyoruz. Sayın Mestan’ın Hak ve Özgürlükler Hareketi liderliği de Bulgaristan ve Balkan Türkleri için büyük şans ve mutluluk sebebidir. Sayın Mestan’ın bu vesile ile doğum gününü kutluyor, yükselişine vesile olması dileğiyle, sevgi ve selamlarımızı gönderiyoruz.

BALKAN RUMELİ TÜRKLERİ KONFEDERASYONU

Kaynak: Kırcaali Haber

Read More →

Ermenistan Savunma Bakanı Seyran Ohanyan, Türkiye’yi IŞİD’i desteklemekle suçladı. Yunan
Savunma Bakan Kammenos da Türkiye’nin Rus uçağının sınırı ihlal ettiğini kanıtlayamadığını
söyledi.
Ermenistan Savunma Bakanı Seyran Ohanyan, Türkiye’yi IŞİD’i desteklemekle suçladı.
Ohanyan, “Komşularımızla olan sorunlarımızdan dolayı endişeliyiz. Uluslararası kamuoyu bizim
bölgeye yoğunlaşıyor. Ve bölgemizde, Türkiye’nin şahsında, IŞİD’e yardım eden bazı ülkeler
var.” iddiasında bulundu. Yunan Savunma Bakanı Kammenos da Türkiye’nin Rus uçağının
sınırı ihlal ettiğini kanıtlayamadığını söyledi.

“YUNAN HAVA SAHASINI HER GÜN İHLAL EDİYORLAR”
Ermenistan’ı ziyaret eden Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos ile Erivan’da basın
toplantısı düzenleyen Ohanyan, açıklamalarında Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi hakkında
da konuştu. Ohanyan, Ermenistan’ın Ekim ayında hava sahasını ihlal eden Türk uçaklarına
müsamaha gösterdiğini; Türkiye’nin de aynı şekilde Rus uçağına müsamaha göstermesi
gerektiğini savundu.
Seyran Ohanyan, “Savaş olmayan bölgelerde komşu ülkeler birbirlerinin hava sahalarını ihlal
etme olaylarında tolerans göstermeli. Türkiye, Yunan hava sahasını neredeyse her gün ihlal
ediyor ve bir kere de Ermenistan’ın hava sahasını ihlal etti. Biz yine de müsamaha gösterdik.
Ankara’nın Rus uçağına karşı böyle davranmaya hakkı yoktu.” dedi.
Türk helikopterlerinin 6-7 Ekim tarihlerinde Ermenistan hava sahasını ihlal ettikleri iddia edilmişti. Ermenistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Çavarş Koçaryan Ermenistan’dan bu ihlale
askeri uçaklarını göndererek cevap verdiğini açıklamıştı.

KAMMENOS: TÜRKİYE RUS UÇAĞININ SINIRI İHLAL ETTİĞİNİ KANITLAYAMADI
Aynı basın toplantısında konuşan Panos Kammenos ise Türkiye’nin, Rus uçağının hava
sahasını ihlal ettiğini “hiç kanıtlayamadığını” savundu. Yunan Bakan, “Eldeki deliller olayın
Suriye topraklarında gerçekleştiğini gösteriyor.” dedi.
Kammenos, “Pilotlardan biri öldürüldü. Bu uluslararası yasaların ihlalidir. Bu işleyenlerin
uluslararası yasalara saygı duymadığı bir savaş suçudur. Türkiye ara sıra bizim hava ve deniz
sınırlarımızı ihlal ediyor, ayrıca IŞİD’e yardım ediyor. Türkiye’nin petrol, insan, silah ve
uyuşturucu kaçakçılığında kullanıldığı çok açık. Bu illegal girişimler teröre yardım etmek için
kullanılıyor. Eğer Türkiye uluslararası normlara uymak istiyorsa bu tür eylemlerini
sonlandırmalı.” diye konuştu.

http://www.birlikgazetesi.info/haberler/11020-2015-12-16-21-56-47.html

Read More →

Uluslararası Hukuk dersinde sunduğum “Uluslararası Hukuk Açısından Bosna Hersek Savaş İhlalleri” konulu çalışmamın kısa tahlilini sunuyorum. Tahlil, konudaki bütün noktaları içerdiği iddiasından uzak olmakla birlikte, ileride duygusallıktan ziyade bilimsel olarak ortaya konulacak geniş ve detaylı çalışmaların bir özeti mahiyetindedir. Elbette ki konunun bir tarafı olarak tamamen duygulardan arındırmak zor olsa da olabildiğince tarafsız bir gözle gerçekleri somut kaynaklara dayandırarak vermek gerektiği kanısındayım. Çünkü sırf duygusallıkla hareketle ortaya konulan çalışmalar, bizler için bir kaynak oluştururken, aynı duyguları paylaşmayan muhataplarımız için her hangi bir şey ifade etmeyebilir. Derdimiz geçmişte olanları sadece bizim unutmamamız değil, muhataplarımız için de gerçekleri salt gerçekler üzerinden ifade edebilmek olduğundan dolayı en iyi metodu bulmak ve kullanmak durumundayız.
Bosna Hersek, küçük bir ülke olmasına rağmen, uluslararası ilişkileri özellikle iki olaydan dolayı son derece etkilemiş ve dünya siyasetinin yönünü değiştirmiştir. Bu olaylardan ilki milyonlarca insanın ölümüne yol açan Birinci Dünya Savaşı, diğeri de Yeni Dünya Düzeninin Zemini olarak ifadelendirilebilecek ’92-’95 Bosna Savaşı’dır.
AYNI ZAMANDA İÇ SAVAŞ
Sırbistan ve Karadağ tarafından 1992 yılında işgale uğrayan ve Belgrat merkezli Yugoslavya Halk Ordusu’nun; 2400’den fazla zırhlı araç, 2 bin kadar top, uçak ve füze sistemleriyle, 100 bin Sırbistan kökenli askerin Bosna Hersek’e girmesi ve Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloşeviç’in bu süreci yönlendirmesi gibi sebeplerden dolayı Uluslararası Adalet Mahkemesi, 2007 yılında Bosna Savaşı’nın “uluslararası savaş” olduğunu kabul etmiştir. Diğer yandan; Sırbistan’dan gelen orduya Bosna kökenli 100 bin Sırp’ın katılması ve en basitinden köyüm Hemliyaşi’de öldürülen 10 kişinin komşu köy Brezik’teki Sırplar tarafından öldürülmesi gibi gerçekler Bosna savaşını aynı zamanda bir iç savaşı da yapmaktadır. Dolayısıyla Bosna Savaşından bahsederken söylenecek en önemli ve ilk mesele onun hem iç savaş hem de uluslararası bir savaş niteliğinde olduğudur.
Uluslararası Ceza Mahkemesini (UCM) düzenleyen Roma Statüsü’nde belirtilen uluslararası insan hakları ihlalleri 4 başlık altında toplanmıştır:
Barışa karşı işlenen suçlar (saldırı suçu),
Savaş suçları,
İnsanlığa karşı işlenen suçlar,
Soykırım suçu,
Her bir ihlal birkaç eylem içermekte ve her hangi bir eylemin gerçekleşmesi durumunda ihlal yapılmış sayılmaktadır. Bu noktada iddiamız; ’92-’95 Bosna Savaşında bütün bu ihlallerin yapılmış olmasıdır. Bu iddia aşağıdaki bilgiler ışığında ispatlanabilir.
İHLAL: BARIŞA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR (SALDIR SUÇU)
Barışa karşı işlenen suçlar ya da saldırı suçunun eylemlerinden biri olan ‘Bir devletin silahlı kuvvetleri tarafından başka devletin topraklarının kuvvet kullanımı ile işgali’ ile ilgili; Bosna’nın Sarayevo, Tuzla, Ocak, Bosanski Şamac ve Biyelyina şehirlerinin Sırbistan yönetimindeki Yugoslavya Halk Ordusu tarafından 1992 yılındaki işgali ve kuşatılması örnek verilebilir. Bu ihlalin eylemleri arasında ‘Bir devletin topraklarının diğer devlet tarafından bombardıman edilmesi, başka devlete karşı herhangi bir silah kullanılması’ ve ‘Bir devletin başka bir devlete karşı silahlı gruplar, paralı askerler ve benzeri göndermesi veya himaye etmesi suretiyle yukarıda belirtilen fiillerin gerçekleştirilmesi’ de yer almaktadır. Bu maddeye ise; Bosna Savaşı boyunca Sırbistan ordusunda Bosna Hersek’te aralarından 300 kişinin öldüğü 3 bin Rus keskin nişancının bulunması örneği verilebilir.
İHLAL: SAVAŞ SUÇLARI
Savaş suçları teşkil eden eylemler arasında ‘Toplu cezalandırma’ bulunmaktadır.
Bosna Savaşında toplam 600 toplu mezar olduğu tahmin edilmektedir. Bugüne kadar 1996 yılında benim de bulduğum ve içinden 7 kişinin cesetlerinin çıkartıldığı toplu mezar da dahil, toplam 400 toplu mezar tespit edilmiştir. Bulunan en büyük toplu mezar 1153 kişinin cesetlerinin çıkartıldığı Zvornik yakınlarındadır. Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’nin tahminlerine göre Bosna Hersek’te 18 bin kişi toplu mezarlara gömülmüştür. Söz konusu ihlali teşkil eden bir başka eylem ‘rehin almadır’. Bosna Savaşı sırasında 657 toplama kampı bulunmaktaydı. 200 bin sivilin tutulduğu bu kamplarda 30 bin kişi öldürüldü, binlerce kadına ise tecavüz edildi.
İHLAL: İNSANLIĞA KARŞI İŞLENEN SUÇLAR
İnsanlığa karşı işlenen suçları teşkil eden eylemlerden ilki ‘öldürmek’tir.
Uluslararası Kızılhaç Örgütü verilerine göre Bosna Savaşında 312 bin kişi öldürülmüştür. İhlalin bir diğer eylemi ‘Nüfusun sürgün edilmesi veya zorla nakli’dir. Bosna Hersek’in Biyelyina şehrinde savaştan önce yaklaşık 30 bin Müslüman yaşamaktaydı. 1992 yılında ise bunların bir kısmı öldürülerek birçoğu Bosna’nın başka şehirlerine sürgün edilmiştir. Bugün resmi olmayan tahminlere göre, Biyelyina’da 2 bin 700 Müslüman yaşamaktadır. Yine aynı ihlalin bir başka eylemi de “Irza geçme, cinsel kölelik, zorla fuhuş, zorla hamile bırakma, zorla kısırlaştırma veya benzer ağırlıkla diğer cinsel şiddet şekilleri”dir. Bosna Savaşında 50 bin kadın tecavüze uğramıştır. Bu ihlalden sadece 12 dava kazanılmıştır. Davadaki en büyük zorluk kurbanların kendini açığa çıkarmak istememesinden kaynaklanmaktadır. Bildiklerimiz arasında; 346 defa tecavüz edilen 12 yaşındaki Fatıma, 378 defa tecavüz edilen 66 yaşındaki Feride, 432 defa tecavüz edilen 42 yaşındaki Munevera, 498 defa tecavüz edilen 14 yaşındaki Lamiya, 678 defa tecavüz edilen 21 yaşındaki Azra, 766 defa tecavüz edilen 27 yaşındaki Merima ve 1055 defa tecavüz edilen 32 yaşındaki Safeta’nın yaşadıkları sayılabilir.
İHLAL: SOYKIRIM SUÇU
İhlalin en önemli eylemi ‘Faillerin amacı, milli, dini, etnik bir grubun ve ya ırkın üyelerine saldırarak, grubu bütünüyle yok etmek’tir. Bosna Savaşında söz konusu ihlalin en çarpıcı örneği Srebrenitsa’dır. Srebrenitsa’da 1995 yılına 8372 kişi öldürülmüştür. Baştan ortaya koyduklarımızın özeti madde şeklinde sıralanması şu şeklinde yapılabilir: Birinci Dünya Savaşı ve ’92-’95 Savaşı ile Bosna Hersek uluslararası ilişkilerine ve dünya siyasetine yön vermiş,
’92-’95 Bosna Savaşı hem iç savaş hem de uluslararası savaş boyutlarını taşımaktadır, ’92-’95 Bosna Savaşı’nda uluslararası insan hakları ihlalleri arasında yer alan barışa karşı işlenen suçlar (saldırı suçu), savaş suçları, insanlığa karşı işlenen suçlar ve soykırım suçların hepsi işlenmiştir.

Samir VİLDİÇ
http://www.bosnahersek.ba/uluslararasi-hukuk-acisindan-bosna-hersek-savas-ihlalleri/

Read More →

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Suriye’de gerek barbar bir rejimin gerekse terör örgütlerinin baskısından kaçan insanlar akın akın Türkiye, Bulgaristan ve Avrupa’ya geliyorlar. Bunların yönetimi konusunda, bunların düzenli bir şekilde ele alınması konusunda da son Avrupa Konseyi’nde, bu konuları ele aldık. Türkiye ve Bulgaristan arasında bu konuda son derece verimli bir işbirliği var” dedi.

Başbakan Davutoğlu, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile Bakanlar Kurulu Boyana İkametgahı’nda ortak basın toplantısı düzenledi.

Davutoğlu, 1 Kasım seçimlerinin ardından, KKTC ve Azerbaycan’dan sonra ilk yurt dışı ziyaretini Bulgaristan’a yapmaktan mutluluk duyduğuna işaret ederek, bunun da komşuluğun bir gereği olduğunu ifade etti.

“Biz hem komşu hem dost hem müttefik iki ülkeyiz. Birçok konuda ortak çıkarlarımız, ortak kaderimiz, ortak vizyonumuz var” diyen Davutoğlu, bugün yaptıkları baş başa ve heyetler arası görüşmelerde iki ülke arasındaki bu perspektifi görmekten de ayrıca mutlu olduğunu belirtti. Davutoğlu, önlerindeki 4 yıl boyunca hükümette kalacak bir iktidar olarak Bulgaristan ile ilişkileri en önemli gündem maddelerinden biri olarak gördüklerini vurguladı.

Özellikle ulaştırma, enerji, tarım, su, Meriç başta olmak üzere ticaret ve yatırımlar alanında Bulgaristan ile her türlü işbirliğine hazır olduklarını ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

5 MİLYAR DOLARLIK TİCARET HACMİ

“5 milyar dolar civarındaki ticaret hacmimizi ilk fırsatta 10 milyarlara çıkarmak bizim hedefimiz. 2 milyar dolar civarındaki yatırımımızı, Bulgaristan’daki Türk yatırımlarının 5 milyar dolara çıkması yine hedefimiz. Ayrıca büyük ulaştırma projelerini birlikte gerçekleştirebiliriz. Meriç otoyolu dolayısıyla değerli dostumu tebrik ediyorum. Aynı şekilde bizim rüyamız, idealimiz İstanbul’dan Sofya’ya, Sofya’dan da Avrupa’ya gidecek bir hızlı treni gerçekleştirmek. Yine otoyollarla, ulaşım hatlarıyla Bulgaristan ile Türkiye’yi birbirine bağlamaya kararlıyız.”

Davutoğlu, Hazar’dan gelen TANAP doğalgaz projesi bağlamında Bulgaristan ile enerji alanında birlikte çalışmaya hazır olduklarını vurgulayarak, “Bulgaristan’da ortak tarım projelerinde bazı çalışmalarda birlikte gayret sarf etmek de önemli hedeflerimizden” diye konuştu.

Her iki ülkenin tarihi varlıklarını koruma konusunun da ortak kültürün bir gereği olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, “Bulgaristan’da yaşayan soydaşlarımız, Türkiye ile Bulgaristan arasında bir köprüdür. Onlar Bulgaristan’ın eşit vatandaşları olarak her zaman, ki bu topraklarda, kendi topraklarında, Bulgaristan’da huzur içinde yaşamaları bağlamında da elimizden gelen her türlü çabayı birlikte göstermemiz de doğal” dedi.

Bulgar mevkidaşı Borisov’a, Avrupa Birliği konusunda, Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşmada verdiği destek dolayısıyla bir kez daha teşekkür etmek istediğini belirten Davutoğlu, “Türkiye için Bulgaristan Avrupa Birliğinin kapısıdır. İnşallah Türkiye, AB’ye girdiğinde Bulgaristan ile çok daha geniş havzada birlikte hareket edeceğiz” ifadesini kullandı.

EN ÖNEMLİ MESELE SURİYE

Davutoğlu, Balkan ve bölge politikaları çerçevesinde bazı konuları da ele aldıklarına işaret ederek, şunları söyledi:

“Yunanistan, Türkiye ve Bulgaristan arasında ortak alanlarda çalışılması hepimizin menfaatine. Bu konularda son derece verimli istişarelerde bulunduk. Hepimizin karşıya karşıya kaldığı, dünyanın karşı karşıya kaldığı en önemli mesele bugün Suriye’den kaynaklanan insani trajedi ve mülteciler sorunu. Gönül ister ki Suriye’de bir an önce barış gerçekleşsin, bu mesele Suriye toprakları içinde çözülsün, orada kalsın ama maalesef Suriye’de gerek barbar bir rejimin gerekse terör örgütlerinin baskısından kaçan insanlar akın akın Türkiye, Bulgaristan ve Avrupa’ya geliyorlar. Bunların yönetimi konusunda, bunların düzenli bir şekilde ele alınması konusunda da son Avrupa Konseyi’nde, bu konuları ele aldık. Türkiye ve Bulgaristan arasında bu konuda son derece verimli bir işbirliği var.”

Kaynak: Anadolu Ajansı

Read More →

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 15 Aralık’ta Bulgaristan’a gidecek. Davutoğlu, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile yapacağı görüşmede, sınır güvenliği konusunu ve Türkiye’nin AB ile mutabakat sağladığı hususları ele alacak.

Başbakan Borisov yaptığı açıklamada, Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun kendisini telefonla aradığını ve 15 Aralık’ta Bulgaristan’a geleceğini bildirdiğini aktardı. Borisov ile Davutoğlu, yapacakları görüşmede sınır güvenliği konusunu ve Türkiye’nin AB ile mutabakat sağladığı hususları ele alacak.

Bulgaristan ziyareti sonrası ise Brüksel’de temaslarda bulunacak olan Davutoğlu’nun, 17 Aralık’ta Brüksel’de yapacağı temaslarda ekonomik ve parasal politikalara ilişkin 17. fasıl ve Türkiye’nin AB üyeliği ele alınacak.

Kaynak: İHA

Read More →