Sırbistan’ın güneybatısındaki Novi Pazar’da bulunan Sancak bölgesinde yaşayan Boşnaklar, ulusal birliklerine dikkat çekmek için protesto gösterisi düzenledi.
Sancak Demokratik Eylem Partisi (SDA Sancak) ve Sancak Boşnak Demokratik Birliği (BDZ) tarafından düzenlenen protestoya katılan binlerce kişi, “Sancak için özerklik”, “Boşnaklar üzerinde yapılan şiddete son” ve “Şovenizm yapılmasın” yazılı dövizler açtı.
“Belgrad tarafından yapılan baskılara karşı duracakları” mesajının verildiği gösteride, Sancak’ta son yirmi yılda gerçekleşen silahlı saldırı ve ağır suçların aydınlatılması için de çağrı yapıldı.
SDA Sancak Genel Başkanı Süleyman Ugljanin, alanda yaptığı konuşmada, Sancak bölgesinde yaşayan vatandaşların hukukun üstünlüğü için mücadele edeceklerini belirterek, “Her vatandaşın barış, özgürlük, güven, demokrasi ve insan hakları çerçevesinde yaşama hakkı vardır. Sancak’ın özerk olması ise bunun ilacıdır” dedi.
Hükümeti, “Sancak vatandaşlarının hayatlarının sahibi gibi davranmakla” eleştiren Ugljanin, Sancak polis ve adliye kurumlarının yıllardır bölgede meydana gelen cinayet, para çalma ve diğer ağır suçları aydınlatmadığını ifade etti.
Ugljanin, Sırbistan’ın, Avrupa Birliği (AB) üyelik süreci kapsamında eylem planına ülkedeki azınlık temsilcilerinin de dahil edilmesi çağrısında bulundu.
BDZ temsilcisi Admir Muratovic de her Boşnağın kendi ulusal kimliği için mücadele etmesi gerektiğini ifade ederek, “Ulusal birlik için gereken, kendi evinde ve topraklarında hissettiğin güvendir. Ulusal birlik, tüm suçlara karşı verilen mücadele ve ekonomik ile modern kalkınmadır” diye konuştu.
AA

Read More →

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın (TİKA) katkılarıyla yüzyıllar boyunca Arnavutluk ve Türkiye arasındaki dil, edebiyat, tarih, kültür, etnografya, mimarlık, din ilişkileri üzerine yazan Arnavut araştırmacılar ele alan Bibliyografya’nın 1. Cildi düzenlenen programla tanıtıldı.

Bibliyografya çalışmasının tanıtımı Tiran İnternational Oteli’nde T.C Tiran Büyükelçiliği Müsteşarı Sinan Cem Baş, Arnavutluk Meclisi Milletvekili Ledi Shamku, Balkan ülkelerinden gelen Türkologlar, Bibliyografya kitabının yazarları ve geniş bir akademisyen heyetinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Toplantıda kitabın müellifleri kitap hakkında detaylı sunumlar yaptılar. Misafir Türkologlar da çalışmanın büyük bir açığı kapattığını ve diğer ülkelerde de aynı çalışmanın yapılmasını arzu ettiklerini beyan ettiler. Tanıtım töreninde konuşma yapan proje sorumlusu Prof. Dr. Lindita Xhanari Latifi, kitapta yer alan eserlerin yüzyıllar boyunca Arnavutluk ve Türkiye arasında var olan tarih, dil, edebiyat, kültür, etnografya, din, gibi alanlarda ortaya çıkan ilişkilerin inkâr edilemeyen kanıtları olduğunu ifade etti.

Toplantıda TİKA Tiran Koordinatörü Prof. Dr. Birol Çetin kitabın ortaya çıkmasından duyduğu memnuniyeti ifade ederek Arnavutluk arşivlerinde yer alan el yazması eserlerin de kullanıcıların hizmetine sunulmasının gerekliliği üzerine vurgu yaptı. TİKA Tiran Koordinatörü Prof. Dr. Çetin, ayrıca Türkoloji ve tarih bölümlerinde arşiv belgeleri üzerinde araştırma yapacak uzmanlar için her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ifade etti.

TİKA tarafından gerçekleştirilen söz konusu proje ile özellikle Albanoloji ve Türkoloji alanlarında yüksek lisans ve doktora çalışmalarında bulunan akademisyenler için önemli bir referans kaynağı ortaya çıkarıldı. Tanıtım programı sonrasında Bibliyografya kitabının yazarları TİKA tarafından basılan kitabın dağıtımını gerçekleştirdi.

http://www.tika.gov.tr/tr/haber/arnavutluk_ve_turkiye_ortak_tarihine_tika_destegi-20911

Read More →

Bulgaristan’da Türk azınlığın siyasi hayatında yeni bir döneme giriliyor. Eski Genel Başkan Lütfi Mestan’ın 24 Aralık’ta HÖH’ten ihraç edilmesiyle ortaya çıkan çatallanma süreci partide dengeleri değiştirmiş durumda. Mestan’ın ihraç edilmesine bağlı olarak Şabanali Ahmed, Hüseyin Hafızov ve Aydoğan Ali’nin ardından Mariyana Georgieva ve Ventsislav Kaymakanov’un da istifa ederek Mestan’ın yanında yer almasıyla HÖH Meclis Grubu’ndan toplamda 6 kişinin ayrılmış oldu. Ayrıca HÖH’ün kalesi olan Kırcaali’deki İl Başkanı Bahri Ömer de Mestan’ın safına geçmiş durumda. İstifaların önümüzdeki günlerde artması ve milletvekili bazında bu sayının 10’un üzerine çıkması ihtimal dâhilindedir. Böylelikle Parlamento’da grup kurma sayısı elde edilebilecek olup bu durum aynı zamanda partileşme sürecinin de önü açacak.

“Soydaşlar Anavatanının Karşısında Durmaz”

Dün yaptığı basın toplantısında Mestan, henüz parti kurulacağını ilan etmeyip halkla istişare ettikten sonra karar vereceklerini belirtse de yeni bir partinin kuruluşu kaçınılmaz gözüküyor. Zira mevcut HÖH yönetiminin ve arka planda asıl aktör olarak Ahmet Doğan’ın soydaşın görüşlerini temsil etmekten uzak bir görüntü çizerek Rus uçağının düşürülmesinin ardından Türkiye yanlısı açıklama yapan Mestan’ı partiden ihraç etmesi veya daha doğru bir ifadeyle “kovması” Türkiye’nin HÖH’te “öteki” haline getirildiğine dair bir kanaatin oluşmasına zemin hazırladı. Yani soydaş oylarıyla ayakta duran bir partinin soydaşın anavatanıyla karşı karşıya gelmesine yol açtı. Ne var ki soydaşların anavatan Türkiye’nin karşısında yer alması eşyanın tabiatına aykırıdır. Ortaya çıkan tablo itibarıyla Ankara’nın soydaşlarla ilgili meselelerde artık HÖH’ü muhatap almayacağı görülmektedir. Bu durumda Bulgaristan Türkleriyle ilgili siyasi bir boşluk belirmiştir. Mestan ve kendisiyle birlikte hareket eden vekiller söz konusu boşluğu doldurmaya talip olacaklardır.

“Türk kökenli Üç Parti Çoktur ve Gereksizdir.”

Olası bir yeni oluşumla birlikte Bulgaristan Parlamentosu’nda vekili bulunduran Türk kökenli parti sayısı 3’e çıkmış olacak: Hak ve Özgürlükler Hareketi, Hürriyet ve Şeref Halk Partisi ile Mestan’ın Hareketi. Ancak azınlık durumunda bulunan soydaşlar için bu sayı çoktur ve gereksizdir. HÖH’ü denklem dışında tutarsak, kısa ve orta vadede Ahmet Doğan tarafından HÖH’ten kapı dışarı edilen Türkiye’ye yakın iki isim olarak Mestan’ın ve Dal’ın zorunluluktan doğan bir işbirliğinin içine girmeleri kuvvetle muhtemeldir. Ancak bu işbirliğinin hemen yarın olması beklenmemelidir. Bu bağlamda Bulgaristan siyasetine tam anlamıyla entegre olmuş, Türkiye ve Avro-Atlantik kurumlarla iyi ilişkilere sahip, soydaş ve akraba toplulukların yanı sıra ülkenin geneline de hitap eden model bir parti üzerinde durulabilir. Bu hareketin başarısı ise tabanda bulduğu karşılığa bağlıdır. Ana omurgasını soydaşın oluşturmadığı bir hareket başlamadan biter. Ayrıca Türkiye’deki kurumsal geçmişleri bulunan göçmen kökenli STK’ların sürece azami ölçüde katkı sağlayabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Kısacası bundan sonra süreci doğru yönetenin, sahadaki mücadeleyi kazanacağı düşünülmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus azınlığa hitap ederken Bulgar çoğunluğun tepkisini çekmemektir. Zira Mestan’a karşı yürütülen psikolojik harekâtta Mestan’ın sadece HÖH’ten değil, Bulgaristan’da siyaset yapmasının önünü kesmek hedeflenmişti. O yüzden zorlu bir satranç maçının olacağı düşünülebilir.

Tünelden Önceki Son Çıkış

Yeni bir soydaş partisinin kuruluşu Bulgaristan Türkleri için tünelden önceki son çıkışı işaret etmektedir. Soydaşların 26 yıldır HÖH’ten beklentileri Borisov’un veya iktidara gelen diğer Bulgar partilerinin düzeltemediği Bulgaristan ekonomisini düzlüğe çıkarması değil, bilakis kültürel haklarını elde etmek olmuştur. Bu konuda HÖH’ün sonuç alıcı adımlar attığını söylemek güçtür. Farklı bir ifadeyle HÖH’e program 26 yıl önce yanlış yüklenmiştir. Yani modeli hatalıdır. Öyle ki Bulgaristan Türkleriyle diğer “kaderdaş” durumda bulundukları Balkan Türkleri karşılaştırıldığında sayıca Kosova, Makedonya, Batı Trakya ve Romanya’daki soydaşların toplamının yaklaşık 3 katı olmasına rağmen, azınlık hakları (eğitim, dil, statü, din vb.) konusunda en geri kalmış nüfus grubudur. Bu açıdan HÖH çatısından Mecliste 121 vekil bulunsa da sonuç alınabilirlik düzeyi düşüktür. Yeni ve güçlü bir oluşum ülkedeki bütün azınlık grupları için umut kaynağı olsa da Türk ve akraba toplulukların komünizm döneminden beri süregelen yapısal sorunlarıyla yüzleşecektir.

Dr. Kader Özlem
Trakya Üniversitesi
Balkan Araştırma Enstitüsü
Kaynak: Bursa Şehir Gazetesi

Read More →

Merkezi Edirne’de bulunan Balkan Türkleri Federasyonu Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ illerindeki Balkan kökenli derneklerle yapacağı istişare toplantılarının birincisini Trakya Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği – Edirne ile yaptı.

Genel Başkan Nedim Dönmez 2015’te yapılan çalışmaların genel değerlendirmesini ve 2016 yılında gerçekleştirilmesi planlanan faaliyetlerin içeriğini tanıttı. Toplantıya Balkan Türkleri Konfederasyon Başkanı Zülfettin Hacıoğlu ve Bulgaristan asimilasyon sürecinde cezaevlerinde işkence gören Belene Kampı gazileri Seyidali Akgün, Şükrü Korkmaz ve Fahri Yaşaroğlu iştirak ettiler.

Konfederasyon Başkanı Zülefettin Hacıoğlu Bulgaristan’daki HÖH (Hak ve Özgülükler Hareketi) içindeki son gelişmeleri değerlendirdi. Zülfettin Hacıoğlu Hak ve Özgürlükler Hareketi Başkanı Lütfü Mestan’ın ihraç edilmesi sürecinde Anavatan Türkiye üzerinden siyaset yapılmasını tasvip etmediklerini ifade ederek Ahmet Doğan’ın Türkiye karşıtı söylemleri ve Rusya yanlısı tutumlarını kabul etmediklerini dile getirdi. Bu konu dernek yöneticileri ve toplantıya katılanlarla değerlendirildi ve görüş alışverişinde bulunuldu.

Yapılan değerlendirme sonucunda dernek yöneticileri ve toplantıya katılanlar her zaman konfederasyon kararlarına destek verileceği hususunda görüş birliğine vardı.

Genel Başkan Nedim Dönmez bir sonraki toplantının Çorlu’daki derneklerle gerçekleştirileceğini belirterek toplantıyı sonlandırdı.

Kaynak: Kırcaali Haber

Read More →

Balkan Rumeli Türkleri Federasyonu Genel Başkanı Zürfettin Hacıoğlu, Bulgaristan’da üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH) Genel Başkanı Lütfi Mestan’ın görevinden uzaklaştırılmasının hukuk dışı bir operasyon olduğunu belirtti.

Hacıoğlu, düzenlediği basın toplantısında, HÖH’ün kurucusu ve onursal başkanı Ahmet Doğan’ın 17 Aralık tarihindeki özel bir toplantıda sarf ettiği sözlerin manidar olduğunu ifade etti.

Doğan’ın konuşma metninin partinin resmi internet sitesinde de yayımlandığını aktaran Hacıoğlu, şöyle devam etti:

“Doğan, Avrupa Birliği’nin kendini bir formalite olarak devam ettirdiğinden bahsediyor. NATO’nun güç kaybettiğini söylüyor. Bu arada Çin ve Rusya’nın güçlendiğinden bahsediyor. ‘Rusya’nın gücünü kazanması için dünyanın farklı bölgelerinde güç dahi kullanır’ ifadesi var. Bunlar Doğan’ın kendi ifadesi, partinin resmi sitesinden alınma bir yazıdır.

Sayın Ahmet Doğan, Türkiye’nin de bölgede rol almak istediğini ve Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak krizinden bahsediyor. Partinin Genel Başkanı Lütfi Mestan’ın Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesiyle ilgili Bulgaristan parlamentosunda yapmış olduğu açıklamanın tarihi bir hata ve gaf olduğunu belirtiyor. Parti başkanı Mestan’ı ağır bir şekilde eleştiriyor. Hatta üzülerek söylemek isterim ki bu ifadeleri kullanırken argo kelimeler de kullanmak istiyor, benim terbiyem buna müsait değil şu anda. HÖH’ün Türkiye ile yakınlaşmasından rahatsız oldukları, açıkça bu yazının içerisinde belli oluyor. HÖH’ün komşu ülkeler tarafından yeniden dizayn edilmek istendiğinden bahsediliyor.”

Hacıoğlu, HÖH’ün internet sitesinde yer alan yazıda “Türkiye’nin doğuda toprak kaybedeceği” iddiasının da yer aldığını anlatarak, “Sayın Ahmet Doğan, Türkiye – Rusya krizinden bahsederken, Türkiye’nin doğuda toprak kaybedeceğinden de bahsediyor. ‘Gücüm azalsa bile yalnızca Bulgaristan değil, Balkanlar’ın diğer bölgelerinde de Türkiye’ye mani olacak kudreti muhafaza edeceğim’ diyor. Bir Türk olarak sayın Ahmet Doğan’ın bu tür ifadelerini kabul etmemiz mümkün değildir” diye konuştu.

“Doğan’ın açıklamasına anlam veremedik”

Konunun parti içi mesele olsa dahi oy hakkı olan Türkiye’de yaşayan yüz binlerce Bulgaristan Türkü’nü yakından ilgilendirdiğinin altını çizen Hacıoğlu, Doğan’ın hangi güçlerin baskısı altında böyle bir açıklamaya imza attığına anlam veremediklerini söyledi.

HÖH Sözcüsü tarafından, Mestan’ın partiden uzaklaştırılma gerekçesinin “Bulgaristan’ın güvenliğine zarar verme” şeklinde ifade edildiğini dile getiren Hacıoğlu, Mestan’ın saraylardan partiyi yönetmeyen halkla kucaklaşan bir genel başkan profili çizdiğini vurguladı.

Hacıoğlu, Doğan’ın bu tarzdaki çıkışını “iki komşu ülke ilişkilerini bozmaya yönelik bir sabotaj” olarak niteleyerek, “Biz bunlardan rahatsızız. Türkiye ve Bulgaristan’ın dostluğu orada yaşayan kardeşlerimizin yararınadır. Türkiye ve Bulgaristan’ın ilişkilerini bozacak, zedeleyecek hiçbir hareketi, bizlerin onaylaması mümkün değildir. Lütfi Mestan’ın görevden azledilişi, hangi ülkeye, hangi demokrasiye yakışıyor. Biz kimsenin avukatlığını yapmıyoruz ama bu hukuk dışı bir operasyondur” değerlendirmesinde bulundu.

“Doğan, devletin Mestan’a vermiş olduğu güvenlik birimlerini geri çektiriyor”

Bir gazetecinin Mestan’ın can güvenliğiyle ilgili bir tereddüdü olup olmadığı yönündeki soruyu da Hacıoğlu, şöyle yanıtladı:

“Lütfi Mestan, basına bilgi verirken kaygıyla izledim ve ürperdim, açık söyleyeyim. Bulgaristan ulusal kanallarından birinde, tahrik edici sorular soruldu. ‘Neden Büyükelçi’nin evine gittiniz?’ gibi sorular sorunca Sayın Mestan, ‘Ben öncelikle kendi güvenliğimi sağlamak için komşu ülke Türkiye’nin temsilciliğine çok kısa bir zaman için sığındım’ dedi. Ben kendisiyle konuşmadım ama bir milletvekiliyle konuştum bu durumu. Sayın Doğan, bu gücü nereden alıyor bilmiyoruz ama devletin Mestan’a vermiş olduğu güvenlik birimlerini geri çektiriyor. Dolayısıyla Sayın Lütfi Mestan tedirgin olup Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyükelçiliği’ne, güvenliğini sağlamak için kısa bir süre için oraya gidiyor.”

Kaynak: Anadolu Ajans

Read More →