Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da üç gün süren, Türkiye’nin yanı sıra ABD, Kanada, Kuveyt, Ürdün, İngiltere, Fransa ve Almanya’dan akademisyenlerin katıldığı “Avrupa İslamofobi Zirvesi” sona erdi.

Başkent Saraybosna’da Halk Tiyatrosu’nda düzenlenen İslamofobi ile mücadele konulu son oturumlarda, “Müslümanlar, Avrupa’nın ayrılmaz parçasıdır” mesajı verildi.

Zirvenin İslamofobiyle Mücadelede Uygulanacak Politiklarda Sivil Toplum Kuruluşlarının Önemi isimli oturum moderatörü Prof. Dr. Fırat Purtaş, düzenlenen zirvenin yeri ve zamanlamasına dikkat çekerken, Avrupa’ nın geçtiği zor günlerine vurgu yaparak ” Zirvede, İslam karşıtı ırkçılık olan İslamafobinin insanlık suçu olarak kabul edilmesi, mücadele için yasal düzenlemelerin yapılması ve Pegida gibi ekstremist oluşumların aktivistlerinin nefreti yayma suçundan yargılanması gerektiğini ifade ettim. Kültürler arası yakınlaşma, karşılıklı saygı, hoşgörü ve barış içerisinde bir arada yaşama kültürünü geliştirmeye yönelik TÜRKSOY’un gençlik projelerinden bahsettim. Zamanlama açısından çok önemli bir dönemde, sembolik açıdan son derece anlamlı bir yer olan Saray Bosna’da üst düzey devlet adamları, akademisyenler, STK temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen zirve; ele alınan konular ve sonuçları itibariyle dikkate alınmalıdır.” dedi.

Purtaş, Avrupa’da yükselen İslamofobiyle mücadelede Türkiye’nin önemini vurgulayarak, ” Bu konuda Türkiye’nin üstlendiği sorumluluk ve öncü rol nedeniyle gururlu, son derece başarılı bir etkinlikte katılımcı olduğum için mutluyum. Emeği geçen tüm kişi ve kurumlara teşekkür ederim.” ifadelerini kullandı.

Ümraniye Belediyesi tarafından T.C. Başbakanlık Tanıtma Fonunun destekleriyle Saraybosna’da düzenlenen zirveye, Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can’ın yanı sıra eski İspanya Başbakanı Jorge Luis Rodriguez Zapatero, eski İngiltere Dışişleri Bakanı Han Jack Straw, eski Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Fırat Purtaş ve Türkiye’nin Saraybosna Büyükelçisi Cihad Erginay da katıldı. Türkiye’nin yanı sıra ABD, Kanada, Kuveyt, Ürdün, İngiltere, Fransa ve Almanya’dan çok sayıda akademisyen de zirve kapsamında çalışmalarını sundu.

Üç gün süren zirve kapsamında, “İslamofobi: Avrupa’nın barış ve istikrarına tehdit” ve “Avrupa’da İslamofobi” konulu birçok oturum düzenlendi.

Zirve kapsamında hazırlanan bildirinin, Avrupa Parlamentosu’na sunulacağı belirtildi.

Kaynak: Kırcaali Haber

Read More →

Yunanistan’da yaşayan azınlıklara, göçmenlere karşı sergilediği tutum ve davranışlarla ve izlediği politik çizgisiyle Yunanistan demokrasisine büyük darbe vuran ırkçı parti Altın Şafak, Batı Trakya’da yapılan toplu sünnet şölenlerinden rahatsız oldu. Duyulan rahatsızlık partinin Pire Milletvekili İoannis Lagos tarafından içişleri ve dışişleri bakanlıklarına yönelik sorulan soru önergesi ile dile getirildi.

İlk defa Kozlukebir köyünde ardından Dimetoka’da yapılan toplu sünnet şölenlerini soru önergesi ile meclise taşıyan Irkçı Altın Şafak Partisi Milletvekili İoannis Lagos, toplu sünnetlerin azınlık üyelerini Yunanistan bünyesinden koparmaya yönelik olduğunu iddia etti, toplu halde yapılan etkinliklerin “dışarıdan ithal edilen” ve halkın kültürel farklılığını vurgulayan etkinlikler olduğunu savundu.

Altın Şafak milletvekili, bu tür etkinliklerle “farklı bir kültür yaratılmaya” çalışıldığı ve etkinliklerin Türk Başkonsolosluğu tarafından teşvik edildiğini iddia etti. Ayrıca, etkinliklere Türk yetkililerin ve “sahte müftülerin” katıldığını ifade etti. Türk geleneklerinin bölgeye yerleştirilmesi için yapılan etkinliklerin kaynağının da belli olmadığını savundu.

Lagos sorusunda, “Bu ithal etkinlikler Yunan Müslümanları, Yunan toplumundan soyutlamayı ve bölücü mesajlarla onları Yunanistan’ın bünyesinden koparmayı hedeflemektedir.” görüşüne yer verdi.

Lagos, içişleri ve dışişleri bakanlıklarına yönelik sunduğu soruda, devletin, Yunan Müslümanların Yunan bilincini bozan toplu dini etkinliklere neden tahammül ettiğini, neden bu etkinlikleri meşrulaştırdığını ve neden bu etkinliklerde Yunan devlet yetkililerinin de hazır bulunması için bir şey yapmadığını sordu.

Ayrıca, Yunan devleti tarafından Hıristiyan ve Müslümanların barışçıl yaşamını teşvik edecek şekilde bölgede hangi etkinliklerin yapıldığını da sordu.

Kaynak: http://www.milletgazetesi.gr

Read More →

Batı Trakya’da yaşayan Türklerin geleceğini belirleyen Lozan Antlaşması (Lozan Sulh Muahedenamesi) 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan şehrinde Yunanistan ve Türkiye’nin de dahil olduğu ülkeler tarafından imzalanmış ve 6 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Antlaşmanın daha mürekkebi kurumadan ülkemiz Yunanistan idarecileri antlaşmayı uygulamaktan kaçınmışlardır. Böylece buna isyan eden Batı Trakya Türkleri 1930 tarihinde İskeçe’de bir miting düzenlemiş; İskeçe’de Hafız Hüseyin’in müftü olarak tayinine karşı çıkmış, Müftü ve Cemaat seçimlerinin Lozan Antlaşması’na göre yapılmasını istemiş ve en önemlisi de Türkler kültürel ve sosyal konularda yol alınması için hükümetten bir kongrenin yapılmasına müsaade etmesini talep etmişlerdir.

Günümüze geldiğimizde ne yazık ki bizlerin talepleri yine aynıdır. 1924’ten bu yana tamı tamamına 92 senedir Müftülük, Cemaat gibi konularda yine aynı şeyleri talep etmekteyiz.

Gelen giden iktidarlar hep söz vermiş, ne gariptir ki vatandaşlık haklarında ilerlemeler sağlanırken azınlık haklarında ramak yol alınmamış; bazı düzenlemeler yapılmışsa da bunlar azınlık insanının istediği doğrultuda olmamış ve hep devletin istediği şekil uygulanmıştır.

Bazı siyasiler vatandaşlık haklarında pişmanlıklarını dile getirircesine insanlarımızdan özür dahi dilemişlerdir. Örneğin 19 Kasım 2006 tarihinde dönemin İçişleri Bakanı ve şimdiki Cumhurbaşkanı Sayın Prokopis Pavlopulos Hemetli nahiyesini ziyaret etmiş, burada nahiye Başkanı Dr. Mehmet Eminoğlu tarafından karşılanmış ve “Geç kaldık, özür diliyoruz” demiş ve şöyle devam etmişti: “Organi-Hemetli gibi bir bölge hakkında, bakanlar ve özellikle başbakanlar yaptıklarıyla tatmin oluyorlarsa, gerçek görevlerini unutmuşlar demektir.

Şu anda karşınızda sorumluluk duygusuyla bulunuyorum ve çok geç kaldığımızı belirtmek istiyorum. Daha çok önemli adımlar atmamız gerekirdi. İzin verişeniz size devletin bir özrünü aktarmak istiyorum. Çünkü bunların bir çoğunu çok daha önceleri yapmaları gerekirdi. Daha hızlı adımlarla ilerlememiz gerekir, bunu yapabiliriz. Yunanistan’da yıllarca geri kalmış bölgelerin bulunması bir zaaftır ki bunlar yanlışlar sonucu meydana gelmiştir. Bu yüzden Avrupa’nın en geri kalmış bölgeleri bizdedir ve çok yazık olmuştur. Bütün vatandaşlarımıza ait olan eşitlik, adalet ve kişiliğine saygıyı garanti altına almalıyız.” (Rodop Rüzgarı gazetesi 28 Kasım 2006/2006).

Pavlopulos’un ziyaretinin üzerinden tam on yıl geçti. Bu süre zarfında ülkemizi çeşitli siyasi gruplardan iktidarlar yönetti. Şu tesadüfe bakın ki bir zamanlar İçişleri Bakanı olarak bölgemize gelen Pavlopulos bu sefer bir 14 Mayıs günü Gümülcine’ye Cumhurbaşkanı olarak geldi ve fahri hemşeri ilan edildi. Pavlopulos burada yaptığı konuşmada Batı Trakya’da dini azınlık yani Müslüman Azınlık, Türkiye’de ise milli bir azınlığın olduğunu söyledi.

Lozan Antlaşması imzalanırken zamanın şartları gereği durum belki böyleydi. Bizler Batı Trakya’da yaşayan azınlık olarak Müslüman olmakla gurur duyuyoruz. Ancak her canlıda olduğu gibi bir de ırkımız var. Bu da ezici bir çoğunlukla Türk ırkıdır. Bizlerin bu topraklara Anadolu içlerinden nasıl iskan edildiği Osmanlı kayıtlarında mevcuttur.

Bugün Batı Trakya’dan 120 civarında aynı köy adının Türkiye’de bulunması bir tesadüf değildir. Gerçekte bunları söylemeye, yazmaya da ihtiyaç yoktur. Bugün insan kendini ne hissederse odur. Yalnız şunu da unutmamak gerekir. Bir insanının dini sonradan kazanılabilir veya değiştirilebilir, ancak ırk değişmez!

*Bugün, anlaşmalar gereği Azınlık okullarında Türkçe eğitim veriliyorsa, bu insanlar Türk’tür!
*Bugün, Azınlık okullarına Türkiye’den kontenjan öğretmenleri geliyorsa, bu insanlar Türk’tür!
*Bugün, kahvede, tarlada, çarşıda, evde Türkçe konuşuluyorsa bu insanlar Türk’tür!
*Bugün, Batı Trakya’da yaşayan Müslümanlar çocuklarına ezanla Türkçe ad koyuyorsa bu insanlar Türk’tür!
*Bugün bir çok işyerinde Türkçe tabela konulmaya ihtiyaç duyuluyorsa bu insanlar Türk’tür!
*Bugün, Türkiye’den yayın yapan Türkçe televizyon kanallarını izliyor ve Türkçe radyo dinliyorlarsa bu insanlar Türk’tür!
*Bugün bölgemizde Türkçe gazete, dergiler okunuyorsa ve Türkçe radyolar dinleniyorsa bu insanlar Türk’tür.
*Bugün bu insanlar uydu antenleri vasıtasıyla Türkçe kanalları izliyorlarsa, bu insanlar Türk’tür.
*Bugün, bu insanların camilerinde Türkçe hutbe okunuyorsa bu insanlar Türk’tür!
*Bugün, seçim zamanlarında çoğunluk ve Azınlık siyasetçileri Türkçe broşür ve gazete yayınlıyorsa, bu insanlar Türk’tür!

Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak yaşanan durumda ve de AB’nin 1991 yılında “kendi kimliğini tayin etme” kurallarını getirmesinden sonra da Batı Trakya’daki Azınlığın durumunda ne yazık ki pek değişiklik olmamıştır. AB kurallarına rağmen bizler hala kendi Türk kimliğimizle örgütlenemiyoruz. AİHM’nin lehte kararına rağmen İskeçe Türk Birliği bir türlü resmiyet kazanamıyor. Müftülerimizi ve Cemaat idarecilerimizi seçemiyoruz. 19. Madde mağdurları, eğitimde yaşanan sıkıntılar ortada. Son günlerde aşırı milliyetçilerin insanlarımız üzerinde yaptığı baskılar sonucunda Türkçe’nin kısıtlanmasına yönelik resmi kararlar da herkes tarafından bilinmektedir.

Sayın Pavlopulos, on yıl önce yaptığınız konuşmada, “Bütün vatandaşlarımıza ait olan eşitlik, adalet ve kişiliğine saygıyı garanti altına almalıyız.” Sözleriniz hala geçerli mi? Eğer geçerliyse bırakın bu azınlık kendi kimliğini istediği gibi tayin etsin ve Lozan Antlaşması’nın sağladığı pozitif haklardan yararlansın!

Son olarak da Batı Trakya’da yaşayan Müslüman-Türk Azınlığın kimliği üzerinde zaman zaman kalem oynatan ve görüş bildirenlere şunu hatırlatmak isteriz: Türkün olduğu yerde Türkçe vardır, sözünü tersine çevirip Türkçe’nin konuşulduğu her yerde Türk vardır, diyoruz.

İbrahim Baltalı

Read More →

Son zamanlarda ileri geri konuşup, saçma sapan fetvalar vererek sinir bozanlar yetmezmiş gibi şimdi de akademik ünvanlı (hatta profesör) bir takım aklıevveller peyda oldu. İngiliz planıyla İsrail’in maşası olan ve Amerika’nın kucağında İslam mücahitliği yapan IŞİD gibi radikal islamcı teröristlerin yarattığı bunca nefret yetmiyor sanki, bu sapıkların fetvaları insanı dinden çıkarıp, isyan noktasına getiriyor.

Bu tipler, saçmalıklarıyla insanların iman ve inancını zedelerken akla, “İmamın kötüsü dinden, doktorun kötüsü candan edermiş” sözünü getirmektedirler. On senedir meydanı boş bulan bu zerzevat, her gün yeni bir zırva yumurtluyor. Ortalıkta iki ayak üstünde dolaştığı için insan zannedilen biri de “namaz kılmayan hayvandır” demiş… Rüyamda görsem inanmayacağım şeylere şahit oluyoruz… Peygamber efendimizin engin bir hoşgörü ve sevecenlikle yaklaştığı konularda kerameti kendinden menkul bu tipler, islam adına, din adına her saçmalığı söyleyebiliyor…

Namaz kılmayana hayvandır diyorsun da, 80 bin camide her gün beş vakit namaz kılındığı halde, ahlaksızlık, yolsuzluk, yalancılık ve dolandırıcılıkta dünyada ilk onda yer aldığımız konusunda yokmu bir diyeceğin? Çocuklara tecavüz edenlere ve buna göz yumanlara, yolsuzluk ve hırsızlık yapanlara ne diyorsun acaba???

Profesör unvanlı bu herif, “Namaz kılmayan hayvandır” der, fakat namaz kılan milyonlarca müslümanın islam ülkelerinden kaçmaya ve onlara göre kafir olan “hristiyan ülkelere sığınmaya çalıştığını” neden düşünmez!!!

İslam ülkelerinde bulamadıkları can güvenliği, demokrasi, medeniyet, adalet, sosyal güvenlik, refah, sağlık imkanları, kanun önünde eşitlik, düşünce hürriyeti, çocuklarının geleceği ve insanca yaşama imkanlarını namaz kılmayan kafirlerin ülkelerinde var olduğunu neden söylemezsin!!!

Bu zeka fukaraları, dünyada en fakir 48 ülkenin neden 22’sinin müslüman ülkeler olduğu konusunda kafa yormaz!!!

Bu çapsızlar sadece Almanya’nın sanayi üretiminin, toplam nüfusları 2 milyara yakın olan dünyadaki müslüman ülkelerin toplam sanayi üretiminden daha fazla olduğu konusunda ne düşünür acaba???

Günümüzde, nerede bombalar patlıyor, kadınlar şiddet ve cinayet kurbanı oluyor, eşcinseller katlediliyor, turistlere tecavüz edilip öldürülüyorsa orda karşımıza müslüman birinin çıkması bizi son derece üzüyor ve utandırıyor. Tekbir getirerek müslümanların kafasını kesen müslümanlar, canlı bomba olup müslümanlar arasında patlatan müslümanlar, en ufak görüş ayrılığını bahane edip birbirlerini kafirlikle suçlayan müslümanlar, bidat ve hurafeleri islam diniymiş gibi anlatan müslümanlar, kendini dindarmış gibi gösterip çocuklara tecavüz eden müslümanlar, islamiyet adına konuşup insanları kandırarak hırsızlık yapan müslümanlar, ilime, bilime, sanata karşı olan müslümanlar, müslümanların zulmünden kaçıp, müslümanların sattığı sahte can yelekleriyle gavurların merhametine sığınmak isterken boğulan müslümanlar varken, sadece başkalarını ve Avrupa’da yükselen İslamofobia’yı suçlayarak sorunları çözemeyiz.

Son dönemde sadece hunharca kafa kesme ve katliam görüntüleriyle özdeşleşen İslam dünyasının, uluslararası alanda saygın bir yer edinmesi için bu çarpık ve sapık zihniyetin değişmesi, insanlık adına sanat, kültür, edebiyat, bilim, teknoloji, demokrasi, medeniyet ve insanlığa hizmet gibi alanlarda kabul edilebilir güzelliklere ve başarılara imza atabilmesi gerekmektedir.

Önemli olan saçma ve sapık fikirlerimizle insanları yanıltmak ve hac’dan hurmayla zemzem getirmek değil, Hz.Ebubekir’in sadakatini, Hz.Ömer’in adaletini, Hz.Osman’ın edebini, Hz.Ali’nin ilmini ve bilgisini getirebilmektir. Önemli olan müminlere karşı çok şefkatli ve merhametli olan, ahlakı ve güzel davranışlarıyla örnek insan hazreti peygamberimize layık olabilmektir…

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.

Read More →

Kardak kayalıkları krizi sırasında dönemin Yunanistan Dışişleri Bakanı´ndan 20 yıl sonra itiraf geldi. “Eğer savaş olsaydı, bizim tarafımızda analar ağlayacaktı” diye konuştu.

Yunan eski Dışişleri Bakanı Pangalos, “Türkler´in gücü bizden tabi ki daha üstündü. Eğer savaş olsaydı, bizim tarafımızda analar ağlayacaktı” diye konuştu. Pangalos, o dönemde ABD´nin Kardak krizi nedeniyle çıkabilecek bir savaşı durdurmak için iki ülkenin savaş sistemlerini bloke etmeye hazır şekilde kararlı olarak beklediğini söyledi.

20 YIL SONRA İTİRAF ETTİ

Aradan 20 yıl geçmesinin ardından dönemin Dışişleri Bakanı Thedoros Pangolos´tan şaşırtan bir itiraf geldi.

Yunanistan´da yayın yapan ´www.enikos.gr´ internet sitesinin haberine göre TV programına katılan Yunanistan´ın eski Dışişleri Bakanı Thedoros Pangolos´tan Ocak 1996 yılından Yunanistan ile Türkiye arasında yaşanan Kardak Kayalıkları krizine ilişkin önemli açıklamalar geldi. Pangalos´un, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Richard Holbrooke´un Kardak krizinin yaşandığı o kritik 24 saatte, hayata geçirilen gizli operasyonu kendisine açıkladığını söyledi. Holbrooke´nin kendisine ABD gemilerinin Türk ve Yunan gemilerini izlediğini ve elektronik olarak bloke edebilecek bir teçhizata sahip olduğunu söylediğini belirtip, “Yani iki ülkenin biri füze atmaya karar vermiş olsaydı, füzeler denize düşecekti. Kardak´ta 1996 yılında bulunan ABD gemileri olası savaşın önlenmesi için her iki tarafın da silah sistemlerini bloke etmeye hazır, kararlı bekliyordu” dedi.

“ANAMIZ AĞLAYACAKTI”

Olmayan bir donanma ile diplomasi yapmak zorunda kaldıklarını belirten dönemin Yunan eski Dışişleri Bakanı Pangalos, “Türkler´in gücü bizden tabi ki daha üstündü. Eğer savaş olsaydı, bizim tarafımızda analar ağlayacaktı” diye konuştu.

 
Kaynak: Millet Gazetesi

 

Read More →
– Kosova’daki tek Türk kasabası Mamuşa Belediye Başkanı Bütüç:
– “Türkiye her zaman yardım elini Balkanlara uzattı, gerekli desteği verdi. Kosovalı Türkler, ana vatan Türkiye’ye minnettar”
– “Türkiye başından beri Kosova’nın ekonomik olarak kalkınmasına, eğitimine ve diğer alanlarda büyüme ve gelişmesine hep destek oldu”

PRİŞTİNE (AA) – ADEM DEMİR – Kosova’daki Türklerin yaşadığı Mamuşa’nın Belediye Başkanı Arif Bütüç, bölgedeki Türklerin ana vatan olarak gördükleri Türkiye’ye minnettar olduklarını belirterek, “Türkiye her zaman yardım elini Balkanlara uzattı, gerekli desteği verdi.” dedi.

Prizren’e 17 kilometre uzaklıkta ve nüfusunun tamamına yakını Türklerden oluşan bir kasabanın 2005 yılından bu yana belediye başkanlığını yürüten Bütüç, Mamuşa ve Kosova-Türkiye ilişkilerini AA muhabirine anlattı.

Türkiye’nin Kosova ile sıcak ve kardeşçe ilişkileri olduğunu, Kosova’ya hep kardeşçe yaklaşım gösterdiğini aktaran Bütüç, savaştan sonra Kosova’nın ekonomik olarak kalkınmasına, eğitimine ve diğer alanlarda büyüme ve gelişmesine destek olan Türkiye ile “Evlad-ı Fatihan” olarak gurur duyduğunu söyledi.

Kosova’daki Türklerin de anavatan olarak gördükleri Türkiye’ye minnettar olduğunu dile getiren Arif Bütüç, Kosova’daki tek Türk belediyesi olan Mamuşa’da yaşayanların çoğunluğunun tarım ve hayvancılıkla geçimlerini sağladığını, İç Anadolu’dan gelip Balkanlara yerleşenlere Türkiye’nin her zaman yardım elini uzattığını ve gerekli desteği verdiğini belirterek, “Mamuşa’da yaşayan herkesin birer ‘Evlad-ı Fatihan’ olduğunu söylemek isterim” dedi.

Başkan Bütüç, şöyle konuştu:

“Mamuşa’da yaşayanların yüzde 98’i Türklerden oluşuyor. Geriye kalan yüzde 2 ise Arnavut kardeşlerimizden oluşuyor. Bizim Arnavutlarla hiçbir sıkıntımız yok. Kosova Savaşı’nda 45 bin Arnavut Mamuşa’da barındı. Onlara evlerimizi ve yüreğimizi açtık. Arnavutlar bizim din kardeşlerimizdir. Camilerde onlarla birlikte saf tutuyoruz. Onlarla ayrımız gayrımız yok. Onlardan kız alıyor, kız veriyoruz. Ama biz bu topraklarda Türküz. Kosova anayasasına göre Türkçe resmi dil ve diğer dillerle eşit. Burada yaşayanların isimleri, mahalle ve sokak adlarının tamamı Türkçedir. Lisemizin adı Atatürk Lisesi. Ayrıca Ankara, Keçiören ve Muhsin Yazıcıoğlu isimlerini taşıyan parklarımız, belediyemiz sınırları içinde bulunuyor. Tabii bunların hepsi verilen ciddi mücadelelerin sonucunda hayata geçirildi. Bundan sonra daha güzel gelişmelerin yaşanacağına bütün kalbimle inanıyorum.”

Türkiye’de yaşanan gelişmelerin kendilerini ciddi biçimde etkilediğini kaydeden Bütüç, “Türkiye nezle olsa biz burada hastanelik oluyoruz. Onun için güçlü ve sağlam bir Türkiye’ye ihtiyacımız var. Güçlü bir Mamuşa için güçlü Türkiye’ye ihtiyacımız var. Biz bunun bilincindeyiz. Bu nedenle Türk bayrağını burada daha iyi bir şekilde dalgalandıracağız.” dedi.

“Burada varız ve var olmaya devam edeceğiz” diyen Bütüç, Kosova’da yaşayan pek çok Türkün, geçmişteki Sırp zulmü nedeniyle Türkiye’ye göç ettiğini kaydetti.

Arif Bütüç, 6 bin 300 kişinin yaşadığı ve nüfusun günden güne arttığı Mamuşa’da, nüfus artışı için teşvik projelerini hayata geçirdiklerini belirtti.

Mamuşa’ya gelen Arnavutların, çevrede dalgalanan Türk bayrakları ve Türkçe tabelalara tepkilerinin nasıl olduğuna ilişkin soruyu Arif Bütüç, “Arnavut kardeşlerimizin bizimle gurur duyduklarına inanıyorum. Çünkü hiçbir beklentiye girmeden Kosova için çaba gösteren bir ülke varsa o da hiç kuşkusuz Türkiye’dir. Türkiye burayı en iyi bilen devlettir. Hiçbir çıkar beklemeden pek çok projeyi hayata geçirdi Kosovalılar için.” diye yanıtladı.

Mamuşa’da yaşayan herkesin kendini Kosovalı hissettiğini ancak köken olarak Türk olduklarının bilinciyle hayatlarını sürdürdüklerini kaydeden Bütüç, sözlerini şöyle tamamladı:

“Şahsen bizler şöyle düşünüyoruz; Bizler iki ülkeye sahibiz. Birisi Kosova diğeri de ana vatanımız Türkiye’dir. Bu nedenle Kosova’daki Türklerin gözü, kulağı Türkiye’de. Beni tüm meslektaşlarım Türk başkan olarak biliyor. Arnavutkardeşlerim, Kosova’da Mamuşa’nın Türklerden oluşmasını bir zenginlik olarak kabul ediyor.”

Read More →

 

Olgay GÜLER
Mardin’in Midyat ilçesinde Emniyet Müdürlüğü önünde bomba yüklü aracın patlatılması sonucu şehit olan Polis Memuru Nefize Özsoy Edirne’de gözyaşlarıyla son yolculuğuna uğurlarlandı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkan Adayı Meral Akşener, çok sayıda siyasetçi ve devlet erkanının hazır bulunduğu cenaze töreninde Edirne halkı adeta Selimiye Camii’ne akın etti. Yaklaşık 10 bin kişinin katıldığı cenaze namazı öncesi imamın hutbede  “Atatürk ve silah arkadaşlarına da” diyerek dua istemesi üzerine, binlerce kişi alkışlamaya başladı. Şehit Nefize Özsoy, Selimiye Camii’nde cenazesi kılınan ilk kadın şehit olurken, annesi, babası ve eşi ayakta durmakta güçlük çekti.
Edirne’de geçtiğimiz ay toprağa verilen 2 şehidin ardından acı haber Mardin’in Midyat ilçesinden, evli ve 4 yaşında kız çocuğu annesi Polis Memuru Nefize Özsoy’dan geldi. Midyat İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde görevli Polis Memuru 32 yaşındaki Özsoy, önceki gün düzenlenen hain saldırıda şehit olurken Edirne’deki baba ocağına da adeta ateş düştü. Acı haberin ardından Perşembe günü Mardin’de düzenlenen devlet töreninden sonra Nefize Özsoy’un cenazesi dün Edirne’deki baba ocağına getirildi.
BABAEVİNDE GÖZYAŞLARI İÇİNDE VEDA
Şükrüpaşa Mahallesi 168’inci Sokak üzerinde bulunan baba evinin önünde Kur’an okutulan Özsoy’un naaşı, öğle saatlerine doğru buraya getirildi. İl Müftüsü Emrullah Üzüm’ün okuduğu duayla birlikte helallik alınan Polis Memuru Nefize Özsoy için ailesi ve mahalle halkı gözyaşı döktü. Daha sonra Selimiye Camii avlusuna getirilen Özsoy’un cenazesine burada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkan Adayı Meral Akşener de katıldı.
ATATÜRK’E ALKIŞ
Binlerce kişi Cuma namazının bitmesi ve cenaze namazının kılınmasını beklerken hutbe hoparlörler aracılığıyla dışarı verildi. İmamın hutbede  “Atatürk ve silah arkadaşlarına da” diyerek dua istemesi üzerine, binlerce kişi alkışlamaya başladı. Bunun üzerine imam alkışların durmasını bekledi.
Cumhurbaşkanlığı, TBMM Başkanlığı, Baş-bakanlık, Türk Silahlı Kuvvetleri, İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere çok sayıda kurum ve kuruluşun çelenk gönderdiği törende CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çelengi  özel olarak korunduğu gözlendi.
AKŞENER ŞEHİT AİLESİYLE BİRLİKTE GÖZYAŞI DÖKTÜ
MHP Genel Başkan Adayı Meral Akşener cenazede şehidin annesi, babası ve eşine taziyeler iletirken, babası Süleyman Çetin’le birlikte döktüğü gözyaşları herkesi duygulandırdı. Uzun süre şehit ailesinin yanında oturan ve acılarını paylaşan Akşener’in ardından şehit ailesini CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da ziyaret ederek taziyelerini iletti.
CENAZEYE YAKLAŞIK 30 BİN KİŞİ KATILDI
Edirne Valisi Günay Özdemir, 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Hidayet Arı, Belediye Başkanı Recep Gürkan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkan Adayı Meral Akşener, CHP Yalova Milletvekili Muarrem İnce, çok sayıda siyasetçi, kamu kurum ve kuruluş yetkilisinin katıldığı cenazeye Edirne halkı adeta akın etti. Yaklaşık 30 bin kişinin katıldığı cenaze namazını Selimiye Camii imamlarıyla İl Müftüsü Emrullah Üzüm kıldırdı.
Cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlanan şehit polis memuru Nefize Özsoy’un meslektaşı, eşi Cumhur Özsoy ve annesi Hafize Çetin, son kez tabutu başına gelerek gözyaşları içerisinde şehidi uğurladı. Şehit polis Nefize Özsoy’un naaşı Edirne Yenişehir Mezarlığına defnedildi.

http://www.hudutgazetesi.com/haber/32207/edirne-icin-yas-vakti.html

 

Read More →

Mardin’in Midyat ilçesinde Emniyet Müdürlüğüne, teröristlerce bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda şehit olan polis memuru Nefize Özsoy’un Edirne’deki baba ocağına şehit ateşi düştü.

 

Mardin‘in Midyat ilçesinde Emniyet Müdürlüğüne, teröristlerce bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda şehit olan polis memuru Nefize Özsoy’un Edirne‘deki baba ocağına şehit ateşi düştü. Acılı anne ve babaya taziye ziyareti için gelen Edirne Valisi Günay Özdemir, “Üzgünüz, öncelikle ailenin, Edirnelilerin, ülkemizin başı sağ olsun” dedi.

Mardin’in Midyat ilçesinde Bahçelievler Mahallesi Nusaybin Caddesi üzerinde bulunan İlçe Emniyet Müdürlüğüne bomba yüklü araçla düzenlenen terör saldırısında 1 kadın polisşehit oldu, 2 vatandaş ise hayatını kaybetti, aralarında çocuk ve polislerin de olduğu 34 kişi de yaralandı.

BABA OCAĞINA ACI HABER VERİLDİ

Saldırıda şehit olan 32 yaşındaki polis memuru Nefize Özsoy’un Edirne‘deki baba ocağına ateş düştü. Özsoy’un Merkez Şükrüpaşa Mahallesi 168. Sokaktaki babaevine acı haberi,Edirne İl Emniyet Müdürü Armağan Adnan Erdoğan ve müdür yardımcıları tarafından verildi. Özsoy’un baba evine meslektaşları tarafından Türk bayrağı asıldı. Acı haberi alan şehit annesi Hafize Çetin ile baba Süleyman Çetin gözyaşlarına boğuldu.

EŞİ DE AYNI YERDE YARALANMIŞTI

3 yaşında bir kız çocuğu annesi olan şehit polis memuru Nefize Özsoy’un polis eşi Cumhur Özsoy’un geçen yıl da aynı bölgede yaralandığı ve daha sonra Kırklareli İl Emniyet Müdürlüğü Pasaport Şube Müdürlüğü’ne tayin edildiği belirtildi. Şehit polis memuru Nefize Özsoy’un da Mardin‘deki görev süresinin bitmesine 1 ay kaldığı ve görevi bitince eşinin yanına dönmeyi planladığı öğrenildi.

VALİ VE BELEDİYE BAŞKANI TAZİYEYE GELDİ

Şehit polis Nefize Özsoy’un baba ocağına ilk taziye Edirne Valisi Günay Özdemir ve EdirneBelediye Başkanı Recep Gürkan‘dan geldi. Acılı aileye taziyelerini iletmesinin ardından basın mensuplarına açıklamada bulunan Edirne Valisi Özdemir, “Üzgünüz, öncelikle ailenin, Edirnelilerin, ülkemizin başı sağ olsun. Rabbim inşallah bir daha böyle kötü olaylar yaşatmaz ki devlet olarak da biz zaten biliyorsunuz ben doğudan geldim. Bunlara inşallah fırsat vermeyeceğiz ve fırsat verilmeyecek” ifadelerini kullandı.

www.haberler.com

Read More →

İstanbul’un Vezneciler semtindeki Şehzadebaşı Caddesi’nde saat 08.40 sıralarında büyük bir patlama meydana geldi. Çevik Kuvvet aracının hedef alındığı terör saldırısında 6 polis, 5 sivil hayatını kaybetti, 9’u polis 36 kişi de yaralandı.

Terörist saldırıda kullanılan otomobilin kiralık olduğu tespit edildi. Saldırıya ilişkin 4 kişi gözaltına alındı.

Saldırıda şehit olan 6 polisin arasında Bulgaristan, Şumnu doğumlu Kadir Cihan Karagözlü var.

http://www.bizimgazete.bg

Read More →

Edirne’de vatandaşlar, ramazanın ilk teravihini kılmak için başta Selimiye Camisi olmak üzere selatin camilerine akın etti.

Ramazanın ilk teravih namazı için kadın, erkek, genç, yaşlı çok sayıda vatandaş, Selimiye, Eski ve Üç Şerefeli gibi merkezdeki selatin camilerini doldurdu.

Mimar Sinan’ın ustalık eseri Selimiye Camisi’nde, kadınlar caminin kendilerine ayrılan bölümünde namaza dururken, bazı vatandaşlar da namazı çocuklarıyla kıldı. Ramazan ayının coşkusunu ilk teravihle yaşayan vatandaşlar, namazın ardından dua etti.

Yıllık izinlerini Türkiye’de geçirmek üzere gelen bazı gurbetçiler de teravih namazını Edirne’deki camilerde eda etti.(aa)

Read More →